Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Eylül Ayı Toplantısının birinci birleşimi, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer başkanlığında Kongre ve Sergi Sarayında yapıldı. Meclis tatilinin ardından toplanan mecliste, önemli gündem maddeleri ele alındı. Toplantıda idareden gelen 55 ve gündem dışı 5 olmak üzere toplam 60 madde görüşüldü.
AVM'lerden alkış krizine kadar birçok tartışmanın yaşandığı toplantının dilek ve temenniler bölümünde Başkan Seçer, meclis üyelerinin işten çıkarmalar başta olmak üzere eleştirile, soru ve taleplerine yanıt verdi.
"Bir bardak suda niye fırtına kopartıyorsunuz?"
MHP'li Meclis Üyesi Mahmut Tat'ın, son aylarda özellikle performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek işten çıkarmalar yapıldığını, işsizlik parası dahi alamayacak şekilde işçiyi sokağa atmanın hangi vicdana sığdığını sorması üzerine Seçer, konuya açıklık getirdi. "Bir bardak suda niye fırtına kopartıyorsunuz?" diyen Seçer, göreve geldiğinde, 'Son 6 ayda giren işçileri çıkartın' talimatı verdiğini, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını, seçimlere giderken işçi almamak gerektiğini söyledi. Kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini vurgulayan Seçer, "Gelir gelmez MESKİ'den 110, Büyükşehir Belediyesi'nden 57 kişi işinden çıkartılmış. Ama en az 25-30 kişi tekrar alındı. Neden biliyor musunuz? Bazı çıkarmalar hakikaten ihtiyaç olan noktalardan yapılmış. Biz tabi ki bu kararı hepsi için aldığımızdan, orada işler aksadı ve tekrar onları çağırdık. 44 kişi MESKİ'den, 40 kişi Büyükşehir'den emekli olmuş. 13 kişi Büyükşehir'den, 8 kişi MESKİ'den istifa etmiş. Allah rahmet eylesin 2 kişi de MESKİ'den, 2 kişi Büyükşehir'den vefat etmiş. 18 kişinin MESKİ'den, 36 kişinin de Büyükşehir'den disiplin çıkışı verilmiş. Bu kararı ben vermiyorum, Teftiş Kurulu veriyor. Bu çıkışı yaparken de herhalde hukuka uygun yapmıyorsam, hukuk yolları açık. Biz kimsenin yolunu tıkamıyoruz. Mahkeme geri iade eder, ben de hukuken almak zorundaysam tabi ki alacağım. Hukuk neyse onu takip edeceğim" diye konuştu.
"Benim vicdanım rahat"
Asıl eleytiri konusu olan performans düşüklüğü kapsamında ise MESKİ'de 36 kişinin işten çıkarıldığını dile getiren Seçer, "Büyükşehir'den ise sıfır. 'Bir bardak suda fırtına koparılıyor' dediğim de o. Bu, işçi çıkarmayacağım anlamına gelmesin. Burada geri adım atmam. Burası hukuk devleti. Mahkemeler orada, ben buradayım. Bu insanlar benim düşmanım değil. Benim babamın çiftliği değil burası. Ben, inanın hizmet alacak insan bulamıyorum. Elinizde ne kadar faydalı olacak insan varsa bana gönderin. Bana söylenen, 'çalışmıyorlar, çalıştıramıyoruz'. Bizim eleman çıkarma gibi bir derdimiz yok. Her şeyi yapın, bu meseleleri ucuz siyasete alet etmeyin. Ama gazetelerde okudum çok üzüldüm. Orada nümayiş yapılacak, niye gidiyorsunuz? Siz meclis üyesisiniz. Beni arayın, anlatayım. Tekrar söylüyorum, ben eleman çıkartırım. Sizin de olumsuz bulduğunuz davranışları yapıyorsa ben belediyede onu tutamam. Lütfen vicdanıma güvenin. Benim vicdanım rahat. Siz, bana randıman veren bir personeli 'çıkart' deseniz de çıkartamam. Çünkü benim ihtiyacım var, çalıştıracak adam arıyorum. Ben işi gücü bıraktım da benim siyasi görüşüm dışında çalışan garibanlara mı kafayı taktım? Böyle bir şey düşünebiliyor musunuz? Bireysel şikayetleri tek teke inceletirim; yanlış bir iş yapılmışsa gereğini yaparız. Ama onun dışında her kim olursa olsun bakarız; faydalı olmuyor, zarar veriyor, provoke ediyor; işçi çıkarmalar devam eder. Yoksa ben hizmet üretemem, belediyeyi yönetemem" ifadelerini kullandı.
"Finans kaynağını kendimiz bulmamız lazım"
Meclis üyelerinin bilgi istemesi üzerine Cumhurbaşkanlığı tarafından yatırım planına alınan Hafif Raylı Sistem ile ilgili de bilgi veren Seçer, bu konuda çaba harcayan Lütfi Elvan ile imzayı atan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti. Seçer, "Bu, bizim işimizi de açıkçası rahatlattı, çok teşekkür ediyoruz. Bizim arzu ettiğimiz buydu. Mersin'i ilgilendiren bir konu" dedi.
Yeraltı Hafif Raylı Sistemi'nin yatırım programına alınması ile beraber kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan yanlış algılara da açıklık getiren Başkan Seçer, şunları söyledi:
"Hazır bir proje bulmuşuz, her şey bitmiş, bizim dönemimizde bu proje yapılacak; işin zoru gitmiş, azı kalmış gibi bir kamuoyu algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu proje önümüzde bulduğumuz bir proje. Ama bizden önceki yönetimin de önünde bulduğu bir proje. Çünkü kendilerinin hafif raylı sistemden talepleri bu değildi. Bakanlık farklı bir çalışma yaptı ve yeraltı hafif raylı sistem olarak onayladı. Bizden önceki yönetim bir müşavirlik firması ile anlaşmış, projeyi ihale etmiş. Toplamda müşavirlik firması ile proje miktarının tutarı 8 milyar 200 bin artı KDV. Geçmiş yönetim bunun 2 milyon 200 bin TL'sini ödemiş. Kalan 6 milyonu da benim yönetimdeki belediye ödeyecek. Parayı biz ödeyeceğiz. Bundan sonra yap-işlet modeli ile bunu yapmamız lazım. Finans kaynağını kendimiz bulmamız lazım. Kendimiz borçlanmamız lazım. Bunu bütçeye almamız lazım. Bu kadar büyük bir projeyi Hazine garantisi olmadan kimse bana vermez. Bu 350 milyon Euro'luk bir proje ortalama. Bu 50 milyon Euro üstüne de çıkabilir, revize edeceğiz, belki aşağı da inebiliriz. Yani iş bundan sonra. 'Efendim biz her şeyi hazır ettik, artık yeni yönetime düşen de 4,5 yılda bunu yapmak. Yani her şey hazır, para hazır, ihale edilmiş. Yeni yönetim bunu yapacak'. Böyle bir şey yok. 350 milyon Euro da belediyenin benim odamdaki kasasında mı? Asıl maharet bundan sonra. Bu parayı bulmak, bunu ihale etmek, bunu gerçekleştirmek."