MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 24 Mayıs 2016 tarihli grup konuşmasından hemen sonra, olağanüstü kurultay yapılmasına dair mahkeme kararının Yargıtay 18. Dairesince oy birliğiyle onandığını hatırlatan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, bunun üzerine Bahçeli'nin davanın daha fazla zarar görmesine ve MHP'nin tartışılmasına engel olmak için 10 Temmuz'da seçimli olağanüstü kurultay yapılması düşüncesini açıkladığını kaydetti. Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, Devlet Bahçeli'nin seçimli olağanüstü kurultay tarihini açıklamasıyla hukuka saygılı olunacağına ve Yargıtay'ın vereceği karara uyulacağına dair beyanlar doğrultusunda gerekli adımın atıldığını kaydetti. Yaptığı açıklamada, "Buna rağmen 10 Temmuz tarihinde yapılması öngörülen seçimli kurultayın, bir tuzak olduğu yönünde iddialar ortaya atılmıştır. Bir türlü tatmin olmayan ve amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu anlaşılan malum olağanüstü kurultaycılar kumpanyası tarafından ortaya atılan edep, haya ve terbiyeden yoksun bu iddia, MHP Genel Merkezinin meşruiyetini gölgelemeye yönelik bir manipülasyondur" ifadelerini kullanan Yalçın, siyasi hayatı boyunca MHP'den ne kamuoyunu ne de kendi camiasını aldatmaya dönük herhangi bir açıklama yapılmadığının altını çizdi. Yalçın, bu tür iddia ve suçlamaların MHP'nin adını ve yıllarca mücadelesini verdiği kutlu davanın ismetini kirletmek anlamına geldiğini belirtti.
"HERKESİN AĞZINDAN ÇIKANI KULAĞININ DUYMASI GEREKİR"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Ayrıca bilinmelidir ki, MHP ülkücülere ve partimizin değerli delegelerine asla tuzak kurmaz. Camiamıza ve hareketimize kurulan asıl tuzak, MHP'nin 19 yıllık Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin kamuoyuna deklare ettiği 10 Temmuz seçimli kurultayını tuzak olarak gösterme cehalet, seviyesizlik ve ölçüsüzlüğüdür. MHP'nin kurumsal kimliğini haleldar etmek ve doğruluğunu tartışma konusu hâline getirmek kimsenin haddi değildir. Herkesin ağzından çıkanı kulağının duyması gerekir. MHP'nin birlik ve bütünlüğünü düşünen hiçbir sorumlu ağızdan bu tür ifadeler sadır olamaz, olmamalıdır. Bir bardak suda fırtına kopararak olağanüstü kurultay isteyip sonra da 'buyurun kurultaya' diyen Sayın Genel Başkanımızın davetini tuzak olarak gösterme çabası, hem açıkta yakalanmış olma hem de camiamızda suni bölünme ve gruplaşmaya yol açma suçluluğunu gizleyerek kendi çıkarcı hamlelerini haklı gösterme telaşının tezahürüdür. Oysa olağanüstü kurultay için genel başkan adaylığına soyunanların özen göstermesi gereken en önemli hususlar; MHP'nin kurumsal kimliğinin zarar görmemesi, kamu vicdanında ve siyaset platformunda icra ettiği işlevin her ne suretle olursa olsun sekteye uğratılmaması, özellikle de camiamızın birlik ve bütünlüğünün titizlikle gözetilmesidir."
"BU KARARIN OY BİRLİĞİYLE ALINMASI DA DİKKATİ ÇEKİCİDİR"
Açıklamasında iktidarı da eleştiren Yalçın, "Türkiye'nin gündeminde yer alan ve milletimizi yasa boğan şehit haberlerine, bir saray darbesinden ibaret olan Başbakan ve hükümet değişikliğiyle AKP'nin olağanüstü kongresine rağmen Türkiye'nin gündeminde ilk sırayı MHP'deki gelişmelerin alması, partimizin politika sahnesindeki yerini ve önemini ortaya koymaktadır" dedi.
Yalçın, MHP'ye kamuoyunda ve basında gösterilen ilginin, partinin ve hareketin takınacağı tutumun ve gideceği istikametin Türkiye'nin geleceğini doğrudan etkilediğini bariz şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Yalçın, açıklamasında, "Bu gerçek; sadece partimizin ve teşkilatlarımızın değil, camiamıza mensup herkesin milletimizin üzerimize yüklediği görev ve sorumluluğa uygun davranmasını gerektirmektedir. Sayın Genel Başkanımızın 24 Mayıs'taki grup toplantısında AKP'ye partili cumhurbaşkanlığı ve başkanlık sistemi konusunda destek vermeyeceğini açıklamasının hemen ardından Yargıtay 18. Dairesi kararının açıklanması tesadüf olmasa gerektir. Üstelik bu kararın oybirliğiyle alınması da dikkati çekicidir. Bu manidar durumu camiamızın ve bilhassa değerli delegelerimizin dikkat ve takdirlerine sunuyoruz. Ayrıca olağanüstü kurultay çabaları süresince AKP'nin Sayın Bahçeli'yi desteklediğine dair bazı çevrelerde maksatlı olarak ortaya atılan iddiaların asılsızlık ve temelsizliği, mahkeme kararlarıyla tescillenmiştir. Sayın Genel Başkanımız ve bizler hakkındaki suçlama ve ithamların ne kadar yersiz, kötü niyetli ve maksatlı olduğu böylece ortaya çıkmıştır. Gerek Ankara'daki Sulh Hukuk Mahkemesi ve gerekse Yargıtay 18. Dairesinin aldığı kararlar, bu gerçeğin ispatıdır. İktidar partisi; aslında MHP'nin başında Sayın Devlet Bahçeli veya bir başkasının bulunmasına değil, partimiz ve camiamızda kaosun hâkim olmasına oynamış, bunda da kısmen başarılı olmuştur. Sayın Genel Başkanımız başkanlık sistemi hakkında defalarca MHP'nin görüşünü dile getirdiği hâlde AKP'ye payanda olmakla suçlanmıştır. Partili cumhurbaşkanlığı ve başkanlık modeli hakkında MHP'nin görüşünü net ifadelerle dile getirmesine rağmen, şüpheler gündemde tutulmaya çalışılmaktadır. Sayın Genel Başkanımızın seçimli olağanüstü kurultay yapılacağını açıklanmasından sonra da art niyetli yorumlar birbirini takip etmiştir. Kendini aday ilan edenlerden biri, seçimli kurultay yapılabilmesi için Sayın Bahçeli'nin istifa etmesi gerektiğini bile öne sürmüştür. Çünkü amaç; kurultayın yapılmasından çok, Sayın Genel Başkanımızın ve MHP'nin yıpratılması ve devre dışı bırakılmasıdır" diye konuştu.
"MHP'DE SİYASET YAPMANIN YOLUNU, MAHKEME İLE KAYYUM HEYETİ ÇİZMEZ"
Kendisini MHP Genel Merkezinin karşısına koyan çevrelerin Devlet Bahçeli'nin aldığı karar karşısında şaşkınlık içinde kaldıkları için olağanüstü kurultayla ilgili hukuki sürecin devam ettiğini ve bu konuda sadece kayyım heyetinin yetkili olduğunu iddia ettiklerini belirten Yalçın, kimilerinin de ayrıca bir tüzük kurultayı yapılıp delegelere yeniden süre verilmeden hukuken genel başkan seçiminin yapılamayacağını öne sürdüklerini hatırlattı. Bu tür açıklama ve tartışmalarla kafa karışıklığına yol açmak ve delegelerin vereceği karara ipotek konmak istendiğini kaydeden Yalçın, "Hakikat şudur; Sayın Devlet Bahçeli'nin seçimli olağanüstü kurultay kararı turnusol işlevi görmüş, MHP'de kaos yaratmaya çalışanlarla onlara birlik ve bütünlüğümüzü gözetmeyerek malzeme verenler iyot gibi açığa çıkmıştır. Aylardır haksız, temelsiz ve insafsızca suçlamaların odağında bulunan partimizin bu kararı, sütre gerisine gizlenenlerin asıl hedeflerini açığa çıkarmış, birtakım kalkan ve maskelerin arkasına saklananların suiniyetini deşifre edip milletimizin gözleri önüne sermiştir. 'Hukuki süreç devam ediyor. Seçimli kurultayı da kayyım heyeti yapacak.' demek, genel merkezi yok saymaktır. MHP'de siyaset yapmanın yolunu, mahkeme ile kayyum heyeti çizmez. Milliyetçi-Ülkücü Hareketin mukadderatını ilgilendiren bir süreçte MHP'siz herhangi bir kurultayın da meşruiyeti olmaz. Gerek diğer mahkemelerin gerekse Yargıtay'ın siyasi kararı genel merkezin meşruiyetini ortadan kaldırmaz, genel merkezi yetkisiz kılmaz. Zira mevcut genel başkanı seçen de delege iradesidir. Ayrıca kurultay hazırlıkları ve gündeminin belirlenmesi kolay iş değildir, bütün bu faaliyetler, kurumsal bir kimliğin varlığını gerektirmektedir. Bu hususta genel merkezin tutumundan kuşku duyulması da doğru değildir. Genel merkezin her adımında her hamlesinde öküz altında buzağı ararcasına entrika vehmedenler, aynaya bakmalıdır. Camiamızın bugün yaşadığı sıkıntıları, suni bölünmüşlüğü ortaya çıkaran; söz konusu ön yargılar değil midir? Şundan herkes emin olmalıdır, MHP'nin seçimli olağanüstü kurultayı olgun bir havada, kardeşlik ve dayanışma içerisinde, ülküdaşlık hukukuna riayet edilerek gerçekleştirecektir. Olağanüstü kurultay, birlik ve beraberliğimizi perçinleyen bir kurultay olacaktır. Değerli delegelerimizin feraset ve basireti, camiamızın irfanı, ayrışma ve bölünme senaryolarını çöpe atacaktır. MHP'nin bölünüp parçalanacağını, kurultaydan güç kaybıyla çıkacağını sananlar, hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Değerli delegelerimizin orada tecelli edecek iradesi, MHP'de kaosa oynayanların kâbusu olacaktır. MHP, 10 Temmuz'da yapılacak olan seçimli olağanüstü kurultaydan güçlenmiş ve bütünleşmiş hâlde çıkacaktır" şeklinde konuştu.