Siyasi propaganda yapmakla suçlanan askerin bireysel başvurusu
Anayasa Mahkemesi, personel ve ailelerinin 'bilinçlendirilmesi' amacıyla katılımın zorunlu olduğu Atatürkçü düşünce sistemiyle ilgili konferans veren askere, dönemin Cumhurbaşkanı Gül ile o tarihlerdeki Hükümet üyelerini ve politikalarını eleştirmesi nedeniyle verilen para cezasını yerinde buldu

Oluşturma Tarihi: 2017-09-19 15:57:53

Güncelleme Tarihi: 2017-09-19 15:57:53

Anayasa Mahkemesi, askeri personel ve ailelerinin "bilinçlendirilmesi" amacıyla katılımın zorunlu olduğu Atatürkçü düşünce sistemiyle ilgili konferans veren askere, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile o tarihlerdeki Hükümet üyelerini ve politikalarını eleştirmesi nedeniyle verilen para cezasını yerinde buldu.

Kurmay albay rütbesi ile Çankırı 28. Mekanize Piyade Tugay komutan yardımcılığı görevini yürüten Engin Kabadaş, 2007'nin Kasım ve Aralık aylarında, üstlerinden aldığı emirler doğrultusunda, Komutanlıkta görevli personel ve ailelerinin "bilgilendirilmesi" ve "bilinçlendirilmesi" amacıyla katılımın zorunlu olduğu Atatürkçü düşünce sistemiyle ilgili bir dizi konferans verdi.

Verdiği konferanslarda kaydedilen ses ve slayt görüntülerinin, 2011 Nisan'ında çeşitli internet sitelerinde yayımlanmasının ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığınca Kabadaş hakkında, "siyasi faaliyette bulunmak" iddiasıyla kamu davası açıldı.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi, 2012'nin Nisan ayında albayın siyasi faaliyette bulunmak suçundan cezalandırılmasına karar verdi. Askeri Yargıtay 2. Dairesi ise mahkumiyet hükmünü usul yönünden bozdu.

Bozma sonrası yapılan yargılamada, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi, başvurucunun siyasi faaliyette bulunmak suçundan tekrar cezalandırılmasına hükmetti.

Kararda, Kabadaş'ın, "askeri personel ve eşlerine yönelik bir dizi konferansta, ülkenin genel politik seyrine ilişkin yorumlar yaptığı, 2007'de yeni seçilmiş Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile o tarihlerdeki Hükümet üyelerini ve Hükümet politikalarını eleştirdiği, Hükümetin irticai faaliyetler yaptığını ileri sürdüğü ve bazı siyasetçilerin eşlerinin başörtülü olmasından yakındığı"nın belirlendiği kaydedildi.

Askeri Mahkeme, bu nedenlerle albayın, "konferanslar sırasındaki sunum ve sözleriyle dinleyicilerin siyasi tercih ve görüşlerini etkilemeyi hedeflediğine ve bunun siyasi faaliyette bulunmak suçunu oluşturduğuna karar vererek, Kabadaş'ın 780 lira adli para cezası ile cezalandırılmasına" hükmetti. Askeri Yargıtay 2. Dairesi, temyiz itirazlarını reddederek, ilk derece mahkemesinin kararını onadı.

Kararın onanması üzerine Engin Kabadaş, kararın ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu savunarak, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

- Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvuruyu görüşen Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, başvurucunun Anayasanın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verdi.

Kararda, başvurucunun Atatürk ilke ve inkılaplarına ilişkin anlatımları nedeniyle değil, olayların yaşandığı tarihte Hükümette olan siyasetçilere ve güncel siyasi konulara ilişkin beyanları nedeniyle cezalandırıldığı belirtildi.

Mevcut başvuruya benzer başvuruların, Türkiye'deki asker-siyaset ilişkilerinin tarihinden bağımsız değerlendirilemeyeceği belirtilen karada, şu tespitlere yer verildi:

"Ülkemizde demokrasinin tarihi, bir ölçüde, az sayıdaki kişinin demokratik olmayan yöntemlerle yönetime gelmelerinin engellenmesi için siyasal kurumları geliştirmenin ve korumanın tarihi olmuştur. Bu itibarla bilhassa askeri olanaklar ve asker sıfatı ile siyasi faaliyetlerde bulunanlar hakında ceza soruşturması ve kovuşturması açılması anlaşılabilir bir durumdur."

Albay rütbesinde bir subay olan başvurucudan, katılımın zorunlu ve katılımcıların emri altındaki askeri personel ve onların eşleri olduğu bir ortamda güncel siyasete ilişkin görüşlerini beyan etmek konusunda daha dikkatli olmasının bekleneceğine işaret edilen kararda, "Açıklanan nedenlerle başvurucunun siyasi nitelikteki ifadeleri nedeniyle nispeten düşük miktarda adli para cezası ile cezalandırılmasının Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerinden olan demokratik düzenin korunması için gerekli ve ölçülü olmadığı söylenemez." değerlendirmesinde bulunuldu.