Dolar

34,2919

Euro

37,4895

Altın

3.023,13

Bist

8.618,57

TBMM Genel Kurulu

AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş:- 'Türkiye, ülkesinde bulunan azınlıklara Lozan Antlaşması'na uygun şekilde statü tanımışken Yunanistan'ın Türklere yönelik bu baskıcı tutumunu kesinlikle kabul etmiyoruz'- MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül:- 'Türkiye adına taktik bir mesele olmaktan çıkıp stratejik bir mesele haline gelen İdlib krizinde ciddiyetimizin daha fazla sınanması muha

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-02-19 17:45:42

TBMM Genel Kurulu
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, "Türkiye, ülkesinde bulunan azınlıklara Lozan Antlaşması'na uygun şekilde statü tanımışken Yunanistan'ın Türklere yönelik bu baskıcı tutumunu kesinlikle kabul etmiyoruz." dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Başkanvekili Levent Gök, grup başkanvekillerine söz verdi.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İş Bankası'ndaki CHP hisselerinin Hazineye devredilmesi hususunu gündeme getirdiğini anımsattı.

Cumhurbaşkanının açıklaması sonrasında İş Bankasının borsadaki hisselerinin değer kaybı yaşadığını ileri süren Dervişoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı ekonominin kötü gittiği bir dönemde İş Bankasını gündeme getirerek bilerek ya da bilmeyerek borsada bir manipülasyona sebep olmaktadır. Bu durumdan en büyük zararı da ekonomimiz görmektedir. Piyasaların rahatlamaya ve güvenceye ihtiyacının olduğu önemli günlerden geçerken Sayın Cumhurbaşkanının sözlerine daha da özen göstermesi gerektiğine inanıyoruz." dedi.

Dervişoğlu, devredilmesi gündemde olan hisselerin, Atatürk'ün, Türk Dil ve Tarih Kurumuna bıraktığı bir miras olduğunu söyledi.

TBMM'nin, Atatürk'ün vasiyetine sahip çıkmak gibi bir görev ve sorumluluğunun bulunduğunu ifade eden Dervişoğlu, "İYİ Parti olarak bu konunun takipçisi olacağız." dedi.

- "Rusya ve İran da belirli yükümlülükler altındadır"

MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, Türkiye'nin, rejim güçlerinin İdlib'de gerginliği azaltma bölgesinde bulunan gözlem noktalarının gerisine çekilmesine yönelik verdiği sürenin sona ermek üzere olduğunu belirtti.

Bu süreçte Rusya ile yürütülen heyetler arası görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkmadığını kaydeden Bülbül, şöyle konuştu:

"Türkiye Soçi ve Astana mutabakatlarında tek taraflı sorumluluk altına girmemiştir. Burada Rusya ve İran da belirli yükümlülükler altındadır. Bunlardan birisi de rejim güçlerinin İdlib'de belirlenen sınırlar içerisinde müdahale etmemesidir. Bu şerh bizzat Rusya'nın teşviki ile çiğnenmektedir. Rusya'nın kurnazca yürüttüğü bu siyaset, şartları oldukça zora sokmaktadır. Türkiye adına taktik bir mesele olmaktan çıkıp stratejik bir mesele haline gelen İdlib krizinde ciddiyetimizin daha fazla sınanması muhataplarımız açısından hayırlı sonuçlar vermeyecektir. MHP, ülkemizin bu meselede atacağı adımların yanındadır."

Bülbül, Çin'in Uygur Türklerine yönelik baskılarının, Çin Devlet belgelerine de yansıdığını söyledi.

Bu belgelerin oldukça vahim hususları içerdiğini vurgulayan Bülbül, "Sözde eğitim kamplarında binlerce Uygur Türkünün nasıl bir baskı uygulamalarına muhatap olduğunun bir kez daha ortaya çıktığı yeni bilgiler ışığında Çin'in bu uygulamaya son vermesi gerektiğini dile getiriyoruz. Türkiye'de bu kampları köy enstitüsüne benzetip masum göstermeye çalışan Çin ajanlarını milletimizin takdirine sunuyorum." diye konuştu.

HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, ilaç sektöründeki gelişmeler ışığında tıbbi ilaçlara yüzde 12 zam yapılacağını anımsattı.

Bunun son derece vahim bir durum olduğunu belirten Oluç, şöyle devam etti:

"Türkiye Eczacılar Birliği geçen hafta bir açıklama yapmıştı ve SGK'nin 130 ilacı geri ödeme listesinden çıkarmayı düşündüğünü belirtmişti. Ayrıca eşdeğer ilaca SGK'nin ödediği farkın da yüzde 10'dan yüzde 5'e çekileceği ifade edildi. Bir ilacın ödeme listesinden çıkarılması demek, sosyal güvencesi olan hastaların bile ilaç parasını cebinden ödemesi anlamına geliyor. Özellikle sağlıkta dönüşüm programının başlamasından beri finansman sıkıntısı yaşadıkça bazı ilaçlar ödeme listesinden çıkarılıyor. Hastaları ve yurttaşlarını müşteri olarak gören sağlık anlayışının varacağı nokta işte budur."

- "Bu yaklaşımın CHP'ye maddi zararı hiç olmaz"

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da Atatürk'ün vasiyetinin çiğnendiği dönemlerin ya darbe ya da katı tek adam yönetimi dönemi olduğunu söyledi.

Bugüne kadar iki defa bu işe kalkışıldığını, Atatürk'ün vasiyetine karşı yapılan saygısızlığın hukuk yoluyla düzeltildiğini ifade eden Altay, İş Bankasındaki CHP hisselerine ilişkin tartışmalara değinerek şunları kaydetti:

"CHP olarak hiç şüphe duymuyoruz ki böyle bir duruma tevessül edilmesi halinde Türkiye'de hukuk devletinin ortadan kalktığı bir dönem yaşadığımızı düşüneceğiz. Bir an önce Türkiye'de demokrasi standartlarının yükselmesi ve hukuk devletinin egemen olması için gayret göstermeye devam edeceğiz.

Bu yaklaşımın CHP'ye maddi zararı hiç olmaz. Bu yaklaşım karşısında toplum, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsiyetine, Anayasa'mızda da öngörülen miras hukukuna açık bir darbe olduğu gerçeğiyle yüzleşir. Bu tavırlar gerek iç gerek dış finans çevrelerinde yeni bir panik ve kaos ortamını oluşturur. Bu hisselerden dolayı CHP Genel Merkezi 4 yönetim kurulu üyesi tespit etmiş, sembolik olarak Atatürk'ün hisselerine yönelik orada görev yapmaktalar. Bu hisselerin kar payları da Türk Dil ve Türk Tarih kurumlarına aktarılmaktadır. Sayın Erdoğan buradan ne murat ediyor onu bilemem. Bu CHP'ye aba altından sopa göstermekse CHP'ye böyle numaralar sökmez ama Türk ekonomisinin, finans çevrelerinin bundan çok etkileneceği açıktır."

Engin Altay, AK Parti TBMM Grup Toplantısının Çarşamba günü yapılmasını da eleştirdi.

Daha önce CHP olarak kendilerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a cevap yetiştirdiğini, gelinen noktada Erdoğan'ın CHP'ye cevap verme zorunluluğu hissettiği gerçeğinin ortaya çıktığını öne süren Altay, "Bu bir sorumluluk ve güven kaybı işaretidir. Kendini defans ve savunmaya çekmek noktasına gelmesi, iktidar bakımından uygulamalarının kamuoyunda çok olumlu karşılanmadığı şeklinde yorumlanır." ifadesini kullandı.

- "(Müslüman Yunan azınlık) ifadesini kınıyoruz"

AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş ise Yunanistan Cumhurbaşkanının Batı Trakya'yı ziyaretinde Müslüman Türk kimliğine yönelik kullandığı "Müslüman Yunan azınlık" ifadesini kınadıklarını söyledi.

Batı Trakya'daki Müslüman azınlığın, Yunan değil Türk olduğunun altını çizen Muş, "Batı Trakya Türklerinin milli kimliği asla tartışma konusu yapılamaz. Hiç kimse unutmasın ki Batı Trakya Türkleri, 600 yılı aşkın bir süredir Balkanlar'da bulunan Türk varlığının bir parçasıdır. Yunanistan Cumhurbaşkanının Türk kelimesini ifade etmekten imtina göstermesi bu tarihi gerçeği değiştirmez. İnsan hakları konusunda koca koca sözler söyleyen, iddialı ilkeler ortaya koyan Yunanistan'ın, Türklerin milli kimliklerini inkar etmesi aslında bu değerlerden nasiplerini almadığının ispatı olmuştur. Türkiye, ülkesinde bulunan azınlıklara Lozan Antlaşması'na uygun şekilde statü tanımışken Yunanistan'ın Türklere yönelik bu baskıcı tutumunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Türkiye olarak Batı Trakya Türklerinin yanındayız ve onların haklarının gasbedilmesine yönelik her türlü eylemin karşısındayız."

SON VİDEO HABER

Ömer Öcalan: 'İslam hukukuna da varız, modern hukuka da...'

Haber Ara