Uygulanan baskıların tamamının "Hayır" kampanyası yürüten insanlara yönelik olduğunu iddia eden Kerestecioğlu, siyasilerden akademisyenlere varana kadar her kesime karşı bir baskıcı yaklaşımın var olduğunu savundu.
Görüşleri birbirlerine tamamen zıt siyasetçilerin geçtiğimiz yıllarda rahatça tartışabildiğini ifade eden Kerestecioğlu, "Ülkenin tarihinde farklı kesimlerinde yer edinen siyasetçiler özgürce tartışabiliyordu. İnsanlar bu tabloyu özledi. Bugün baktığımızda bir karikatüre, bir yazıya dahi dava açılır oldu. İnsanları bırakın fikirlerini rahatça ifade edebilsinler. Güç iktidarı zehirler ve bu zehirlenmeyle ülke yönetilemez. Önemli olan değişim, demokrasidir." dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz, AK Parti hükümetlerinin bugüne halkın teveccühüyle geldiğini söyledi.
Atama ile göreve gelmiş bir iktidarın olmadığını ifade eden İnceöz, "Ülkenin güçlü geleceği için çıtayı yükseltmek adına attığımız adımları tartışmak asla mümkün değildir. Yakın zamanda terör örgütleriyle kararlı bir mücadele başlatıldı. Herkesin iradesini özgürce yansıtabilmesi adına temizleme operasyonları devam edecek." ifadesini kullandı.
- "Halkın temsil gücünü artırmak niye rahatsız etsin"
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç da terör gruplarına mensup kişilerin referandum adına hangi yönde propaganda yaptığının malum olduğunu söyledi.
Milletin, her şeyin farkında olduğunu vurgulayan Tunç, "Türkiye'de evet diyenlerin de hayır diyenlerin de propaganda serbestliğine dönük kapılar ardına kadar açık. Nerede kapalı? Hollanda'da, Avrupa'da kapalı. Bu ülkenin dünya projelerine adım atmasını, demokrasisinin güçlenmesini istemeyen ülkelerde HDP'lilere de CHP'lilere de salonlar açık, Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanına, Adalet Bakanına, Aile Bakanına kapalı." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle hükümet kurma yetkisini millete verdiklerini anlatan Tunç, belediye başkanını, meclis üyesini nasıl millet seçiyorsa, kendi hükümetini de seçebileceğini söyledi.
Tunç, "Bu sistem istikrar üreten bir sistem. Gelecekte krizler olmasın diye bu sistemi getiriyoruz. Darbeler olmasın, milletin silahının millete doğrultulmaması için bu değişikliği yapmak şart. Halkın temsil gücünü artırmak niye rahatsız etsin." diye konuştu.
- "Bazıları gündemde kalmak için MHPyi kullanmaya kalkmasın"
MHP Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan da Türkiye'de milli iradenin ortaya konulacağı bir referanduma gidildiğini söyledi. İlk günden beri MHP olarak evet diyene de hayır diyene de saygılı olduklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Burada 'Hayır kampanyası yapanlar engelleniyor' denilerek bazı şeylerin üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Terör örgütü üyesi olanların ya da terör örgütleriyle irtibatlı olanlara yönelik adli ve idari işlemlerin, hayır kampanyası engelleniyor gibi gösterilmesini kabul edemeyiz. Asıl baskı 'evet' diyenlere yapılmaktadır. MHP'yi de hedef kitle olarak belirlemişlerdir. Hayır kampanyası yürüten milletvekilleri, tüm MHP milletvekillerinin telefon numaralarını sosyal medyadan paylaşarak üzerimizde baskı uygulamaya çalışmışlardır. Bazıları gündemde kalmak için MHPyi kullanmaya kalkmasın. Türkiye yıllardır terörle mücadele noktasında sıkıntılarla karşı karşıyadır. Bugün birden fazla terör örgütü Türkiye'nin birliğine karşı ortak hareket halindedir. Referandum sürecinde bu terör örgütleri referandum kampanyalarını sabote ederek yeni oyunlarını oynamaya gayret edeceklerdir. Terör tehdidi altında bulunulan bir süreçte operasyonları etkisiz hale getirecek çağrışım içerisine de girilmemesi gerekir."
- "Milletten kaçan milletvekillerine hayır diyoruz"
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ise MHP'li milletvekillerinin telefon numaralarını kendisinin verdiğini söyledi. Kendi telefonunu paylaşmakta da bir sakınca görmediğini ifade eden Tanal, "Halkın vekili olmak bu demek. Milletimizin derdi bizim derdimizdir. Milletten kaçan milletvekillerine hayır diyoruz biz." dedi.
Tanal, referandum süreciyle ilgili bazı ülkelerin yasaklamalarına da değinerek, Meclis'te kullanılan araçların hepsinin Alman menşeli olduğunu vurgulayarak, "Sayın MHP'li arkadaşlar genel başkanınızın bindiği araç Alman menşeli değil mi? Bırakın bunları. Milliyetçi davranıyorsunuz değil mi?" ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine yeniden söz alan Mehmet Erdoğan, Tanal'ın paylaşımları dolayısıyla MHP grubundan özür dilediğini ancak Genel Kurul'da yaptığı eylemi savunduğunu belirterek, "Sayın Tanal'ın grubumuza gelip söyledikleriyle burada söyledikleri aynı şey değil. Telefon numaralarını paylaştıktan sonra grubumuza gelip özür dileyerek burada 'ben paylaştım' demek ucuz kahramanlıktır. Buradan telefon numaranızı paylaşıyorsunuz ancak aradığımız da telefonunuzu açmıyorsunuz. Size benim telefon numaramı paylaşma hakkını kim verdi. Benim iletişim bilgilerim TBMM'de mevcuttur." diye konuştu.
Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye tahsis edilmiş herhangi zırhlı bir aracın olmadığını, Bahçeli'nin kullandığı aracın MHP'nin mülkü olduğunun altını çizerek, "Bizim arabalarımıza karışmayın kendi bindiğiniz araçlara bakın." dedi.
İki parti grubu arasında çıkan tartışmaya AK Partili milletvekilleri de dahil oldu. Tartışmanın büyümesi üzerine TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi, birleşime ara verdi. Tartışma verilen arada da devam etti.
Aranın ardından HDP'nin grup önerisi kabul edilmedi.