Çeviköz, TBMM Genel Kurulunda, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Barış Pınarı Harekatıyla ilgili bilgilendirilme yapmasının ardından, CHP Grubu adına söz aldı.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Meclis'i bilgilendirmesinin, Barış Pınarı Harekatı başlamadan gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten Çeviköz, "İş işten geçtikten, Türkiye yalnızlaştıktan sonra bize gelip açıklama yapmanın hiçbir faydası yok." diye konuştu.
Çeviköz, Çavuşoğlu'nun konuşmasında Bakanlık çalışanlarının diplomasi başarısı gösterdiklerini belirttiğini ancak gelinen noktada Türkiye'nin bugüne kadar hiç olmadığı kadar yalnız kaldığını öne sürdü.
Geçen hafta Londra'da gerçekleştirilen NATO Parlamenterler Asamblesi Toplantısı sırasında NATO üyesi ülkelerin hepsinin Türkiye'yi eleştirdiğini ve harekatı kınayan ifadeler kullandıklarını anlatan Çeviköz, "Eğer Türkiye, diplomasi faaliyetini bu harekata girişmeden evvel etkin bir şekilde kullanabilmiş olsaydı bu ithamlarla karşılaşmayacaktı." değerlendirmesinde bulundu.
Barış Pınarı Harekatı nedeniyle Türkiye'yi kınayan ülkeler arasında Arap Ligi ülkelerinin bulunduğunu anımsatan Çeviköz, Lig'e gözlemci ülke olarak kabul edilen Türkiye'nin, Filistin tarafından dahi kınandığına işaret etti.
Çeviköz, şöyle devam etti:
"Acaba, bu kadar önem verdiğimiz, düzen kurucu olarak gittiğimiz Ortadoğu bölgesinde en öncelikli ülke ve halk olarak gördüğümüz Filistinlileri yalnız bırakmamızın sonucunda mıdır Arap Ligi'ndeki o karara destek vermeleri? Acaba Kudüs'teki Başkonsolosumuzu göreve gönderemememizden dolayı mıdır yalnızlıkla karşı karşıya kalmamız? Acaba İsrail ile ilişkilerimizi doğru düzgün yürütemediğimiz için, karşılıklı büyükelçiler çekildiği zaman 'Biz sizin Kudüs'teki başkonsolosunuzu da istemiyoruz.' demelerine yol açması nedeniyle mi bugün Filistin yalnız kalmış ve Türkiye'yi kınayan ülkeler arasında yerini almıştır?"
- "Destek veren ülkelerin esamesi bile okunmuyor"
Hükümetin yıllarca "Afrika açılımı" söylemini dile getirdiğini ancak bunu niteliksel değil, niceliksel gördüğünü ileri süren Çeviköz, Türkiye'yi kınayan ülkeler arasında Afrika ülkelerinin bulunduğunu, sadece Somali'nin Türkiye'ye destek verdiğini kaydetti.
Çeviköz, "Zaten Türkiye'ye destek veren ülkelerin esamesi bile okunmuyor. Dünya üzerinde o kadar çok ülke Türkiye'yi kınıyor ki o destek veren ülkeler hem parmakla sayılacak kadar az hem de sesleri çıkmıyor." dedi.
Türkiye'nin "diplomasisizlik üzerine kurulu bir diplomasi faaliyeti" yürüttüğünü iddia eden Çeviköz, şunları kaydetti:
"Özellikle ABD Başkanı ile Türkiye Cumhurbaşkanı arasındaki telefon görüşmelerinden söz edildiğini duydum. Acaba ABD Başkanı'nın PYD/YPG'nin lideri olarak da kendisi ile telefon görüşmesi yapan Mazlum Kobani hakkında ABD'ye herhangi bir şekilde bir soru sorulmuş mudur? Trump, Sayın Erdoğan ile görüşüyorsa, ondan evvel Mazlum Kobani ile bir telefon görüşmesi yapıyorsa, bunun bir gerekçesinin olup olmadığının ABD'den sorulması, hatta gerekçesi sorulmadan doğrudan doğruya kınanması gerekir."
Ünal Çeviköz, DAEŞ terör örgütü üyelerinin tutulduğu hapishanelerin boşaltıldığının tespit edildiğinin belirtildiğini anımsatarak, hükümete şu soruları yöneltti:
"Madem ki IŞİD'in sorumluluğunu ve IŞİD ile mücadeleyi üzerine aldınız, o zaman o kaçan IŞİD'lileri nasıl bulacak, nasıl yakalayacaksınız? Kaçmayan, orada bulunan, sizin de üzerinize sorumluluk aldığınızı dile getirdiğiniz IŞİD'liler ile ilgili sorumluluğunuzu nasıl yerine getireceksiniz? Tutukluluk devamlılığını nasıl sağlayacaksınız? Suçluluklarının karşısında bir cevap vermeleri gerekirse bunları siz mi üstleneceksiniz? Yoksa Suriye hükümeti ile orada iş birliği mi yapacaksınız?"
- "Rusya'nın arabuluculuğuna mı gerek vardı?"
Çeviköz, AK Parti'nin bir Suriye politikası olmadığını iddia ederek, şu eleştirilerde bulundu:
"Suriye halklarıyla birlikte iyi bir geçinme sağlamak için atılmış adım da yok. Öyle bir şey olmuş olsaydı zaten bizim uzun bir zamandan beri dile getirmiş olduğumuz Adana Mutabakatı üzerinde durularak net bir şekilde Şam ile diyalog kurulurdu. Bu yapılmadı. Ama Rusya'dan empoze edildiği zaman Adana Mutabakatı biz söylediğimiz için değil, başkaları söylediği için keşfedildi. Adana Mutabakatı'na dayalı olarak operasyon yapıldığı dile getirildi. Mutabakata dayalı olarak Suriye ile terörle mücadele için iki orduyu karşı karşıya getiren bir durumla karşılaşıldı. Bunun için Rusya'nın arabuluculuğuna mı gerek vardı?"
Membiç'e Suriye ordusunun girmesinin memnuniyetle karşılandığı yönündeki söylemi anımsatan Çeviköz, "Türk Silahlı Kuvvetleri ile hareket ettiği ileri sürülen Suriye Milli Ordusu adı altındaki oluşum nedir? İdlib'den toparlanan birtakım teröristlerin, cihatçıların, El Nusra, El Kaide bağlantılı bazı grupların oluşturdukları bu oluşuma niçin Suriye Milli Ordusu adı veriliyor? Niçin Türkiye bunlarla birlikte hareket edip Suriye topraklarında operasyon yapıyor? Karşısına gelen Suriye ordusu Membiç'i aldığı zaman da ona saygı gösteriyor. Hangisi milli, Türkiye'nin muhatabı olması gereken Suriye ordusudur?" diye konuştu.
Çeviköz, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Kurulu'nun Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin toplanacağını anımsatarak, Kurulun harekatın durdurulması çağrısında bulunmasının öngörüldüğünü savundu.
BM'nin Türkiye'ye söz konusu harekata ilişkin hesap sorabileceğini de anlatan Çeviköz, hükümetin olası sorulara nasıl cevap vermeyi düşündüğünü de sordu?
Ünal Çeviköz, hükümetin CHP'nin oluşturduğu politikayı dikkate alarak, bir Suriye politikası oluşturabileceğini sözlerine ekledi.