Akkol, Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) İsviçre'nin Cenevre kentinde devam eden 108. Uluslararası Çalışma Konferansında Türkiye'nin işveren delegesi olarak Genel Kurula hitap etti.
ILO'nun 100. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Akkol, bu dönüm noktasının çalışma hayatında yaşanan önemli değişimleri anlayabilmek ve tartışmak açısından bir fırsat olduğunu söyledi.
ILO'nun küresel anlamda çalışma hayatı ve sosyal gelişmeye ilişkin konularda üstlendiği öncü rolün çok önemli olduğunu ifade eden Akkol, şöyle konuştu:
"Türk işverenleri olarak ILO'nun temel prensiplerini benimsemekteyiz. ILO'nun çalışmalarına katkı sağlama konusunda üzerimize düşeni her zaman yapmaya hazır ve gururluyuz. Genç ve dinamik bir ülke olarak, 15-24 yaş aralığında 13 milyon genç nüfusumuz bulunmaktadır. Bu sayı 143 ülkenin nüfusundan daha fazladır. Nüfusumuzun 2040 yılında 100 milyona ulaşması beklenmektedir. Bu çok güzel fırsatlar yaratmakla birlikte aynı zamanda bazı zorlukları ve tehditleri de beraberinde getirmektedir. Bu sebeple Türkiye ILO ile iş birliği içerisinde sosyal diyalog kültürünün geliştirilmesi ve daha iyi çalışma standartlarının uygulanması konusunda çalışmalar yürütmekteyiz."
- "İşsizler bir ülke oluştursaydı dünyadaki 7. büyük ülke olurdu"
Akkol, ILO Türkiye Ofisi, Türk işverenleri ve çalışma arkadaşlarının katkılarıyla önemli çalışmalar yürüttüklerini belirterek, "Kadınlar İçin Daha Çok ve Daha İyi İşler Programı" ile "Mültecilere Destek Programı"nın bu konudaki örnekler olduğunu bildirdi.
ILO'nun 100. kuruluş yıl dönümü kapsamında 12. Çalışma Meclisinin "Daha Parlak Bir Gelecek İçin Çalışmak" temasıyla geçen ay toplandığını hatırlatan Akkol, şunları kaydetti:
"ILO Genel Direktörü Guy Ryder'ın da bu toplantıyı onurlandırmıştır. Katkılarından ve vermiş olduğu olumlu mesajlardan dolayı kendisine teşekkür ederim. Bu etkinlik, gerçekleştirdiğimiz sosyal diyalog mekanizmalarının en güzel örneklerinden birisidir. Türkiye, ILO'nun 8 temel sözleşmesinin tamamını onaylamıştır. Bu sözleşmelerin olumlu etkisiyle çalışma mevzuatında düzenli olarak olumlu gelişmeler ve değişiklikler yaşanmaktadır. Türkiye faaliyetlerini ILO ve tüm sözleşmeleriyle tam uyumlu bir şekilde yürütmektedir. Tüm bunları da yaşadığımız hain darbe girişimine rağmen gerçekleştirdiğimizi göz ardı etmemenizi isterim."
İşsizlik ve kayıt dışı istihdamın gündemlerinde olduğuna bildiren Akkol, "Küresel anlamda devam eden yüksek işsizlik rakamları dünyadaki endişelerin temel sebeplerinden birisidir. Eğer işsizler bir ülke oluştursaydı dünyadaki 7. büyük ülke olurdu. Buna ek olarak insana yakışır işle ilgili yaşanan sorunlar, kaybolan vergi gelirleri ve kayıt dışı istihdamın sebep olduğu düşük verimlilik ekonomik ve sosyal gelişmeyi olumsuz etkilemektedir." dedi.
Türkiye'de kayıtlı istihdam sektörünün ILO sözleşmeleriyle yüksek düzeyde uyum sağladığına inandığını ifade eden Akkol, "Kayıt dışı istihdam ile mücadelede hükümetin göstermiş olduğu çabaları desteklemekteyiz. Bu çabaların sonucunda Türkiye'de kayıtlı istihdam son beş yılda yüzde 16 artış gösterdi." ifadelerini kullandı.
- "Zorluklarla karşılaşacağımız bir sürecin henüz başlangıcındayız"
Akkol, çalışma hayatının geleceği ve dijital dönüşümün geleceğinin diğer bir gündemleri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Teknoloji ve demografik değişimler yeni zorlukları ve fırsatları beraberinde getirmektedir. OECD'nin bir raporuna göre işlerin yüzde 14'ü yüksek düzeyde otomasyon ve yapay zeka riski altındadır. Diğer taraftan, yapay zekanın küresel ekonomiye katkısının 2030 yılına kadar 16 trilyon dolara ulaşması beklenmektedir. Bu rakam da Fortune 500'deki şirketlerin yıllık karının 14 katına denk gelmektedir. Gençler iş gücü piyasasına ilk girişlerinde doğru becerilerle iş hayatına girmeyi hedeflemektedir. Nispeten daha yaşlılar ise işlerinde çok büyük değişimlerle karşılaşmaktadır. Türkiye OECD ülkeleri içinde bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik mezunu (STEM) olan kadınların istihdam oranında ilk sırada gelmektedir. Geçen sene 800 binin üzerinde genç üniversiteden mezun olmuştur. Bu gençleri doğru işlerde istihdam etme konusunda ise hükümetimiz ve işçi sendikalarımızla birlikte gerekli iş birliğine hazırız. Bu sebeple vizyoner çözümler üzerine odaklanıyoruz. Sanayimizi Endüstri 4.0'a hazırlamak için model fabrika yatırımı yapıyor, iş gücümüzün yetenek dönüşümünü gerçekleştirebilmek için teknoloji ve eğitim merkezi kuruyor, gelecek nesillerimizi güvence altına alabilmek amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk projelerine odaklanıyoruz."
ILO'nun ve üçlü yapının rolüne değinen Akkol, "Küresel ortamlarda zorluklarla karşılaşacağımız bir sürecin henüz başlangıcındayız. ILO'nun çalışma hayatındaki rolü ve bu anlamda göstermiş olduğu çabalar için müteşekkiriz. Fakat, bu konuda daha derin ve uzmanlaşmış bir destek de gereklidir." dedi.
Üçlü yapının ruhu içerisinde 100. Yıl Deklarasyonu'nun da işverenlerin beklentilerini yansıtmasını beklediklerini vurgulayan Akkol, sözlerini söyle tamamladı:
"Hiçbir ülke veya kurum 'işin geleceği' konularıyla tek başına mücadele edemez. Bu sebeple, güçlü kurumlara ve sosyal taraflar arasında devamlılık arz eden iş birliklerine ihtiyaç vardır. TİSK olarak bu küresel sorunlara çözüm bulma konusunda kararlıyız ve üçlü yapının değerine inanmaktayız. Bu konferansta, çalışma hayatının gelecekte sunacağı fırsatları tam olarak değerlendirmemize imkan sağlayacak, gelecek 100 yıl için güçlü bir vizyon geliştirelim."