Konfederasyon yönetimi, çalışanların yüzde 27 olan üçüncü dilimdeki gelir vergisi oranının yüzde 30'a yükseltilecek olması nedeniyle Başbakan Binali Yıldırım ve Maliye Bakanı Naci Ağbal'a mektup gönderdi.
Mektupta, Türkiye'de gelir vergisi mükelleflerinin büyük çoğunluğunu ücretlilerin oluşturduğu anımsatılarak, gelir ve kazanç üzerinden alınan verginin yaklaşık üçte ikisinin ücretlilerce ödendiğine dikkat çekildi.
Ücretliler vergilendirilmesine karşın ticari faaliyette bulunanlar ve serbest kazanç sahiplerinin önemli bir bölümünün vergi mükellefi yapılamadığı belirtilen mektupta, şu ifadelere yer verildi:
"Ücretliler üzerinde, doğrudan gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerle birlikte dolaylı olarak, mal ve hizmet üzerinden alınan, yapılan harcamalardan kaynaklanan vergiler de söz konusudur. Toplam vergi gelirleri içinde yüzde 70'lere ulaşan dolaylı vergiler, çalışanların vergi yükünü daha da artırmaktadır. Anayasa'nın 'vergi ödevi' başlıklı 73'üncü maddesinde 'Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür' ifadesi yer almaktadır. Bu düzenlemeden amaçlanan, herkesin kamu harcamalarını finanse etmek üzere vergi ödemek yükümlülüğü olduğu ve fakat bu ödemenin mali güce göre olması gerektiğidir. Çok bilinen tanımıyla vergi adaleti 'Az kazanandan az, çok kazanandan çok' vergi alınarak sağlanacaktır."
- "Oranın yüzde 30'a yükseltilmesiyle ücret 429 lira eksilecek"
İşçilerin doğrudan ve dolaylı vergilerin en büyük ödeyicisi olduğuna ve çalışanların işverenler ile aynı oranlarda vergilendirilmesinin haksız ve adaletsizliğine dikkati çekilen mektupta şunlar kaydedildi:
"İşçiler üzerindeki vergi baskısı, ücretliler lehine olan ayrım ilkesinden vazgeçilerek vergi tarifesinin teke indirilmesi ve çalışanların üçüncü dilimdeki gelir vergisi tarifesine uygulanan vergi oranının yüzde 20'den yüzde 27'ye yükseltilmesi nedeniyle artmıştır. 2018 yılında yüzde 27 olan üçüncü dilimin yüzde 30'a yükseltilmek istenmesi çalışanları daha da mağdur edecektir. Gelir vergisi tarifesi artışının enflasyonun altında belirlenmesi de bir diğer mağduriyet konusu olmaktadır. Ücretlilerin üzerindeki vergi yükünün bir diğer önemli ve olumsuz etkisi de vergi kesintileri nedeniyle işçinin eline geçen net ücretin yılbaşına göre geçen aylar içinde giderek gerilemesidir. Bu konu toplu sözleşme görüşmelerinin de çıkmaza girmesine neden olmaktadır. Vergi yapısındaki çarpıklık nedeniyle bağıtlanan toplu iş sözleşmesiyle belirlenen ücret zammı, anlamını yitirmekte ve sözleşmeyle sağlanan ücret artışının çoğu ilerleyen aylarda gelir vergisi ödemesine gitmektedir. Örneğin 2018 yılında aylık net 3 bin lira olan ücret, temmuz ayında toplu iş sözleşmesi ile yapılan zamma rağmen yıl sonuna doğru aylık 323 lira eksilmektedir. Üçüncü dilim oranının yüzde 30'a yükseltilmesiyle bu eksilme 429 lira olmaktadır."
- "Verginin geniş kitlelere adil şekilde yansıması gerekmekte"
Mektupta, Türkiye'de vergi alanında gerçek anlamda yapılacak iyileştirmenin ancak ücretliler aleyhine var olan adaletsiz yapının değiştirilmesiyle mümkün olacağı ifade edilerek, "Öncelikle emek üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve verginin geniş kitlelere adil bir şekilde yansımasının sağlanması gerekmektedir. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak gelir ve servet elde edenler, topluma karşı yükümlülüklerini yerine getirmeli ve kazançları oranında vergi ödemeleri sağlanmalıdır. Talebimiz ve beklentimiz, gelir vergisi tarifesinde yapılacak değişikliğin, ücretli çalışanlar aleyhine olan bu haksız ve adaletsiz durumun ortadan kaldırılması ve işçiler lehine iyileştirme getirecek düzenlemelerin yapılmasıdır." ifadelerine yer verildi.