Dernek binasında gerçekleşen toplantıya Malatya Ülkü Ocakları Başkanı Fevzi Şahin, Türk Ocakları Malatya Şube Başkanı Nadir Günata, Arguvan eski Belediye Başkanı Mehmet Kızılay, Emekli Albay Cengiz Bircan, Oğuz Boyları Kardeşlik Derneği Başkanı Murat Ali Tutar ve Türkmen gençler ile üyeler katıldı.
Sohbet toplantısında konuşan eğitimci Yusuf Çetinkaya, Suriye'nin Türkiye'ye 911 kilometre sınır varlığı olduğunu söyledi. Suriye coğrafyasının Anadolu coğrafyasına doğal bir uzantısı olduğunu kaydeden Çetinkaya, "Herkesin bildiği gibi sınırlar cetvelle çizildi. Bu çizim sayesinde köyün yarısı Suriye'de, diğer yarısı bizde kaldı. Akrabalık bağları devam ediyor. Suriye dünyanın en önemli ulaşım kanalları olan Süveyş ve Basra körfezi ile Kızıldeniz'e bir yaklaşma istikameti sağlıyor. Suriye, hem Asya'da hem Afrika'da bir üs bölgesi olarak kullanabilir. Tabi bu söylediklerimiz Irak için de geçerlidir" dedi.
Suriye'de Türkmen Dağının düşmesinin, bugün harekatın yapıldığı Azez-Cerablus hattının düşmesi ve o bölgedeki Türk varlığının sona ermesi anlamına geleceğini ifade eden Çatinkaya, "Fırat Kalkanı harekatı esas olarak DEAŞ'a, Suriye demokratik güçlerine ve PYD'ye karşı başlatılmış bir harekattır. Bizim ise kendi milli unsurlarımız dışında ÖSO, koalisyon güçleri ve kısmen ABD destek vermektedir" ifadelerine yer verdi.
Fırat Kalkanı Operasyonunda Türkiye Cumhuriyeti'nin amacının güvenli bölge oluşturmak olduğunu ifade eden Çetinkaya "Bu operasyonla kazanılan bölgelerde AB'den gelecek paranın ve uluslararası kamuoyunun desteği ile uçuşa yasak güvenli bölge oluşturulsun, barınma yerleri hazırlansın ve savaştan mağdur olan insanlar bu bölgelerde yaşamlarını devam ettirsinler. Ne Ege'nin soğuk sularında can versinler ne de Avrupa da polisin askerin elinde ceza çeksinler. Bu bölgede toplansınlar, yarın ortam sakinleşince yerlerine yurtlarına geri dönsünler. Bahsedildiği gibi Türkiye'nin amacı kendisine toprak kazandırmak değildir. Temel öncelik sınır güvenliği ve kendisine sığınmış olan insanların daha iyi koşullarda bu süreci geçirmeleridir" dedi.
Musul operasyonuna da değinen Çetinkaya, bölgedeki sıkıntının Sünni devletle Güney'deki Şii devletin hakimiyet mücadelesinden kaynaklandığını söyledi. Sünni yapının DEAŞ'a destek verdiğini Şii yapının da İran'dan destek aldığını kaydeden Çetinkaya, "Amerika Şiileri kullanıp Sünniyi harcayarak öbür tarafa geçmek istiyor. ABD körfez harekatında en büyük zayiatı Musul da vermiştir. Musul harekatında bizim için önemli bir sorun var. DEAŞ Musul'a girdiği zaman teçhizatını her şeyini bırakıp kaçan 2 tümen Irak askerinin yerine Irak merkezi hükumeti yeni bir yapılanmaya gitti. İran Devrim Muhafızlarından esinlenerek Haşdi Şaabi yapısını oluşturdu. Bu yapı Ambar başta olmak üzere birkaç yerde büyük katliam yaptı. Tamamıyla fanatik bir şekilde İran Şii yapısını gündeme getiriyor. Yani mezhep çatışmaları tetikleyebilecek bir yapıya sahip. Bunun ile Kuzey Irak'taki demografik yapıyı bozmaya çalışıyorlar. Bu Haşdi Şaabi kuvvetleri hedef gözetmeksizin kadın çocuk demeden öldürüyor. Türkiye bu durumu istemiyor. Ancak İran'ın isteklerine çok büyük hizmet eden bir yapı. Başika'daki kamptan dolayı Haşdi Şaabi'nin komutanı Türkiye'yi net bir şekilde tehdit etti. Bu güven nereden geliyor peki? Tabii ki İran'dan geliyor" şeklinde konuştu.