Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan çağrıda, "Üç semavi dinin kutsal mekânlarının bir arada yer aldığı, ilk kıblemiz Harem-i Şerif'in kalbinde her daim nur gibi parladığı, peygamberler şehri Kudüs'ün kutsiyetinin müdafaası ve tarihi statüsünün muhafazası sadece Müslümanların için değil tüm insanlık için önemli bir görevdir. Bölgemizle birlikte tüm dünyada vicdanın, adaletin, karşılıklı saygının tesisinin ve sürdürülebilmesinin mihenk taşı Kudüs'e sahip çıkabilmektir. Tarihte Kudüs'ün özel dini yapısına ve bundan kaynaklanan mahremiyetine saygı duyulmadığında ne kadar acılar çekildiğinin pek çok örneği vardır. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Kudüs'ün merkezinde olduğu bölgede yeni ve bitip tükenmek bilmeyen bir trajedi yaşanmaya başlanmıştır. Kudüs'te, Filistin'in BM kararlarıyla defalarca tasdik olunmuş haklarını yok sayan her adım, farklı dinlere mensup insanların bir arada yaşama idealine vurulmuş çok ağır bir darbedir. Bölgedeki huzur ve güvenliğin şartı olarak gördüğümüz 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, egemen ve bağımsız Filistin Devleti talebinden vazgeçilebilmesi asla mümkün değildir. Amerika Birleşik Devletleri'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı, sadece BM kararlarına değil, Kudüs'ün asırlara sâri kadim karakterine de aykırıdır. Dolayısıyla bu adım, uluslararası hukukla birlikte tarihi ve sosyal gerçeklerin hiçe sayılması anlamına gelmektedir" denildi.
"ABD'Yİ BU ADIMDAN VAZGEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ"
İsrail'in Kudüs'ü ilhak kararı, bu çerçevede yaptığı tüm işlemler ve uygulamalar nasıl hiçbir zaman kabul görmemişse bu açıklamanın da aynı şekilde gerek vicdan, gerek hukuk, gerek tarih önünde hükümsüz olduğu belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Herkes için barış, ancak Doğu Kudüs, Batı Şeria, Gazze'deki İsrail işgali sona erdiğinde ve Filistinliler kendi yurtlarında hür olabildiğinde mümkün olacaktır. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve dönem başkanı olarak, tüm dünyaya bu ve bu tür tüm gayrihukuki adımların karşısında durularak, gelecek nesillerin barış ve güvenliğine sahip çıkılması çağrısında bulunuyorum. Henüz Filistin Devleti'ni tanımamış olan ülkelerin artık bu önemli adımı atmalarının bölgede aklıselimi ve adaleti ayakta tutacak bir dengenin sağlanabilmesi bakımından zaruri hale geldiğini düşünüyoruz. Bugün, haklı davalarında Filistin halkının ve Kudüslülerin yanında olmak her dinden, her milletten, her inançtan sağduyu ve vicdan sahibi tüm insanların ortak vazifesidir. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve dönem başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla Amerika Birleşik Devletleri'ni bölgede kaosu tetikleyecek bu adımdan vazgeçmeye, İsrail'i de barışa ve huzura katkı sağlayacak politikalar izlemeye davet ediyoruz."