'Yeni Anayasa Icin Hep Birlikte' toplantisi
'Yeni Anayasa Icin Hep Birlikte' toplantisi

Oluşturma Tarihi: 2016-01-28 16:26:52

Güncelleme Tarihi: 2016-01-28 16:26:52

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletime özellikle sesleniyorum, şu yanlışı peşinen düzeltmek istiyorum. Başkanlık sistemi Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. Bunu böyle bilelim. Bu sistemi Cumhurbaşkanlığımda da konuştum, Başbakanlığımda da konuştum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum zaman da konuştum. Buna yeni başlamadık. Biz dersimizi iyi çalışıyoruz. Benim bu konuyu gündeme getirmem, Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için böyle bir yönetim sistemine sahip olması gerektiğine olan samimi inancımdan kaynaklanıyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATO Kongre Merkezi'nde Türkiye Anayasa Platformunca düzenlenen "Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte" temalı programa katıldı.

Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarında, üzerinde en çok tartışılacak hususlardan birinin güçler ayrılığı meselesi olacağını belirtti.

Esasen yasama organı olan Meclis'in gazi ve kurucu bir meclis olduğunu dile getiren Erdoğan, "Yasama organı olan Meclis'in asli alanına yoğunlaşmasını bir defa sağlamalıyız. Dolayısıyla bu hususta çok fazla bir sıkıntı yaşayacağımızı sanmıyorum. Hukukun üstünlüğü konusunda da hiçbirimizin itirazı olamaz, kanunların üstünlüğü derseniz orada itirazlar olur onu söyleyeyim ama hukukun üstünlüğünde kimsenin itirazı olamaz" diye konuştu.

Yargı organlarıyla yasama ve yürütme arasında eskiden beri süregelen sıkıntıların temelinde, mevcut anayasanın güçlerin uyumunu değil, çatışmasını esas alan anlayışının yattığını belirten Erdoğan, yeni anayasanın ruhu, çatışma yerine uyum ve denge, birbirlerini yıpratma yerine birbirlerini destekleme mantığıyla oluşturulduğunda bu sıkıntının kendiliğinden ortadan kalkacağını söyledi.

Yürütme meselesinin yeni anayasa çalışmalarının düğüm noktasını teşkil edeceğini ifade eden Erdoğan, "Biz parlamenter sistemin ülkemizde miadını doldurduğuna inanıyoruz. Yeni Türkiye'nin inşası sürecinde yeni anayasaya ve onunla birlikte hayata geçirilecek başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz" dedi.

Erdoğan, "Milletime özellikle sesleniyorum. Şu yanlışı peşinen düzeltmek istiyorum. Başkanlık sistemi, Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. Bunu böyle bilelim. Bu sistemi Cumhurbaşkanlığımda da konuştum, Başbakanlığımda da konuştum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum zaman da konuştum. Buna yeni başlamadık. Biz dersimizi iyi çalışıyoruz. Benim bu konuyu gündeme getirmem, Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için böyle bir yönetim sistemine sahip olması gerektiğine olan samimi inancımdan kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.

- "Konu şahıs değil, ülkenin geleceği meselesi"

"Başkanlık sistemi tartışmasını akıl süzgecinden geçirmek yerine, şahsıma indirgeyen, bu basitliğe düşen herkes ülkemize ve milletimize karşı büyük vebalin içine girer" vurgusu yapan Erdoğan, konunun şahıs değil, ülkenin geleceği meselesi olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, Türkiye'nin geleceği için başkanlık sistemi doğru bir tercih olacaksa hiçbir komplekse, ön yargıya kapılmadan bunun tartışılması ve hayata geçirilmesi gerektiğini bildirdi.

Türkiye'de başkanlık sistemi tartışmalarının yeni olmadığını hatırlatan Erdoğan, 93 yıla yaklaşan Cumhuriyet'in her döneminde bu meselenin konuşulduğunu, tartışıldığını çeşitli yönleriyle ele alındığını söyledi.

Darbe anayasalarının gölgesinde geçen son 56 yılda da bu tartışmanın hiç eksik olmadığına işaret eden Erdoğan, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş'in de başkanlık sistemi konusunda olumlu görüş bildirdiklerini kaydetti.

- "Milletimizin bir an önce bilgilendirilmesi büyük önem arz ediyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Şimdi onların arkasından gelenler tamamen onlara ters uygulama veya ifade beyanında bulunuyorlar. Bugün Türkiye tarihinde ilk defa olağanüstü bir dönemin dayatması olarak değil, milletin kendi tercihi, talebi olarak yeni anayasasını, yönetim biçimi olarak da başkanlık sistemini tartışabilmektedir. Bu bizim için en büyük avantajdır. Sadece bu iklim bile ülkemiz için başlı başına bir kazançtır. Yapmamız gereken nedir? Bir, halkımızın yeni anayasa veya başkanlık sistemiyle ilgili daha da bilgilendirilmesi. İki, televizyonlarda, gazetelerde bunun anlatımı ve bu konuda milletimizin bir an önce bilgilendirilmesi büyük önem arz ediyor. İşte STK'lar, şu anda bu adımı atmış durumdalar. Bununla kalmayacak üniversitelerin, başta hukuk fakülteleri olmak üzere, uluslararası ilişkilerde, ekonomi, iktisat fakültelerinde bunlar artık tartışılır noktaya geldi ve oralarda da paneller, sempozyumlar başlıyor, başlayacak.

Başkanlık sistemi konusundaki bir diğer önemli avantajımız, 10 Ağustos 2014 itibarıyla cumhurbaşkanının doğrudan millet tarafından seçilmeye başlanmış olmasıdır. Adım atıldı, bu iş yürüyor. Ülkemizde bu sistemle seçilen hiçbir cumhurbaşkanının, siyasi gündemden tecrit edilmiş bir şekilde sadece sembolik konumda bulunması düşünülemez. Meclis'in seçtiği cumhurbaşkanlarının da tümüyle siyasi gündemin dışında kaldığını, yetkilerini tarafsızlık içinde kullandığını söyleyebilmemiz mümkün değildir, kendimizi aldatmayalım. Böyle bir şey olamaz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gerçeği 2003-2007 yıllarında tecrübe ettiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesiyle yeni ve çok önemli bir gerçekle karşı karşıya olunduğuna işaret eden Erdoğan, "Bu gerçek, cumhurbaşkanlarının siyasi bir güç olarak görevlerini yürütecek olmasıdır" dedi.

Seçim sürecinde, iç ve dış politika alanlarında pek çok değerlendirme yaparak, taahhütte bulunarak göreve gelen cumhurbaşkanının, sözlerinin arkasında durması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Sandıktan çıkan cumhurbaşkanının bir kenarda oturmasını bekleyen, bu milleti tanımıyor, siyaseti bilmiyor demektir. İşin aslı budur. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'nın seçim sistemi konusunda geriye gidişi kesinlikle söz konusu olamaz. Böyle bir duruma en başta milletimiz izin vermez" ifadesini kullandı.

- "Benim teklifim, kararın milletimize bırakılmasıdır"

Başkanlık sistemine geçilmesinin ileriye doğru atılmış bu önemli ancak yarım kalan hamleyi tamamlayacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Hadi bugün biz aynı siyasi gelenekten gelen, uzun yıllar mesai arkadaşlığı yapmış Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak uyum içerisinde çalışıyoruz ama aynı siyasi gelenekten gelmemiş bir cumhurbaşkanıyla da ben çalıştım. Ne getirdiğini ne götürdüğünü biliyorum. Damdan düştüm, biliyorum. Aynısı yarın, cumhurbaşkanı, başbakan farklı önceliklere sahip değişik siyasi anlayışlardan olursa bu iş nasıl yürüyecek? Bunu biz rahmetli Özal'da, Demirel'de görmedik mi? Gördük. Nasıl birbirlerine saldırılar olduğunu görmedik mi? Gördük. Biz bunlardan ders çıkarmayacak mıyız? Çıkarmamız lazım. Geçmiş dönemlerde Meclis'in seçtiği cumhurbaşkanlarının dahi bu tür durumlarda hükümetlere nasıl güçlük çıkardığını milletimiz gayet iyi biliyor."

Sandıktan çıkan cumhurbaşkanlarının bundan sonra her konuda çok daha etkin olacağını, cesur davranacağını vurgulayan Erdoğan, yapılması gerekenin kriz halinin ortaya çıkmasını beklemeden, bugünden tedbir alarak yarım kalan işi tamamlamak, yani başkanlık sistemine geçmek olduğunu söyledi.

Yeni anayasanın bu anlayışla hazırlanmasının en doğrusu olduğunu, bu ihtiyacı tümden dışlayan yeni anayasa sürecinin sakat doğacağını aktaran Erdoğan, "Benim teklifim, kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bu noktada bir karar vermelidir ama parlamentonun bu kararı arkasından da millete gidilmelidir ve nihai kararı vekiller değil, asil olan millet vermelidir" dedi.

- Notlar

Konuşmasından ardından Erdoğan'a, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Fatih Sultan Mehmet'in Bosna Fermanı'nın bulunduğu bir tablo hediye etti. Erdoğan daha sonra sahneye davet edilen platform üyeleriyle hatıra fotoğrafı çektirdi.

Sahneden ayrılmak üzere hareket eden Erdoğan, küçük bir çocuğu kucağına alarak sohbet etti. Erdoğan kendisini öpen çocuğa aynı şekilde karşılık verdi ve oyuncak hediye etti.

(Bitti)