Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan "Yeni Türkiye Yolunda" adlı ulusa sesleniş konuşmasında gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasında dış politikaya yönelik açıklamalar yapan ve Türkiye'nin paydaş olduğu zirveler hakkında bilgi veren Davutoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatına İstanbul'da ev sahipliği yaptıktan sonra Strazburg'da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine hitap ettiğini, Avrupa Konseyinde görüşmeler gerçekleştirdiğini anlattı.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisindeki hitabının sadece muhtevası değil, dili açısından da önemli olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaptığımız temaslar neticesinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, güzel dilimizi, Yunus Emre'nin güzel Türkçesini Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin resmi çalışma dili olarak ilan etti. Türkçenin çalışma dili olarak ilan edilmesinden sonra Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine bu aziz dille hitap eden ilk Türk Başbakan olmaktan da büyük bir onur duydum, hepiniz adına onur duydum. Güzel Türkçemizi beşiklerde ninnilerle söyleyen anneler adına onur duydum, İstiklal Marşı'nı güzel Türkçemizle haykıran gençler adına onur duydum. Güzel Türkçemizi Anadolu'nun nehirlerinin diliyle aktaran Yunus Emre adına onur duydum. Bugün bu güzel Türkçeyi konuşan, farklı diyarlarda konuşanlar adına, Kaşgar'daki bir Uygur adına, Semerkant'taki bir Özbek adına, Bişkek'teki bir Kırgız adına, Astana'daki bir Kazak adına ve Bakü'deki bir Azeri adına gurur duydum. Üsküp'te yankılanan Yahya Kemal Türkçesinin bugün Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde yankılanmasıyla gurur duydum. Aşkabat'taki Türkmenler adına gurur duydum. Saraybosna'da Sancak'ta Türkçe öğrenmek aşkıyla yanan Boşnaklar adına gurur duydum. Kerkük'teki Türkmenler, Bayırbucak'taki ecdat yadigarı Türkmenler, Yörükler adına gurur duydum. Bununla gurur duymayanlar çıkabilir. O mecliste ben Türkçe hitap ederken bana İngilizce soru sormaya kalkanlar bu gururu anlayamazlar. Biz her yerde dilimizi de dinimizi de örfümüzü de medeniyetimizi de onurla taşıyacağız. Allah güzel Türkçemizi dilimizden eksik etmesin."
- Ege adalarına geçmeye teşebbüs eden mülteci sayısı azaldı
Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerinden sonra 29 Kasım'da, 13 yıl sonra ilk kez Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi'ni Brüksel'de topladıklarını anlatan Davutoğlu, ilişkilere yeni çerçeve çizdiklerini belirtti.
Hem mülteciler kriziyle mücadele etmek, hem de Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini sağlam zemine oturtmak için yeni çerçeve çizdiklerini dile getiren Başbakan Davutoğlu, ardından üç zirve daha gerçekleştirdiklerini, son zirvenin ise 18 Mart'ta yapıldığını anlattı.
Zirveye mültecilerle ilgili politikalarda devrim mahiyetinde değişiklik yapan bir teklif sunduklarını ve Avrupa Birliğince kabul edilen teklifin 4 Nisan'da uygulamaya konulduğunu hatırlatan Davutoğlu, ekim ayından itibaren günde 6 bin 800 Suriyeli mültecinin Türkiye kıyılarından Ege adalarına doğru gittiğini ve onlarcasının hayatını kaybettiğini ifade etti.
Davutoğlu, her gün televizyonlarda bu haberleri görmekten zihnilerin de gönüllerin de yorulduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu rakam aldığımız tedbirlerle ocakta 3 bine, şubat ve martta bin 500'lere ama en önemlisi 18 Mart'ta bizzat teklif ettiğim yeni yöntemle başlayan uygulama sonrası, yani 4 Nisan sonrası iki haneli rakamlara düştü, 80'lere, 90'lara, hatta 10 Nisan'da tek bir mülteci dahi Ege adalarına geçmeye teşebbüs etmedi. Şu anda da nisan ayı ortalaması dediğim gibi 80-90 civarında. 6 bin 800'lerden 80-90'a inen mülteci geçişleri, uyguladığımız politikanın, Avrupa Birliğiyle birlikte yürüttüğümüz çalışmaların başarısının açık bir işareti. Biz bu müzakereleri bir pazarlık müzakeresi olarak yapmadık. Tek bir niyetimiz vardı, o da, Ege sahillerine Aylan bebek gibi cesetlerin vurmaması. Tek bir niyetimiz ve hedefimiz vardı, Türkiye'nin kıyılarının insanlık trajedilerine şahit olmaması. Bakınız nisan ayında bu haberler azaldı, neredeyse tamamıyla yok oldu. Biz bu anlaşmayı yaptığımızda eleştirenler oldu, Türkiye mülteci çöplüğüne dönecek gibi ağır ifadeler kullananlar oldu. Ama biz onlara bakmadık."
Davutoğlu, Suriyeli mültecilere en iyi imkanları sunmanın yanında Avrupa'ya gitmek isteyenlere de doğru kanalları göstermeye çabaladıklarını söyledi.
Avrupa Birliği (AB) ile yapılan anlaşma çerçevesinde 20 Suriyeli geri alınırken, 110 Suriyelinin Avrupa'ya gönderildiğini bildiren Davutoğlu, mültecilerle ilgili yürütülen politikanın dünyanın her yerinde takdir topladığını aktardı.
- Mültecilere yardım paketi
Başbakan Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Franz Timmermans ile Gaziantep'i ziyaret ettiklerini ve Nizip'teki mültecilerle bir araya geldiklerini hatırlattı.
Davutoğlu, anlaşmalar çerçevesinde Avrupa Birliğinin taahhüt ettiği 3 yılda 6 milyar avro yardımın ilk aşaması olan 187 milyon avroluk paketi ziyaret kapsamında uygulamaya geçirdiklerini ve AB yetkililerinin temmuz sonuna kadar bir milyar avroluk uygulamanın da hayata geçirileceğini ifade ettiklerini aktardı. Davutoğlu, "Biz hiç kimseden para istemedik. Biz hiçbir şekilde Suriyelilerin dramını elimizde bir kart gibi görmedik ama her yerde de külfet paylaşımı konusunda adalet istedik. Türkiye'nin üzerine tek başına yüklenen bu ağır yükün paylaşılmasını istedik. Bugün bu anlaşmayla bu paylaşımın ilk işaretleri başlamış oldu." değerlendirmesinde bulundu.
- Vize muafiyeti
Vize muafiyetiyle ilgili de çok önemli bir aşamaya gelindiğine işaret eden Davutoğlu, şu bilgileri verdi:
"Vize muafiyeti, Türkiye'nin ve sizlerin, aziz vatandaşlarımızın doğal hakkıdır, bunu alana kadar çaba göstereceğiz. Türkiye içinde gerekli çalışmaları yaptık, ümit ederiz ki önümüzdeki günlerde AB ve Avrupa Parlamentosu bu kararı uygulamaya geçirecek adımları atar. Bu konuda da yoğun bir faaliyet içindeyiz. Ayrıca, yine bu ay içinde Türkiye ile AB arasında ilgili bakanlarımızın katıldığı Ekonomi Zirvesi'ni de gerçekleştirdik. Bunların hepsi anlaşmamızın içinde olan farklı unsurlar. Haziranda da ümit ederiz ki 33. faslı açacağız. Biz her yerde aktif diplomasinin, yapıcı, uzlaşma kültürünün sözcüsü olduk. Türkiye Avrupa kıtasının bir parçasıdır ve Avrupa'nın tarihi de geleceği de biz olmadan yazılamaz. Nisan ayı içinde ikili temaslarımız da oldu."
Davutoğlu, Finlandiya'yı ziyaret ederek, çok verimli görüşmeler gerçekleştirdiğini, Bosna Hersek'in Başbakanı Denis Zvizdic'i Ankara'da misafir ederek, ikili temaslarda bulunduklarını da anımsattı. Katar'a da gittiğini belirten Davutoğlu, bu ülkeyle ilişkilerin son yıllarda büyük bir ivme kazandığı dile getirdi.
Katar Emiri Sayın Şeyh Tamim ve Başbakan Şeyh Abdullah ile detaylı ve dostça görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyleyen Davutoğlu, şöyle dedi:
"Katar, son yıllarda ekonomik ilişkilerimizin arttığı, 15 milyarı aşan taahhüt hizmetleri aldığımız bir ülke. Ama bu ziyaretimin özel bir anlamı da vardı, o da Türk Silahlı Kuvvetlerinin Katar'da kurduğu üssün uygulama anlaşmasını imzaladık. Daha sonra da üssü ziyaret ettim, oradaki kahraman subaylarımız ve askerlerimizle sohbet ettim. Dünyanın neresinde olursa olsun silahlı kuvvetlerimizin disiplini, silahlı kuvvetlerimizin vazife aşkı gerçek bir örnek teşkil ediyor. Bugün Katar topraklarında Türk ve Katar bayrakları altında, silahlı kuvvetlerimiz bölge barışı için önemli bir misyonun öncüsü durumunda. Allah onlara her zaman kolaylık versin, onları muhafaza eylesin." ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, Kut'ül Amare'den bugüne teröre karşı mücadele eden tüm şehitleri rahmet ve minnetle andı.
- Ekonomik gelişmeler
Ekonomi alanında nisan ayında güzel ve sevindirici gelişmeler yaşandığını aktaran Davutoğlu, 1 Kasım sonrası oluşan güven, huzur ve istikrar ortamının ekonomiye yansıdığını vurguladı.
Davutoğlu, reel kesim güven endeksinin nisanda yüzde 4,1 artarak 110,2 seviyesine yükseldiğini ifade eden Davutoğlu, bunun son 22 ayın en yüksek seviyesi olduğunun altını çizdi. Reel kesim üreticileri güven endeksideki artışın ekonomideki canlanmanın açık bir göstergesi olduğuna işaret eden Davutoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
"Öbür tarafta tüketici güven endeksi de yüzde 2,2 oranında arttı. Diğer yandan enflasyon rakamlarına baktığımızda, yüzde 7,46 seviyesine gerilediğini görüyoruz, bu da son 7 ayın en düşük enflasyonu. Sanayi üretim endeksimiz ise şubatta yüzde 5,8 arttı. Güven endekslerimizdeki bu artış ve üretim endeksindeki artış, enflasyondaki düşüş ekonomideki verimli ve canlı bir dönemin işaretleri olarak görülmeli. Bu arada artan bu istikrar ve güven uluslararası yatırımcıların da ülkemize yönelik ilgisine yeni boyutlar kattı. Öte yandan ihracat rakamlarımızda da açık bir artış gözlendi. Şubata ihracatımız yüzde 1,2, martta yüzde 2,3 arttı. Şubat ayında 12,4, mart ayında 12,8 milyar dolara yükseldi. Bakınız bunlar açık ve net rakamlar. Reel kesim güven endeksi artıyor, tüketici güven endeksi artıyor, sanayi üretim endeksi artıyor, uluslararası yatırımlar artıyor, ihracat artıyor, enflasyon düşüyor. İnşallah baharla birlikte ortaya çıkan ekonomimizdeki bu bahar havası, yazla birlikte daha da güzelleşecek, ekonomimiz bereketlenecek, ülkemiz bereketlenecek. Allah bu ülkeye dirlik ve birlik nasip eylesin."
- Spor alanındaki başarılar
Spor alanındaki başarılara da değinen Davutoğlu, Galatasaray Erkek Basketbol Takımı'nın Avrupa Kupası'nı kazandığını, maçtan sonra Galatasaray Kulüp Başkanı Dursun Özbek'i aradığını ve tebrik ettiğini söyledi. Bu başarıyı sadece bir takımın değil, Türkiye'nin başarısı olarak gördüğünün altını çizen Davutoğlu, teniste de bir ilkin gerçekleştiğini, İstanbul Turnuvası'nı kadın tenisçi Çağla Büyükakçay'ın kazandığını ifade etti.
Özgüven kazanan bir ülkenin başarısının her alana yansıyacağına işaret eden Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Dünya zor bir süreçten geçiyor, çevremizde ateş çemberi var ama emin olunuz, Ankara'da bu ülkeyi düşünen, bu ülkenin geleceğiyle yatıp kalkan, her şeyini bu ülke için feda etmeye hazır devlet kadroları var. Devletinize güveniniz, devlet ve millet el ele verdiğinde, devlet ile millet kaynaştığında bir ülkenin en büyük enerjisi ortaya çıkar. Ülkemizin geleceğinden emin olunuz, ekonomimizin yükselişinden emin olunuz. Tabi hain odaklar her zaman bu ülkenin geleceğini karartmak için çaba gösterecekler, Kilis'te olduğu gibi dışarıdan saldıranlar olacak, Bursa'da olduğu gibi içeriden canlı bomba saldırıları yaparak halkımızın moralini bozmak, ülkemizin geleceğini karartmak isteyenler olacak. Onlara karşı en büyük gücümüz birliğimiz, beraberliğimizdir. Şundan emin olunuz, gerek sınırlarımızın korunması, gerek vatandaşlarımızın huzur ve istikrarının her şehrimizde mutlak anlamda teminat altına alınması için gece gündüz çalışıyoruz. Her türlü tedbir alınacak, her türlü çalışma yapılacak ve bu ülkenin her bir köşesi mutlak emniyetin ve tam özgürlüğün sağlandığı topraklar olacak."
Başbakan Davutoğlu, mayıs ayının nisandan daha verimli geçmesi temennisinde bulundu.
(Bitti)