Başbakan Binali Yıldırım, Wow Otel'de düzenlenen "Başbakanımız Canlarla Buluşuyor, Bayramlaşıyor" programında yaptığı konuşmada, 16 yıldır 81 milyon vatandaşın her birini aynı muhabbetle severek görevlerini yerine getirmeye çalıştıklarını anlattı.
Eksiklerin olabileceğini, "her şeyi mükemmel yaptık" şeklinde bir iddia içinde hiçbir zaman olmadıklarını, ancak her zaman ülkenin kalkınması, milletin refahı için koşturduklarını vurgulayan Yıldırım, geçmişte yapılan haksızlıklara, adaletsizliklere, ayrımcılıklara son vermek için gayret ettiklerini belirterek, "Ret ve inkar politikalarını reddettik." diye konuştu.
Aşık Veysel'in "Yezit nedir ne Kızılbaş?/Değil miyiz hep bir kardaş/Bizi yakar bizim ataş/ Söndürmektir tek çaresi" dizelerini hatırlatarak "İşin özeti budur." diyen Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Önümüzde bir seçim var. 24 Haziran, 1 hafta sonra ülkemiz seçime gidiyor. Bu seçimin bir farklılığı var. Malum, iki yıllık bir Başbakanlık görevim var. İki yıllık Başbakanlık görevi çok uzun değil ama herhalde gelecek yıllarda üzerinde çok konuşulacak bir dönem olacak. Yazılması, süresinden daha fazla sürecek diye düşünüyorum. Çünkü bu dönem, hakikaten Türkiye'nin siyasi tarihini, demokrasisini ilgilendiren birkaç önemli husus yaşandı. Hep beraber yaşadık. Başbakan oldum, 24 Mayıs'ta, 15 Temmuz'da alçak FETO darbesiyle yüz yüze geldik. Milli iradeyi, demokrasimizi yok etmek... Ülkeyi işgal etmeye kalktılar. Bu FETO niye verilmiyor biliyor musunuz? Hiç merak ettiniz mi bu kadar ısrarımıza rağmen bu darbeyi yapanların başındaki verilmiyor. Bazı şeylerin ne olduğu ortaya çıkacak. Bundan endişe ediyorlar, onun için vermiyorlar. Çok açık söylüyorum. Bu darbeyi onun yaptığını bilmeyen yok ama arka planı var bu darbenin. Sadece orada süklüm püklüm, ağlayarak konuşan, sümüklerini çeken bir adamın yapacağı iş değil bu iş. Bu işin arkasında emperyal birtakım hesaplar var. Bunlar eninde sonunda açığa çıkacak. Çok açık konuşuyorum. Sokağa gidin sorun, bu darbenin arkasında neler var neler yok, insanlar kanaatini ifade edeceklerdir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Hükümet'in ve milletin cesaretiyle, ferasetiyle darbeye darbeyi vurduklarını, bayrağın inmediğini, ezanların dinmediğini kaydeden Yıldırım, şunları söyledi:
"Hemen sonra terörle ilgili çok ciddi bir karar aldık, Fırat Kalkanı Operasyonu başladı. Darbe görmüş bir Silahlı Kuvvetler'in kısa sürede toparlanıp yurt dışında başarılı operasyon yaptığı bir dönem geçirdik. Daha sonra 15 Temmuz'un arkasındaki sebepleri irdelediğimizde bir sistem değişikliği ihtiyacının olduğunu gördük. Durup dururken gündeme gelmedi. Aslında 60 darbesinden sonra siyasette hep vesayet konuşuldu, hep darbe tehdidi konuşuldu, hatta 60'tan sonra 71 muhtırası var, 80 darbesi var, 28 postmodern darbe var. 2007'de cumhurbaşkanı seçemedik. Bunun için referanduma gitmek zorunda kaldık. 363 milletvekiliyle cumhurbaşkanı seçtirmediler. Ondan sonra cumhurbaşkanını halk seçsin dedik, halk da kabul etti, seçti. Ancak bu vesayetçiler yine rahat durmadı. Farklı farklı kılıklarda farklı farklı yöntemlerle hep karşımıza çıktılar. 15 yıl boyunca bir yandan insanımızın hasretle beklediği hizmetleri yaparken, yollar, havalimanları, hastaneler, okullar, demiryolları, bütün bunları yaparken bir yandan da bu kumpaslara, darbe girişimlerine, vesayetlere de kararlı bir şekilde karşı koyduk. Yani tabiri caizse şeytan taşlamaktan hizmet yapmaya zor zaman bulduk. İstedik ki artık bunlar daha yaşanmasın. İrade tek olsun. O irade de millet iradesi olsun."
- "1924'ten bugüne 4,7 değil de 5,7 büyüseydi Türkiye, dünyanın 7. büyük ekonomisi olacaktı"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle milletin sandığa giderek ülkeyi kimin yöneteceğine karar vereceğini aktaran Yıldırım, şöyle dedi:
"Yasama ayrı, yürütme ayrı, yargı ayrı, bağımsız ve tarafsız... Şimdi ne var? Çift başlılık var. Başbakan güçlü, Cumhurbaşkanı güçlü. Ondan sonra başlıyor çatışma. Hatırlayın bizde yok ama her zaman böyle olacak diye bir garanti de yok. Ecevit, -Allah rahmet eylesin- ne yaptı? Kendi eliyle aradı, buldu bir cumhurbaşkanı adayı, Sayın Sezer'i getirdi. Seçti, ilk önce kendisi onunla bozuştu. O Anayasa fırlatmalar, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik kriz, ödediği bedel, 23 banka gitti, 52 milyar dolar bir gecede yok oldu gitti. Türkiye fakirleşti. Bakın bir hesap yaptım, bu hesap çok hassas bir hesap, 1924'ten 2003'e kadar Türkiye ortalama yüzde 4,7 büyümüş. 2003'ten 2017'ye kadar yüzde 5,7 büyümüş. Bir puan. Yani 'AK Parti çok güçlü geldi de ne var yani, 1 puan fazla büyümüş Türkiye... Çok bir şey mi?' diye düşünebilirsiniz. Sonuç ne biliyor musunuz? Eğer 1924'ten bugüne 4,7 değil de 5,7 büyüseydi Türkiye, Türkiye bugün Fransa'dan sonra dünyanın 7. büyük ekonomisi olacaktı. İşte fark bu. Şu anda 17. ekonomiyiz. 2 trilyon 350 milyar ile dünyanın 7. ekonomisi olacaktık. Niye olamadık? Çünkü darbeler oldu, krizler oldu, zayıf yönetimler oldu ve hep kaybettik. Bu anayasa değişikliğinin arkasındaki düşünce budur. Yıllardan beri hep konuşulan bir konudur. Onu da yapmak milletin önüne getirmek bize nasip oldu. Siz de kabul ettiniz, şimdi 24 Haziran'da da kabul edilen bu değişikliği bir anlamda sandıkta tescil edeceğiz. Yani, sürekli istikrar, sürekli güven, güçlü iktidar için sandığa gidiyoruz. Hayırlı uğurlu olsun, diyorum seçimlerin."
Ülkenin geleceği, Cumhuriyet'in 100. yılının hedeflerini gerçekleştirme bakımından bu seçimin çok önemli olduğunu vurgulayan Yıldırım, "İstikrar çok önemli, güven çok önemli. Hem ekonomimiz için hem terörle mücadele için hem işsizliğin daha da aşağıya çekilmesi için, üreten, ürettiğini satan, ülke refahını büyüten, refahı adil dağıtan bir ülke için, bir Türkiye için sandık başına gidiyoruz. Darbelere, vesayetlere, ayrımcılığa hayat hakkı tanımayacak bir yönetim için sandığa gidiyoruz." diye konuştu.
- "Ön yargısız, birbirimizle konuşarak, görüşerek meselelerin üstesinden geleceğiz"
Yıldırım sözlerine şöyle devam etti:
"Bütün toplum kesimlerinin sorunları var. Sadece Alevi vatandaşlarımızın sorunu yok, herkesin sorunu var. Şöyle söylesek yanlış olmaz; sorunu olmayan ölülerle delilerdir. Aslında onların da sorunları var da biz belki onların dünyasına giremiyoruz. O yüzden sorunları torunlara bırakmayacağız, sorunları çözeceğiz. Cesaretle üzerine gideceğiz. Hiçbir şeyden çekinmeyeceğiz ama doğru zeminde konuşacağız. Alevi vatandaşlarımızla ilgili aslında meseleleri çözmek için biz zannediyorum 9-10 tane çalıştay yaptık, geçmiş dönemde. Bu meseleyi cesaretle ele aldık. Orada bir şey gördüm, çok açık konuşayım, en büyük konu sorunun tanımında anlaşamamak. Niye anlaşamıyoruz? Öyle bir farklılaşma var ki. Ali'siz Alevilikten tutun yani Aleviliği tek başına din gibi ifade etmeye çalışana kadar değişik değişik görüşler ortaya geldi ve burada maalesef bir ortak noktayı, herkesi tatmin edecek bir noktayı yakalayamadık. Benim tespitim bu yönde. Yanlış olabilir ancak makul olanı, imkansız olanı değil, makul olanı yapmak açısından her zaman elimizde fırsat var. Alevi toplumunun inanç değerlerine, en cesur şekilde fırsat vermek, bu bizim görevimiz. Bunun için irfan merkezleri ve cemevlerinin artık statüsünü tartışma alanından çıkarmaya karar verdik. Fiili durumu görmemiz lazım. Bu bir ihtiyaç olmasa cemevleri her yerde yapılır mı? İhtiyaçtan kaynaklanıyor. O halde bize düşen bu ihtiyacı görmek ona göre hızlı hareket etmek. Geç de olsa önemli bir mesafe almış olmayı da ben ciddi bir kazanım olarak görüyorum ve inşallah bundan sonra daha fazla iç içe, daha fazla ön yargısız, birbirimizle konuşarak, görüşerek bu meselelerin üstesinden geleceğiz."
Seçimlerin ülkenin gelecek hedeflerine önemli bir başlangıç olmasını dileyen Yıldırım, "Ülkemizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize gösterdiği muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için yapacağımız çok daha işimiz var, çok daha projemiz var. Bu projeleri de inşallah en güzel şekilde gerçekleştireceğiz. Rabbim birliğimizi bozmasın. Muhabbetimizi daim eylesin. Allah, birbirimizin hukukuna riayet eden kullarından eylesin. Bütün Alevi kardeşlerimizi, Sünni kardeşlerimizi, bütün vatandaşlarımızı sevgiyle, saygıyla, selamlıyorum." diyerek konuşmasını tamamladı.
- Notlar
Alevi kanaat önderleri ile bayramlaşma programına, Alevi Toplumu Birlik ve Beraberlik Platformu Başkanı İbrahim Uçar, Gazi Cemevi dedesi İsmail Gündoğdu, Kartal Cemevi dedesi Selami Sarıtaş ve Sarı Saltık Cemevi dedesi Hasan Hüseyin Göçüm, Başbakan'ın üniversiteden okul arkadaşı Binali Diyaroğlu başta olmak üzere birçok Alevi temsilcisi katıldı.
Başbakan Yıldırım'a, eşi Semiha Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, AK Parti Erzincan Milletvekili Serkan Bayram ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak eşlik etti.
Programda, Başbakan Binali Yıldırım, sanatçı Erol Aydoğan'ın söylediği "Haydar Haydar" türküsüne eşlik etti. Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım, programda katılımcılarla tek tek bayramlaştı.
(Bitti)