Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, 1'inci Ulusal Coğrafi İşaretler Zirvesi'ne katıldı. Türk Patent ve Marka Kurumunda gerçekleştirilen programa Bakan Özlü'nün yanı sıra Türk Patent Enstitüsü (TPE) Başkanı Habip Asan da katıldı.
Bakan Özlü, coğrafi işaretlerin ekonomik olarak önemine vurgu yaparak, "Coğrafyamızın sağladığı pek çok imkandan, kültürümüzün aktardığı pek çok zenginlikten faydalanıyoruz. Bu zenginliklerin en önemlilerinden birini ise yöresel ürünlerimiz oluşturuyor. Her yörenin kendine has iklim, topoğrafya ve toprak özellikleriyle şekillenen yöresel ürünlerimiz, geçmişimizi ve kültürümüzü, yani bizleri yansıtan birer ayna gibidir. Bu aynalara bakanlar, orada insanımızın inceliğini, güzelliğini, erdemlerini, ahlakını göreceklerdir. Dolayısıyla bu ürünlerimize sahip çıktığımızda sadece ekonomik veya kırsal kalkınmaya yönelik bir gayret göstermiş olmuyoruz. Aynı zamanda insanımızı, vatanımızı ve bize ait olan, bizi biz yapan değerlerimizi de korumuş oluyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de coğrafi işaret tescili bulunan ürün sayısının 204 olduğunu kaydeden Bakan Özlü, bu rakamı bir başlangıç olarak gördüklerini söyledi. Özlü, bakanlığın yapmış olduğu çalışmalar sonucunda Türkiye'de coğrafi işaretli ürün potansiyeline girebilecek 2 bin 500'ün üzerinde ürün olduğu bilgisini paylaştı.
"İhracatımızı arttırmak ve cari açığımızı düşürmek açısından da önem arz ediyor"
Bakan Özlü, coğrafi işaret korumasının olmadığı durumlarda, zaman içinde tarihi, kültürel ve milli bir değerinde kaybedilme olasılığına değinerek, "Bu yüzden coğrafi işaret korumasının önemini çok iyi anlamak durumundayız. Coğrafi işaret korumasına konu olabilecek ürünlerimizi iyi tespit etmeli, bunların korunmasına yönelik tedbirleri en iyi şekilde almalıyız. Coğrafi işaretlere gereken önemi verir ve etkin bir şekilde koruyabilirsek birçok fayda elde edebiliriz. Mesela tüketiciler, üstün özelliklere sahip ürünlere daha fazla yönelecek ve dolayısıyla da ürünlerimizin katma değeri zaman içinde artacaktır. Bu da o yörelerin gelirini arttırdığı gibi, kırsal kesimdeki istihdamı arttıracak, şehirlere doğru olan göçü yavaşlatabilecek, durdurabilecek ve hatta geri çevirebilecektir. Yine dünyadaki başarılı örneklere baktığımızda, coğrafi işaretli ürünlerin ihracatının, ülkenin toplam ihracatında önemli bir oran tuttuğunu görebiliyoruz. Yani coğrafi işaretli ürünlerimizi değerlendirmemiz, ihracatımızı arttırmak ve cari açığımızı düşürmek açısından da önem arz ediyor. Coğrafi işaretlerin ekonomik faydasıyla ilgili örnekleri daha da artırabiliriz. Ancak inanın buna zamanımız yetmez" açıklamasında bulundu.
Sınai Mülkiyet Kanunu ile tescil süresi 6 aydan 3 aya indi, coğrafi işaret tescili ucuzladı
10 Ocak 2017'de yürürlüğe giren Sınai Mülkiyet Kanunu'nu hatırlatan Özlü, "Bu kanun ile coğrafi işarete konu olabilecek yöresel ürünlerimizi daha etkin bir şekilde koruyabilmek için önemli düzenlemeler yaptık. Öncelikle Coğrafi İşaretler Dairesini tesis ederek müstakil bir yapı ile bu konunun üzerine yoğunlaşmayı hedefledik. Ayrıca başvuru süreçlerinde 9-10 bin lirayı bulan ilan masraflarını ortadan kaldırarak coğrafi işaret tescilini ucuzlattık. 6 ay olan yayım süresini 3 aya indirerek tescil sürecini kısalttık. Sizlerin de gayretleriyle, coğrafi işaretlerin ülkemizde çok daha başarılı bir şekilde korunacağına, bu konuda sahip olduğumuz büyük potansiyelin daha yüksek somut faydalara dönüşebileceğine inanıyorum. Bu noktada, coğrafi işaret tescilinin tek başına yeterli olmadığını da vurgulamak istiyorum. Mevcut tescillerimizden bazılarının sadece duvarları süslemekle kaldığını üzüntüyle görüyoruz. Coğrafi işaretlerin pazarlanmasına yönelik çalışmalar yapmamızın, coğrafi işaretlerden beklediğimiz faydaların oluşması için elzem olduğunu da hatırlatmak istiyorum" dedi.
TPE Başkanı Asan: "Herhangi bir tekel hak alınması söz konusu değildir"
Türk Patent Enstitüsü (TPE) Başkanı Habip Asan ise konuşması sırasında coğrafi işaretlerin anonim haklar olduğuna vurgu yaparak, "Herhangi bir tekel hakkı söz konusu değildir. Bunlar toplumun, hepimizin ortak değerleridir. O anlamda coğrafi işaret başvurusunu yapan belediyeler, valiliklerimiz, üretici birliklerimiz bu başvuruları bizim adımıza yapar. Sadece bu başvuru yapma prestijini kullanır. Herhangi bir tekel hak alınması söz konusu değildir" ifadelerini kullandı.
Coğrafi işaretlerin tanımına ilişkin belirgin bir ünü, bilinirliği ve özelliği olan belirli coğrafi alanla sınırlı ürünleri kapsadığını aktaran Asan, "Temelde eğer coğrafi işaret ilgili bölgede üretilme yöntemleri bakımından tüm unsurları ile olması gerekiyorsa buna menşe coğrafi işaret diyoruz. Örnek olarak, Malatya kayısısı, Giresun tombul fındığı" şeklinde konuştu.
Asan, sınırlı özelliklere sahip ürünlerin ise mahreç coğrafi işaret olarak anıldığına vurgu yaparak, bu alana Antep baklavasının örnek verilebileceğini söyledi.
Coğrafi işaretlerden katma değeri yüksek ürünlere
Türkiye'de coğrafi işaretli ürünlerin çoğunluğunu tarım ürünlerinin oluşturduğuna dikkat çeken Asan, "Tarım ürünü dışında da madenler, el sanatları şeklinde coğrafi işaretlerimiz var. Ancak çoğu tarım ürünleri şeklinde. Katma değeri yüksek tarım ürünleri şeklinde bir benzetme yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bu anlamda gelişmiş ülkelere baktığımız zaman katma değeri yüksek sanayi ürünlerinin yanında coğrafi işaretlerden elde edilen gelirin de yüksek olduğunu görüyoruz. Gelişmiş ülkeler hem katma değeri yüksek sanayi ürünleri üretiyor. Hem de coğrafi işaretlerden daha fazla para kazanıyor. Daha büyük miktarda bunları katma değere dönüştürebiliyor. O anlamda bizim bir taraftan sanayi ürünlerimizi katma değeri yüksek bir yapıya geçirmeye çalışırken diğer taraftan coğrafi işaretlerimizi de katma değeri yüksek bir yapıya nasıl dönüştürürüz bunun arayışı içindeyiz" diye konuştu.
Konuya ilişkin AB'den bir örnek veren Asan, şunları kaydetti:
"Avrupa Birliği'nde yaklaşık 54-55 milyar avroluk bir katma değer yaratılıyor coğrafi işaretlerde. Bu değerin yaklaşık yüzde 60'ı Avrupa Birliği ülkelerinde tüketiliyor. Geri kalan kısmı ihraç ediliyor. Hiç kuşkusuz ülkemiz açısından başta coğrafi işaret tescillerinin artması bu konuda son dönemde çok önemli bir çalışma içerisindeyiz. Bir taraftan da bu tescilli coğrafi işaretlerin katma değerinin arttırılması noktasında da etki çalışmamız gerekiyor. Biz tescilden sorumluyuz. Ülke olarak coğrafi işaret konusunda büyük bir potansiyelimiz var. Ancak markalaşma anlamında istediğimiz noktada değiliz."
Konuşmalarının ardından Bakan Özlü, TPE'ye coğrafi işaret tescili için başvurusu yapılan Mersin Tantunisi, İzmir Lokması ve Uşak Tarhanası tescil belgelerini sahiplerine takdim etti. Bakan Özlü, coğrafi işaretli ürün stantlarını gezerek, ürünler hakkında bilgi aldı.