Büşra Zeynep Özdemir, Avrupa'nın enerji bağımlılığını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Rusya'nın Ukrayna işgali karşısında AB, ABD, Kanada ve Birleşik Krallık, Rusya'ya çok sayıda yaptırım uygulama kararı aldı. Fakat henüz Rusya'nın enerji ihracatını hedef alan bir yaptırım bulunmuyor. AB'nin Rusya'daki mevcut rafinerilerin modernizasyonunu engelleme konusunda bir kararı bulunsa da bu, kısa vadede etkili olması beklenen bir yaptırım değil. Ancak şiddettin dozu arttıkça enerji sektörüne yönelik yaptırımların da masada bulunduğu belirtiliyor.
Mevcut durumda AB, ABD ve müttefikleri Rusya'dan enerji ithalatını durdurma kararı alabilir veya Rusya AB, ABD ve müttefiklerine enerji ihracatını durdurma kararı alabilir. Moskova hükümeti enerji ihracatını durdurmak gibi bir niyetinin olmadığını açıkça ifade etti. Ancak Batılı ülkeler ve müttefiklerinin Rusya'yı caydırmak için önlemleri artırması Moskova'nın böyle bir karar alması yönünde etkili olabilir. Avrupa Birliği üyesi ülkeler Rusya'dan petrol, doğal gaz ve kömür ithal ediyor. Rusya'dan ithal edilen petrolün toplam petrol ithalatı içindeki payı yüzde 25; doğal gazın payı yüzde 47; kömürün payı ise yüzde 49. AB için üç kaynağın ithalatında da Rusya ilk sırada. 27 üyeli Birliğin genel durumu bu şekilde. Ülkelerin durumu tek tek incelediğinde ise tablo değişiyor. - En yüksek bağımlılık Doğu Avrupa ve Almanya'da
Doğu Avrupa ülkelerinin önemli bir kısmı Rus gazına yüzde 100 bağımlı durumda. Çek Cumhuriyeti, Letonya, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek ve Moldova yalnızca Rusya'dan doğal gaz ithal ediyor. Diğer ülkelerle kıyaslandığında ise Rusya'dan ithal ettikleri gaz miktarı oldukça az. Bu durumda bahsi geçen ülkelere gaz akışının kesilmesinden Rusya'nın fazla etkilenmeyeceği ancak tek tedarikçinin Rusya olması nedeniyle Doğu Avrupa ülkelerinin zarar göreceği söylenebilir.
Batı Avrupa ülkelerinde ise durum biraz farklı. Almanya tüm AB'nin ithal ettiği Rus gazının üçte birinden fazlasını ithal ediyor. Bu, Almanya'nın toplam doğal gaz ithalatının yüzde 55'ine eşit. Norveç ve Hollanda'dan da boru hatları ile doğal gaz ithal eden Almanya'nın toplam tüketimin yaklaşık yüzde 5'ini karşılayan ölçüde doğal gaz üretimi de var. Ancak üretim yapılan sahalar tükenmeye yakın. 2021 yıl sonunda bitirilen Kuzey Akım 2 ile 55 milyar metreküplük ek gaz ithalatı planlandığı düşünüldüğünde Almanya'nın payını ciddi ölçüde artırmayı düşündüğü görülüyor. Ancak ocak ayında siyasi gerekçelerle Kuzey Akım 2'nin lisanslama sürecinin ekim ayına dek uzatılabileceği açıkça belirtilmişti. Ukrayna Savaşı sonrasında da sürecin resmen askıya alındığı açıklandı.
Rus gazı kısa vadede Almanya için ikame edilemez durumda. Norveç'ten ithal edilen gaz Norveç makamlarına göre zaten maksimum seviyede sağlanıyor, daha da artırılması şu an için mümkün görünmüyor. Hollanda da en büyük doğal gaz üretim sahası olan Gröningen'in üretimini çevresel nedenler gerekçesiyle 2022 ortasında bitireceğini açıklamıştı. Karşılaşılan yeni durum sonrası Hollanda'da yeni sahaların keşfi için çalışmalar başlatılması gündemde. Gröningen'in üretiminin artırılması da söz konusu olabilir. Ancak sahanın zaten üretim zirvesine ulaştığını ve tükenmeye yakın olduğunu vurgulamak gerek. Üretimin artırılması sahanın tahmin edilenden daha önce tükenmesine neden olacaktır. Ayrıca üretiminin artırılması halinde bile Rusya'dan ithal edilen yıllık 180-200 milyar metreküplük gazın ikame edilmesi olası değil.
Almanya'yı diğer ülkelerden ayıran bir diğer özelliği yalnızca boru hatlarıyla gaz ithal etmesi; 9 AB üyesinde ve İngiltere ile Türkiye'de LNG ithalat terminalleri bulunuyor. En yüksek ithalat kapasitesi yaklaşık 70 milyar metreküple İspanya'da. Ancak İspanya'nın diğer Avrupa ülkeleriyle gaz iletim bağlantısı oldukça kısıtlı; örneğin, Fransa bağlantının olmadığı ülkelerden. Bu da ithal edilen gazın diğer ülkelere iletilmesini engelliyor. Almanya, Hollanda'daki LNG terminallerini kullanabiliyor ancak yeterli ölçüde faydalanılamıyor. Trump döneminde ABD'nin Almanya'ya yaptığı baskılar sonucunda LNG ithalat terminali inşa edilmesi gündeme gelmiş ancak finansal nedenlerle süreç askıya alınmıştı. Ukrayna Savaşı sonrası konu yeniden gündemde. Almanya, Rus gazına bağımlılığını azaltmak için yüksek kapasiteli LNG terminal(ler)i inşa etmeyi yeniden planlıyor. - Alternatif doğal gaz tedarikçileri
AB genelinde Rus gazına bağımlılığın azaltılabilmesi için yeni tedarikçiler edinilmesi gündemde. Halihazırda doğalgaz ithal edilen ülkelerden daha fazla gaz alınması da düşünülüyor. En büyük ikinci LNG ihracatçısı Katar bu ülkelerden biri. Ancak Birliğin uzun süredir LNG ithal ettiği Katar'ın Asya ülkeleri ile çok sayıda uzun dönemli kontratı bulunuyor. Yaptığı açıklamalarda Katar Enerji Bakanı Saad al-Kaabi de Rusya'nın ihracatını ikame edecek kadar ilave gaz temin etmelerinin kısa vadede mümkün olmadığını belirtti.
Türkmen gazı ise uzun süredir gündemde olan ancak çeşitli siyasi ve ekonomik nedenlerle bir türlü sonuç alınamayan bir diğer alternatif. Çin'in en büyük gaz tedarikçisi olan Türkmenistan ile sorunların çözülmesi durumunda TANAP ve TAP ile AB'ye Türkmen gazı gönderilebilir.
İran ilk akla gelen yeni alternatiflerden. Ülke sahip olduğu rezervlerle küresel doğal gaz rezervleri sıralamasında birinci sırada yer alıyor. Bu da İran'ın mevcut durumun çok üzerinde bir ihracat potansiyeline sahip olduğu sinyalini veriyor. Ancak İran'da ciddi bir iç tüketim söz konusu; elektrik üretimi ve sanayinin yanı sıra kış aylarında önemli miktarda gaz ısınma amaçlı kullanılıyor. Bu sebeple İran'ın ilk önce kendi tüketimini regüle etmesi gerekiyor zira üretilen doğal gaz, bazı yıllarda iç tüketimi bile karşılayamıyor. Devam eden nükleer müzakereler sonucunda yaptırımların kaldırılması halinde Tahran yönetiminin hızlıca yatırım alması gerek. Başta Güney Pars sahası olmak üzere çok sayıda sahada doğal gaz üretimine başlanması gerekiyor. Kendi tüketimini de düzenleyen İran böylece ihraç etmek için daha fazla doğal gaz ayırabilir. Fakat bunun için ortalama 5 yıl gerektiğini göz önünde bulundurmak gerek.
AB için gündemdeki bir diğer seçenek Doğu Akdeniz gazı. 2000'li yılların başından bu yana İsrail ve Mısır'ın deniz yetki alanlarında ve GKRY'nin sözde MEB'inde keşfedilen doğal gaz rezervleri AB için alternatif oluşturabilir. Ancak Mısır da İran'a benzer şekilde artan tüketimine ağırlık verirken sahip olduğu iki sıvılaştırma terminaliyle de LNG ihraç ediyor. Mısır ayrıca yakın bir zamana dek boru hatlarıyla İsrail'e gaz ihraç ediyordu ancak günümüzde bu durum tersine çevrilmiş durumda ve İsrail ihracatçı, Mısır ise gaz ithalatçısı konumunda. İsrail'in Avrupa'ya da gaz ihraç etme potansiyeli söz konusu ancak en iyi ihtimalle iletilebilecek miktarın 5-10 milyar metreküp arası olabileceği tahmin ediliyor ki bu miktar da Rusya'dan ithal edilenin yaklaşık onda birine denk geliyor. Kıbrıs adası açıklarındaki rezervlerin üretime alınması ve Lübnan'ın İsrail ile ihtilaflı olan deniz yeki alanlarında doğal gaz rezervleri keşfetmesi durumunda tablo bir miktar değişebilir. Ancak Ada açıklarındaki gazın görece azlığı ve Lübnan ile İsrail arasındaki anlaşmazlık nedeniyle açık deniz keşif ihalelerinin bir türlü yapılamadığını hatırlatalım. - Türkiye önemli bir rol oynayabilir
İran ve Doğu Akdeniz'deki sorunların ortadan kalkması durumunda Türkiye her iki bölgedeki doğal gazın Avrupa'ya iletilmesinde önemli bir rol oynayabilir. Zira Türkiye büyüyen ekonomisiyle bölgede önemli bir doğal gaz tüketicisi, hayata geçirilen iş birlikleriyle de önemli bir altyapıya sahip. Halihazırda Avrupa ülkelerine Güney Gaz Koridoru ve Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru Hattı ile gaz iletilmesini sağlıyor. Ancak bu alternatiflerin tüm AB üyesi ülkeler için geçerli olabilmesi adına oldukça önemli bir husus var; Birliğin öncelikle kendi içinde gaz iletim hatlarını entegre etmesi gerekiyor. Günümüzde hala AB tek bir doğal gaz pazarı değil. Üye ülkelerin tamamı arasında gaz iletim sistemi bulunmuyor. Birliğin Kırım'ın ilhakından bu yana hayata geçirmeye çalıştığı bu meseleyi Ukrayna Savaşı'ndan sonra öncelikli hale getirmesi kendi yararına görünüyor. Bu sayede üye ülkelerdeki LNG ithalat terminallerinin diğer üyeler tarafından kullanılmasının önündeki engel de kaldırılabilir. Ardından alternatif gaz tedarikçileriyle görüşülmesi yerinde olabilir. Zira şu durumda örneğin Doğu Akdeniz gazı Yunanistan ya da İtalya kıyılarına ulaştırılsa bile tüm üye ülkelerin bu gazdan yararlanması mümkün değil.
[Zeynep Büşra Özdemir, SETA]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir