Dolar

34,5544

Euro

36,6709

Altın

2.903,73

Bist

9.344,63

ANALİZ: Batı'dan Türkiye'ye deprem üzerinden baskı

Türkiye'nin yaşadığı büyük felaket sonrası açıklamalarda bulunan Batılı yetkililerin açıklamalarında Ankara üzerinde baskı kurma girişimleri dikkat çekiyor...

2 Yıl Önce Güncellendi

2023-02-18 20:06:09

ANALİZ: Batı'dan Türkiye'ye deprem üzerinden baskı

Uluslararası ilişkiler uzmanı Nedret Ersanel, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından NATO ülkelerinden Alman Dışişleri'nin Türkiye açıklamasını ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in Türkiye ziyaretini değerlendirdi.

Yeni Şafak yazarı Ersanel, ‘Kırılganlığımızın' arttığını düşünüyorlar!.." başlıklı yazısında deprem felaketi yaşayan Türkiye'nin sıkıştırılmaya çalışıldığını ifade etti.

DEPREM VE FİNLANDİYA-İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİ

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un kim olduğunu biliyoruz. Aslında Almanlar da hatta bizzat Şansölye de ne olduğunu biliyor. Berlin'deki en büyük Amerikan aparatıdır…

Diyor ki, “Son aylarda tüm NATO üyelerine, özellikle Türkiye'ye, Finlandiya ve İsveç'in üyeliğini hızlı bir şekilde onaylamanın bizi ittifak olarak daha güçlü kılacağını açıkça ifade ettim. Şu an tüm ülkelerin hassas olduğu alanlar var. Bunu Türkiye'yi vuran depremde de gördük. Bu bize ihtiyacımız olduğunda yardım edecek dostlarımız ve ortaklarımızın ne kadar önemli olduğunu gösterdi”

Tercümeye gerek var mı?..

Depremle, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliği arasında direkt bağ kuruyor ve aba altından sopa gösteriyor. Bu listeye çok rahatlıkla Türkiye-Rusya ilişkileri ile Ukrayna savaşında Türkiye'nin konumunu ekleyebilir, şu ana kadar sessiz kaldıkları, daha doğrusu yutmak zorunda kaldıkları bu başlıkları da pazarlığa yatıracaklarını kesin sayabilirsiniz. Depremin aynı anda vurduğu Suriye konusunda, afet öncesinde Ankara'nın attığı normalleşme adımları da buna dâhildir…

"NATO TOPRAKLARI" VURGUSU

Salı günü gerçekleşen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in Türkiye ziyaretinde de aynı izleri sürebilirsiniz…

Ana teması deprem felaketi ve vitrininde NATO yardımları olan temaslarda anlaşıldı ki, Finlandiya ve İsveç de, Ukrayna savaşı da gündeme gelmiş bulunuyor.

NATO'nun tavrının gayet “net” olarak vurguladığını anlıyoruz. Karşılıklı nezaket/protokol sözlerini kenara bıraksanız, Stoltenberg şöyle diyor; “Bu iki ülkenin NATO üyeliğinin onaylanması zamanının geldiğine inanıyorum”. İçeride bunun daha kalın cümlelerle ifade edildiğini kestirebiliriz. Türkiye'nin yanıtı ise gayet sadedir, gücü orada; “İstediğimiz somut sonuçları görmedik”…
Stoltenberg'in bir diğer cümlesini de almak zorundayız; “NATO topraklarında yaşanan en ölümcül felaket”. “NATO toprakları” ifadesindeki düşünce aynıyla Alman Dışişleri Bakanı'nın yukarıdaki, “… Bunu Türkiye'yi vuran depremde gördük. İhtiyacımız olduğunda yardım edecek dostlarımız ve ortaklarımızın ne kadar önemli olduğunu gösterdi” cümlesinde saklıdır…

ABD DE DEPREMİ KULLANACAK

Önümüzdeki pazartesi ise ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geliyor. Yine, “deprem için” ama bu gezi aslında daha önce ayarlanmıştı. Başka nedenlerle ertelendi. Şimdi gerçekleşiyor…

Bu görüşmede de; aynı; İsveç-Finlandiya, Ukrayna, Suriye, Rusya konularının gündeme geleceğine emin olabilirsiniz. Belki basın toplantısında, resmi açıklamalarda ülkemizin yaşadığı deprem ve bu bağlamda gerçekleşen yardımlar öne çıkacaktır ama bu başlıklar masaya sürülecektir. Dilin nasıl kurulacağını da izleyeceğiz. Depremin bu konuların ele alınmasında, üslup da farklılıklar yaratıp yaratmayacağını takip edeceğiz. Ama şu ana kadar, depremle birlikte ortaya çıkan-onlara göre-“yeni konjonktür” yine onlara göre kullanışlı hale gelmiş görünüyor…

Bunların üzerine, “onlar”, Türkiye'de gerçekleşecek seçimlerin de Ankara'nın “sakınması” gereken “yarası” olduğunu ekliyorlar. Çalıştıkları yer orası. Haliyle “deprem”, çift yönlü kullanış/istismar kolaylığı sağlıyor…

NORMALİN AYARLARI…

Her konuda, “depremden önce neydi, depremden sonra ne oldu” diye sorulması doğal. Buna ekonomi, iç politika, dış politika, ulusal güvenlik hepsi dâhil. Depremden bir saniye önce Türkiye'nin oturmuş dengeleri, ayarları, kısa-uzun fark etmez gelecek görünümü vardı…

Tüm bunları şimdi, “bozuldu” diye okuyanlar ile “hayır yerlerinde duruyorlar, ayarlarını yapmamız gerekiyor” şeklinde okuyanlar var. Dışarısı ilk biçimiyle okuyor ve şimdi gelen yardım ve kurtarma ekiplerine teşekkür borcumuz, ilaveten çok taze açık yaramız nedeniyle daha munis olacağımızı varsayıyorlar.

Öyle bir şey yok…

"DEPREM, SÜRECİ BELİRLEYEN FAKTÖRLERDEN BİRİ"

Daha şurada yanlış yapıyorlar; biz hâlâ depremi yaşıyoruz! Artçılar azalsa hatta dursa bile kalbimizde/ruhumuzda devam ediyor. Yas evine taziye diye gelip, araya bunları sıkıştıramazsınız. Ve zaman geçtikçe yaraya abanmaya başlarsanız-ki, öyle olacağı kuvvetle hissediliyor-Türkiye'nin yanıtı aynı oranda ‘acı verici' olacaktır…

Evet, olağandışı bu deprem süreçleri belirleyecek faktörlerden biri olacak. Ekonomiyi de, seçimi de, vs. Ama ülkenin, depremin yarattığı insanî ve fiziki yıkımla mücadelesini değiştiremez, değiştirmeyeceğini de göreceksiniz. Seçimin tarihi de, o tarihe kadar deprem sahasındaki mevcudiyetin şekli de sizi şaşırtabilir.

Bu yüzden Ankara'yı bir içeriden bir dışarıdan bir ekonomiden organize sıkıştırmak, hepsini de deprem dalgaları üzerinden seçime bağlamak artık siyaset olmaz! Biz daha ‘Fatiha'larımızı bitirmeden, “depremden korunmak için ‘yedili' masanın altına gireceksiniz” diye Türkiye'yi el-ele itip-kakabileceğinizi sanıyorsanız…
Yollarımız ayrılır!

Yeni Şafak

SON VİDEO HABER

Bebek katili yenidoğan çetesi davasında ilk ifadeler ortaya çıktı

Haber Ara