ANALİZ: Gazze'de ateşkes kararının arka planı ve sürecin detayları
İstanbul Gedik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Selim Sezer, Gazze'de verilen ateşkes kararının detaylarını yazdı.

Oluşturma Tarihi: 2025-01-16 12:37:26

Güncelleme Tarihi: 2025-01-16 12:38:51

Gazze'de yaşayan 2 milyonu aşkın insanın 15 aydır yaşadığı büyük trajedinin ardından nefes almaya başlayacağını ve İsrail'in soykırım savaşındaki amaçlarının çoğuna ulaşamadığını söylemek mümkün.

Gazze'de aylardır beklenen ateşkes anlaşmasına 15 Ocak akşamı itibarıyla varıldı. Anlaşma, İsrail kabinesinde henüz onaylanmasa da eldeki bilgiler, muhtemel itiraz ve tepkilere rağmen Tel Aviv'in planı reddetmeyeceğine işaret ediyor. Ateşkesin orta ve uzun vadedeki sonuçlarına dair bazı belirsizlikler olsa da Gazze'de yaşayan 2 milyonu aşkın insanın 15 aydır yaşadığı büyük trajedinin ardından nefes almaya başlayacağını ve İsrail'in soykırım savaşındaki amaçlarının çoğuna ulaşamadığını söylemek mümkün.

Ateşkes kararına adım adım nasıl gelindi?

Kabul edilen 3 aşamalı ateşkes ve esir takası anlaşmasının içeriği ana hatlarıyla, geride bıraktığımız temmuz ayında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden tarafından sunulan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından onaylanan ve Hamas'ın da kabul ettiği anlaşma taslağıyla ciddi paralellikler taşıyor. Geride kalan 7 aylık süre zarfında sürekli yeni şartlar ileri sürerek görüşmeleri defalarca çıkmaza sürükleyen İsrail'in en sonunda, Gazze'den tamamen çekilmeyi içeren bir planı kabul etmek durumunda kalması ise bir dizi sebebin sonucu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve kabinesi, İsrail ordusunun içinden gelen itirazlara rağmen savaşın en başından itibaren Hamas'ı tamamen kaldırma hedefi doğrultusunda hareket etti. Buna ilave olarak, İsrail başta stratejik önemdeki Netzarim ve Philadelphia (Selahaddin) koridorları olmak üzere pek çok noktada kalıcı askeri varlık bulundurmayı, Kuzey Gazze'yi tamamen boşaltmayı ve kapalı askeri bölgeye dönüştürmeyi yahut bu bölgeye İsrailli yerleşimcileri taşımayı amaçlıyordu. Ancak işler İsrail'in planladığı gibi gitmedi, İsrail ordusu güçlü bir direnişle karşılaştı ve kontrol altına alındığı varsayılan kuzey bölgelerde bile ağır kayıplar vermeye devam etti. Soykırım savaşı başladıktan sonra Hamas'a katılan gençlerin sayısı, savaşta öldürülen Hamas üyelerinden fazla oldu.

Bu süre zarfında İsrail, küresel anlamda göreceli bir tecritle karşı karşıya kaldı. İsrail ekonomisi milyar dolarlarla ifade edilen kayıplara uğradı, on binlerce kişi ülkeyi terk etti ve İsrail tarihinin hiçbir döneminde yaşamadığı bir itibar kaybına uğradı. Bugün pek çok Avrupa ülkesi bile, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) kararı uyarınca, Netanyahu'nun ülkelerine ayak basması halinde tutuklanacağını açıkladı.

Süreci tamamlayan unsur ise ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'ın beklenmeyen baskısı oldu. Trump'ın başkan seçilmesinden büyük memnuniyet duyan Netanyahu ve kabinesi, büyük ihtimalle 20 Ocak sonrasında tam bir serbestlik içinde hareket edebileceğini düşünüyordu. Ancak İsrail'e verdiği güçlü desteğe rağmen çatışmaların sonlandırılması, normalleşmelerin sağlanması ve küresel ticaretin kesintiye uğramadan devam etmesi vizyonunu öncelik olarak benimseyen Trump, bu vizyonun bir yan sonucu olarak, 20 Ocak itibarıyla anlaşmaya varılmaması halinde İsrail'in de ödeyeceği bedeller olduğunu söyledi.

Tüm bu faktörlerin sonucunda, arabulucu konumundaki Mısır ve Katar yetkililerinin sabırlı çabalarıyla birlikte Hamas'ın da dolaylı müzakerelerde kayda değer düzeyde esneklik göstermesiyle 15 Ocak'ta ateşkes kararına varıldı.

Sürecin detayları neler?

Ateşkes planı bazı karmaşık teknik detaylar içerse de kapsamını ana hatlarıyla tanımlamak mümkün. 19 Ocak'ta yürürlüğe girecek olan ilk aşamada İsrail güçleri yerleşim alanlarından çıkıp Gazze'nin doğu bölgelerine çekilirken "operasyonlar" da duracak. 33 İsrailli rehine/esir ve bin Filistinli tutuklu serbest bırakılacak. Gazze Şeridi'ne günde 600 yardım tırı girecek ve yerlerinden edilmiş Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyine dönüşleri başlayacak.

42 gün sürecek olan ilk aşamada, ikinci ve üçüncü aşamaların detayları hakkında müzakereler devam edecek. İkinci aşamada esir takasının ve Gazze'den çekilmenin tamamlanması, üçüncü aşamada ise yeniden inşa sürecinin hayata geçirilmesi öngörülüyor. Eğer müzakereler netice vermezse ilk aşama uzatılacak, bir başka deyişle nihai anlaşmaya varılamasa bile 42 günün sonunda çatışma ve saldırılar yeniden başlamayacak. Bu tablo, içerdiği kısmi belirsizliklere rağmen İsrail'in başarısızlığını tescil eden bir tablodur. Filistin tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir yıkım yaşayan Gazze, buna rağmen teslim olmamıştır.

Ateşkes anlaşmasının, başta Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich olmak üzere, İsrail kabinesi içindeki en aşırı unsurlardan direnç görmesi bekleniyor. Ancak bu itiraz sesleri ateşkesin reddedilmesi için yeterli olmayacak gibi görünüyor. Diğer yandan sözü edilen bakanların kabineden ayrılması, hükümetin dağılması, hatta uzun süreli olabilecek İsrail içi siyasi krizlerin yaşanması olasılık dahilindedir. Geçtiğimiz yıllarda eski İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman'ın Netanyahu'ya verdiği desteği geri çekmesi sonrasında yıllarca İsrail'de yeni bir hükümetin kurulamadığı herkesin hatırındadır.

Filistin tarafında ise en önemli belirsizlik savaştan sonra Gazze'nin kim tarafından yönetileceğidir. Hamas geçtiğimiz haftalarda, Gazze'nin idaresinin Filistin Yönetimi ile koordinasyon içinde çalışacak partisiz toplumsal dayanışma komitelerine bırakmayı kabul ettiğini Mısırlı arabuluculara bildirdi. Ancak Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas yönetiminin, bu plana sıcak bakmadığı biliniyor. Özellikle son haftalarda Cenin'de yaşanan süreçler ve direniş gruplarının karşı karşıya kaldığı baskı böyle bir işbirliğinin zeminini de zayıflatıyor gibi görünüyor.

Sonuç olarak, Gazze teslim olmadı. Fakat hayatı yeniden inşa etmek ve Gazze'de halkın iradesini yansıtan güçlü bir idareyi yeniden tesis etmek için kat edilmesi gereken yollar var.

AA