ANALİZ: İran-Pakistan geriliminin arkasındaki ittifaklar
Geçtiğimiz gün Pakistan topraklarını vuran İran'ın saldırısına Pakistan'ın yaptığı misilleme dikkatleri bir anda bölgeye çevirdi. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, gerilimin temelinde tüm dünyayı ilgilendiren ticaret yolları meselesi olduğunu işaret etti.

Oluşturma Tarihi: 2024-01-22 11:09:09

Güncelleme Tarihi: 2024-01-22 11:19:09

III. Dünya Savaşı ihtimalini akıllara getiren Ukrayna-Rusya ve İsrail'in Gazze'ye saldırılarının dünyayı nasıl etkilediği konuşulurken Pakistan-İran çatışması patlak verdi.

Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Öğün, yakın tarihte büyük savaşları fitilleyen süreçleri değerlendirdiği yazısında dünya ticaret yollarına dikkat çekti...

BÜROKRATİK KAPİTALİZMİN KURUMLARI

Çernobil çürümenin Doğu'daki sembolü ise, daha ucuz atlatılmakla berâber Minnesota'daki nükleer sızıntı da onun Batı'daki eş değeridir. Bugün pek çoğu kullanılmaz hale gelen ve bir türlü yenilenemeyen ABD alt-yapı sisteminin ürettiği manzaralarla, Sovyet alt yapısının 1990'lardaki manzarası arasında bir fark yoktur. Fark sadece zaman farkıdır. Batı, 1980'lerden başlayarak kendi bürokratik kapitalizmin kurumlarını, Hayekçi, Buchanancı, Laingci tezlerle ve Thatcher, Reagan gibi liderlerin öncülüğünde dağıtmaya girişmişti. Bir bakıma Sovyetler'i yıkan tehlikelerin aslında kendi zeminlerinden geldiğini ve er geç kendilerinin de vuracağını görmüşlerdi. Tabiî ki beceremediler. Üstelik işleri daha beter hâle getirdiler. Bugün neoliberallerin 1990'lardaki havasını devam ettirebildiklerini kimse söyleyemez.

I. VE II. DÜNYA SAVAŞI'NIN YAYILMASI

Benzer manzarayı savaşların yayılma süreçlerinde de görüyoruz. I.Umûmi Harbe giden yolda Balkanlar'da bir suikast ile başlayan savaşın, Sırbistan ve Habsburg'lar arasında kalacağını zannedenler çok yanılacaktı. İşin ucu Yemen'i bile tuttu. Benzer olarak 1939'da, Polonya'nın Nazi Almanya'sı tarafından işgal edilmesinin, milyonlarca insanın ölümüne yol açacak ve ucunun Afrika ve Pasifik'i bile tuttuğu korkunç bir hesaplaşmaya dönüşeceğini kim tahmin edebilirdi?

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI VE GAZZE

Bugün de aynı ihtimâller vârit. Rusya-Ukrayna savaşının Gazze'yi üreteceğini kim tahmin edebilirdi ki? Pek çoğumuzu Gazze savaşının en fazla Lübnan'ı tetikleyeceğini, Suriye ve Irak'a doğru yayılacağını, İran-İsrâil hesaplaşmasına doğru evrileceğini düşündük. Ama öyle olmadı. Birden Bab-el Mendeb karıştı. İşin içine Yemen dâhil oluverdi. Arkasından Kızıldeniz dünyâ ticâretine kapanıverdi.

PAKİSTAN-İRAN GERİLİMİ GAZZE'Yİ UNUTTURDU

İran'a karşı İsrâil ve ABD'nin baskıları hızla arttı. Bunun bir danışıklı dövüş olduğunu yazdım. Irak ve Suriye'de İran'a bağlı kuvvetlerin önde gelen isimlerine seri sûikastlerin haberleri geldi. Yetmedi; sıkışan ve savaşa dâhil olmamak için kırk canbazlık yapan İran'ı, Kâsım Süleymanî'nin anma törenindeki sabotajla en son içinden vurdular. DAEŞ sabotajı üstlendi. Ama İran, pek çok çevre için tuhaf bir çıkışla, bir hafta evvel beraber deniz tatbikâtı yapmış olduğu “dost ve kardeş” olarak târif ettiği Pâkistan'ı vurdu. Pakistan da buna mukâbil İran'ı vurdu. Hikâye İngiliz aklının eseri olarak, coğrafyası siyâseten İran, Pakistan ve Afganistan arasında dağılmış Belûcistan olarak bilinen bir topraklarda yaşandı. Tablo hakikaten de tuhaftı. İran, Pakistan Belücistan'ında konuşlanmış ve kendisine karşı savaşan Ceyş-ül Adl'i; Pakistan ise, İran Belücistan'ında konuşlanmış ve kendisine karşı savaşan Beücistan Kurtuluş Ordusunu vuruyordu. Birden gündem değişti. Nasıl Gazze Ukrayna-Rusya savaşını unutturduysa, Pâkistan-İran gerilimi de Gazze'yi unutturdu.

DÜNYA TİCARET ŞEBEKELERİ

İran ve Pakistan Çin ile yakın ilişkiler kuran iki devletti. İran'ın başvurusu kabul edilmiş ve BRICS'e üyeliği kesinleşmişti. Pakistan da aynı yolun yolcusuydu. Tabiî ki araya girildi ve gerilimin savaşa dönüşmesine mâni olundu. Ama dökülen su toplanmıyor. Artık bu coğrafyada da bir yırtık oluştu.

Bütün bu jeopolitik gelişmeleri dünya ticaret şebekeleri üzerinden değerlendirmek gerekiyor. Atlantik kuvvetlerinin birincil derdi, Baltık'da tam kontrolü sağlamak, buzların erimesiyle beraber yeni bir ticaret yolu oluşturan Kutup bölgesinde, Rusya'yı bertaraf edip Çin'in lojistiğini kesmektir. İkinci olarak AB-Rusya ekonomik ve enerji hattını koparmaktır. Rusya'nın bunca sıkıştırılmasının esas sebebi budur.

ÇİN-PAKİSTAN-SUUDİ ARABİSTAN HATTI VE İRAN-HİNDİSTAN İKİLİSİ

Şimdi sürecin Ortadoğu'yu tutan tarafına bakalım. OPEC'de, Atlantik'in hilâfına Rusya ile iş tutan; Çin ile yakın ilişkiler kuran, Abraham anlaşmasına görece mesâfeli duran, Pakistan ile ekonomik ilişkilerini derinleştiren ve nihâyet Çin'in araya girmesiyle İran ile yumuşayan Suudi Arabistan'ı hizaya getirmek istediler. Hâsılı, bunun derininde Çin-Pâkistan-Suudî Arabistan üzerinden gelişen bir hat var. İran'ın durumu son derecede çarpıcı. Herkes İran'ı Çin ile anlaşıyor zannederken, İran, Gwadar limanına râkip olacak ve Hindistan'ın kontrolündeki Çabahar Limanını yükseltti. Yâni İran ikili oynuyor. Çin'e karşı Batı ile yakınlaşan Hindistan'a daha yakın duruyor. Buradaki kümelenme ise Hindistan-İran ekseninde şekilleniyor ve çok tuhaf bir şekilde batıda İsrâil ve Ermenistan'a eklemleniyor. Yani, Çin ile rekâbet eden ve Atlantik'e yakınlaşan Hindistan jeopolitikası, Ortadoğu'da kan davası güden İsrâil ve İran'ı buluşturuyor.

PAKİSTAN-İRAN GERİLİMİ VE ATLANTİK-HİNDİSTAN İTTİFAKI ÇİN'İ VURDU

Son G-20'de açıklanan Hindistan ekonomisini Hayfa Limanı ile buluşturan ticâret Yolu, Çin'in Ortadoğu açılımlarını budayarak ilerliyor ve târihin cilvesine bakın ki İran'ı da kapsıyor. Buradaki kümelenmede Ermenistan ve İran işbirliği yüksek derecedeki Hindistan desteği ile gelişiyor. Bu, Çin'in Orta Koridoru'na bir darbe aslında. Irak'ın karıştırılmasının ise arkasında Çin'in olduğu Kalkınma Yolu'nu çöp etmek için olduğunu unutmamak lâzımdır. Hâsılı Pâkistan-İran gerilimini gelişen Atlantik-Hindistan ittifâkının Çin'e vurması olarak değerlendirmek çok da abartı sayılmamalıdır. Meselenin Türkiye'yi tutan tarafları ise ayrı bir yazıyı hak ediyor.