Prof. Dr. Öğün, "Coğrafyamızdaki emperyalist emeller, zaman içinde dönüşse de külliyen ortadan kalkmış değil." tespitinde bulundu.
"TÜRK-YUNAN SAVAŞI İÇİN BİR KIVILCIM YETER"
Yeni Şafak yazarı Prof. Öğün'ün "Kuşatma" başlıklı yazısından önemli bir bölüm;
Bugün bir Türk-Yunan savaşına her zaman olduğundan daha yakınız. Bir kıvılcım yetebilir. 1990'lardan günümüze doğru yaşananlar üzerinden Sûriye ve Irak'daki durumu ayrıca anlatmaya hâcet yok. Körfez Arapları (Suudlar ve BAE) ve Mısır, her ne kadar Türkiye yumuşamaya dâir adımlar atsa da arzu edildiği kadar esnemiyor. (Esneyeceği de yok). Daha mühimi, Türkiye karşıtı dalgada yükselen yeni Arap milliyetçiliği, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile yoğun bir işbirliği içinde. Üstelik bu bağlar ABD, AB ve İsrail'in patronajında işliyor. Yunanistan ve Ermenistan arasında sağlanan dayanışma da buna eklemleniyor. Son olarak Çin de bu bağlama yerleşti. Bir kaç gün evvel BM'de, Türk ve Çinli diplomatlar arasında yaşanan gerilim bunun ispatıdır.
"TÜRKİYE-RUSYA KADER BİRLİĞİ"
Bu hatırlatmalar, şimdiki zamânın geçmiş üzerinden fotokopisini çıkarmak olarak anlaşılmamalıdır. Evet senaryo aynı. Ama tarihsel bağlam farklı. Aşama aşama Batı'nın dışına itilen Türkiye artık 20. Asır Türkiye'si değil. Evet, Batı'ya olan ekonomik, ticarî bağımlılığımız hâlâ devam ediyor. Bir anda kopmak mümkün değil. Zayıf noktamız da bu. Ama siyâseten daha özerk kararlar alabiliyor, yeri geldiğinde direnebiliyoruz. Daha mühimi, beklenmedik başka gelişmeler Türkiye'nin direnç kapasitesini arttırabilecek neticeler doğuruyor. Türkiye ile birlikte Avrasya'da dışlamanın konusu edilen dev bir güç daha var: Rusya.. Rusya-Ukrayna savaşının doğrudan ve dolaylı neticeleri şaşırtıcı bir şekilde Türkiye-Rusya ilişkilerini dönüştürüyor.
"BATI'NIN GAYESİ TÜRKİYE VE RUSYA'YI BİRBİRİNE DÜŞÜRMEK"
Baştan beri Batı'nın gâyesi bu iki kadim devleti birbirine düşman etmekti. Arap Baharı esnâsında Türkiye'nin körlemesine yaptığı hamleler bu gâyeye hizmet etti. Akdeniz'de iki devlet karşı kamplarda konumlandı. Daha açık koyalım: Suriye'de hatâ yapan Türkiye'ydi. Libya'da ise Rusya hata yaptı. Ama zaman içinde her iki taraf da ayıldı ve oynanan oyunun farkına vardı. Provokasyonlara kapılmadan aralarında diyalog geliştirmeyi başardı. Bunun hediyelerinden birisi de Kafkasya'da Ermenistan-Azerbaycan savaşına soğukkanlı olarak danışıklı müdâhale etmeleriydi. Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin takip ettiği akıllı siyâsetler Rusya'yı rahatlattı. Gelişmeler Türkiye ve Rusya'yı kader birliği yapmaya sevk ediyor. Kuzey Akım'ını kaybeden Rusya, Hazar'ı da dâhil ederek Türkiye'yi yeni bir enerji üssü hâline getirmek istiyor.
BALKANLAR VE KAFKASYA GERİLİMİ
Bugün Atlantik Bloku'nun âcil koduyla yürüttüğü siyaset Türk-Rus işbirliğini sona erdirmeye mâtuftur. 2023 bu açıdan çok kritik geçeceğe benziyor. Bunun için iki bölge seçildi: Balkanlar ve Kafkasya.. Balkanlar'da ip Rusya'nın elinde. Eğer gözünü karartarak Balkanlar'ı yakmaya yeltenirse , çok açıktır ki Türkiye'yi topyekûn kaybedecektir. İnşaallah bunu yapmazlar. Kafkasya'da ise Ermenistan giderek Rusya'dan kopacağının işâretlerini vermeye başladı. Rusya, Ermenistan ile Azerbaycan arasında bir tercih yapmaya zorlanıyor. Eğer burada şaşırıp bir yanlış adım atarsa gözünü karartmış Türkiye'yi karşısında bulacaktır. İzleyeceğiz…
YeniŞafak