Dolar

34,4102

Euro

36,2897

Altın

2.837,11

Bist

9.420,42

ANALİZ: Mehmet Şimşek neden rahat? Altın alan kınandı, dolar alana sessiz kalındı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in 'tasarruf paketi' açıklaması ekonomide yeni tartışmaları beraberinde getirdi. Altın alanlarla dolar alanların karşılaştırılması, vergide adalet ve KDV meselesi eleştiri konusu oldu.

7 Ay Önce Güncellendi

2024-05-14 12:37:31

ANALİZ: Mehmet Şimşek neden rahat? Altın alan kınandı, dolar alana sessiz kalındı

Bakan Şimşek'in cuma günü yaptığı açıklamada paylaşılan konuları değerlendiren Yeni Şafak gazetesi ekonomi yazarı Yusuf Dinç, ekonomi yönetiminde alınan yeni kararları eleştirdi.

MEHMET ŞİMŞEK'İN RAHATLIĞI

Sn Bakan cuma günkü son konuşmasında şahin söylemlerle dayak atmak yerine önceki horonun açtığı konfor alanını sonuna kadar kullandı. Belki biraz fazla rahattı. Kendi alanını kendi açtığından…

ALTIN ALANLA DOLAR ALANIN FARKI

Altın konusuna değindi. Altın alanlar ekonomiye verdikleri zarar nedeniyle bir anlamda kınandı. Kotalarla neden cezalandırıldıkları ekonomiye verdikleri zararla izah edildi. Dolar alanlara ise dokunulmadı. Dolar alanları manipüle edenlere hiç ilişilmedi zaten.

Sanırım Türkiye'deki altın alan-döviz alan sınıfsallaştırması sandığımdan daha çok yerleşmiş. Altın alanlara yaklaşımla döviz alanlara yaklaşım arasındaki fark bir yönüyle bu ülkenin siyah insan-beyaz insan meselesidir. Batı düşüncesinde altına rağbetin barbarlık kalıntısı olarak görüldüğünü de hatırlatırım.

ALTIN ALANLAR TÜRKİYE'YE DOLAR ALANLAR FED'E ÇALIŞIYOR

Halbuki altın alanlar dolar alanlara karşın ekonomiye zarar vermek niyetindeki değil, kayıtsız kalınan sorunlarına çözüm arayan kimselerdir. Yani altın almak sebep değil, sonuçtur. Aşırı ihtiyatlılıklarının giderilmemiş olmasına tepki verirler. Biraz da hangi saikelerle altın aldıklarına bakılmaksızın getirilen toptancı çözümler kendilerine yaramadığından sağlamcılığa devam ederler.

Üstelik altın alanlar Türkiye'ye değil, bilakis FED'e gol atıyor. İhtiyatlılıkları aşırı olduğundan gözden kaçmış olabileceği için bu durumu hatırlatma ihtiyacı hissettim. Dolar alanlarsa Türkiye'ye gol attığı gibi doğrudan FED'e çalışıyor. Hem de ABD'nin borcu gayrisafi yurtiçi hasılasının %125'ine çıkmışken…

KDV'Yİ ALKIŞLAYANLAR

Sn Bakanın rahatlığının asıl karinesi ise konuşmasında KDV'yi artırdıklarını hatırlatmasıydı.

Ortam daha endişe verici olsa KDV'nin artırılmış olması metne girmez, girse de çıkarılırdı.

Ve bekleneceği üzere bu hatırlatmayı içeren konuşması elbette çok alkış aldı.

Böylece Türkiye, KDV'nin artırılmasını KDV'nin indirilmesinden daha çok alkışlayarak tarihe geçti. Bir de dünya üzerinde ihtimali en düşük loto (şans) oyunuyla hala tarihe geçmeye devam ediyor olmamız var gerçi.

Neyse. KDV artışı, yükün alt-orta gelir grubuna taşıtılacağının sadece sembolü değil, pratiğe dökülmüş haliydi. Alkışlayan finans kitlesi bunun farkında olmalıydı, değilse de fark etmez.

KDV artışının yeniden hatırlatılmasıyla Temmuz'da alt-orta gelir grubunun ihtiyaç duyduğu ücret artışının yapılmayacağına artık iyice kani oldum. Merkez Bankasının R2'siyle değişkenler evreninde hiç boşluk bırakmayan ekonometrik modelinin bu kanaatimin altını çizdiğini söylememe sanırım gerek yoktur. Sn Bakanın gene geçtiğimiz günlerde; ücretlerin asgari ücret kadarki kısmının vergiden muaf tutulduğunu ve ücretlilere sunulan diğer avantajları hatırlatması da bu kanaatimi iyiden iyiye destekliyor. Özetle geçen haftadan ulaştığım en önemli çıktı budur; ücretler artmayacak. Madem sorunları ücret artırmamak çözecek Ocak'ta da artırılmasın, denebilir.

KAMUDA TASARRUF MESELESİ

Geçen hafta altı çizilen ücret artışı yapmamanın mukabelesi olaraksa bu hafta “kamuda tasarruf paketi” önerisi geldi. Geçen haftayı bu haftayla dengelemek anlamına gelen bir gündem geçişi oldu aslında.

Oysa gündemi dengelemek kamuda tasarrufla değil, vergiyi tavana yaymakla olurdu.

Kamuda tasarruf meselesi fakir millet-zengin devlet (28 Nisan tarihli yazım) denkleminde Reno nostaljileriyle öyle “dokunaklı ve içten” işlendi ki vergiyi “tavana” yaymamanın daha işlevsel ve ucuz bir yolu daha sanırım bulunamazdı.
Zengin millet-fakir devlet dengesi böylece gözden kaçırılıp korundu.

Önümüzdeki dönemde alt-orta gelir grubu artan fiyat etkisiyle gelirinin git gide daha yüksek bölümünü dolaylı vergilere harcayacak. Ama bu gerçeğe rağmen vergide artarak bozulan adaletin nasıl onarılacağı gündeme giremiyor.

Birkaç aydır küçük esnafa BKM tarafındaki sorunlarını çözmek yerine evire çevire atılan IBAN dayağı da en az Reno muhabbeti kadar gündem saptırmada işlev gördü. Meydan böyle dayak görmemiştir.

%25 kira artış sınırıyla bazen canından bezmiş bazen canından bezdirmiş evsahiplerine kira geliri beyanlarını vermeleri için kurulan baskı da aynı örtülemede rolünü oynadı.

Kamuda israf giderilsin (kamuda tasarruf başka mana taşır). Hatta kamu neden israf yapar ki, diye her sorumlusuna sorulsun. Fakat enflasyonun düşeceğine toplum ikna edilmek isteniyorsa vergiyi tavana yaymak noktasında adım atmak, ortadaki israfa rağmen kamuda tasarruftan daha etkili olacaktır, bunu görmek lazım.

Tüm dünyada olduğu gibi gidişat Türkiye'de de vergide adalet talebinin artacağını gösteriyor. Türkiye şimdiye değin konuyu söylem seviyesinde tutarak iyi geldi ama sonrasında adım atmaya başlamadan sorunlarını aşabileceğini düşünmek zor.

SON VİDEO HABER

Galatasaray'dan Mauro Icardi iddialarına cevap

Haber Ara