Büyük güçler arasındaki çatışmaların enerji kaynağı kapışmaları ile paralel geliştiğine dikkat çeken Yeni Şafak yazarı Dinç, "ABD'nin amacı Çin'in enerjisini kesmek mi?" başlıklı yazısında dünyadaki son gelişmeleri değerlendirdi.
"AVRUPA'NIN ASIL DÜŞMANI RUSYA DEĞİL ABD"
Zaporijya santralinde bir yangın çıktığı haberi düştü gündeme. Her fırsat bulduğumda vurgulasam da artık gerçekten anlaşılıyor ki Avrupa'nın asıl düşmanı Rusya değil, ABD.
Madem öyle ABD, İran-İsrail savaşını Avrupa'nın menfaatleri için geri bırakmayacaktır. Ve bilakis Hindistan'ın da enerjisiz kalacak olması ABD için önemli değildir.
Zaten Avrupa'nın kapatmaktan vazgeçtiği nükleer santrallere geri dönmesi öyle sıradan bir karar değildi. Avrupa, ABD'ye başkaldıracak bir yapı değil. Onu da anladık. Türkiye hele iyi mukabele ediyormuş onu da çok iyi anladık.
BASRA KAPANIRSA ÇİN ENERJİSİZ KALACAK
Basra Körfezinin mayınlarla kaplanacak olması ABD'nin istemeyeceği bir durum değil gibi geliyor artık bana hatta asıl arzu ettiği durum gibi geliyor şimdi.
Basra kapanırsa Çin enerjisiz kalacak. Tümden değil ama ciddi enerji krizine girecek ve ekonomisi daralacak. Çin'i birinci ekonomi yapmamayı kafasını koymuş ABD.
Çin enerjisinin çoğunu kömürden sağlıyor. Bu çapta bir ekonomi için kendi enerji varlığı kompozisyonuna bakaraktan olağan bir durum.
Çin'in Ukrayna-Rusya savaşından bu yana kömür dışı fosil kaynaklarda en büyük enerji tedarikçisi konumundaki ekonomi Rusya… Sonra Körfez ülkeleri geliyor.
Ukrayna-Rusya savaşıyla beraber Avrupa'ya enerji tedarik eden hatlar vurulunca Rusya, Çin'e Sibirya Gücü hattı üzerinden tedarikini artırdı. Hatta Sibirya'nın Gücü II yatırımını da planladı. (Bu noktada Kuzey Kore jeoekonomik önemini artırdı notunu ekliyorum.) Fakat Çin'in Körfez ülkelerine olan enerji bağımlığını azaltmak için bu ilave boru hattı kısa vadede çare olmaz.
"YA İSRAİL DURDURULACAK VEYA ÇİN KAYBEDECEK"
Çin'in bu şartlarda Kazak ve Türkmen enerji varlığına erişmek için Orta Koridora ilgisini artırması gerekecek. Gerekecek de ABD, Basra Körfezini karıştırıp fırsat vermeyebilir.
Körfez Ülkelerinin gelişmelere kayıtsız olmasını şaşırtıcı bulmuyorum. Bölge ülkeleri kaderlerine doğru ilerliyor.
Yani ve kısaca iki ihtimal var; ya ABD, Avrupa çökmesin diye İsrail'i durduracak yahut Çin'i kayba uğratmak için savaşı körükleyecek… Bugünkü fotoğraf ikinci ihtimalin kuvvetlendiğini gösteriyor.
BANGLADEŞ'TEKİ GELİŞMELER VE HİNDİSTAN
Tabii bu ikinci ihtimalin dünyaya etkileri olur. Basra kapanırsa sadece Çin değil, Hindistan da enerji krizine girip daralır. Üstelik zaten kullandıkları istihkak politikalarının ölçüsünü artırabilirler. Avrupa'nın talebi düşse dahi bu iki ekonominin daralması dünya ölçeğinde arz kıtlığına ve şiddetli bir enflasyona neden olur.
Bangladeş'teki hadiseler dahi tesadüfi değildir. Su varlığıyla Hindistan'ın hedefinde olan bu ülke, şimdi karışıyorsa sorgulanmalıdır. Bilirsiniz su temini bugünün dünyasında enerji tüketiminin en yoğun olduğu alanlardandır.
ÇİN ASKERİ HAMLE YAPAR MI?
Tüm bu değerlendirmeye son bir not eklemek isterim. Japonların İkinci Dünya Savaşı'ndaki eylemlerine ABD uzun süre kayıtsız kalmıştı. Sonra birden hedefin ortasına Japonya konmuştu. Bu değişim hep Pearl Harbour saldırısı üzerinden okundu. Bu okuma doğru olsa da çok ama çok eksiktir. Japonlar'ın ABD öfkesine maruz kalışı, enerji bağımsızlıkları için enerji zengini coğrafyaları işgale davranmalarıyla alakalıydı.
Şimdi, Çin enerjisi kesilirse Japonların daha önce yaptığı gibi enerji zengini ülkelere asker çıkarmayı mı seçer? Yoksa güzergahlara yönelip Güney Çin Denizindeki Malaka Boğazı gibi geçişlerin önlerine mi yığılır? Yoksa Andaman Denizinde Hindistan'ı mı bunaltır? Yahut dişini sıkıp uzun sabrını devam mı ettirir? Bu soruları sormanın zamanı yaklaşıyor.