Bektaşi devleti ve Balkanların gölgesindeki stratejik oyunlar
TİMETURK için özel bir yazı kaleme alan araştırmacı yazar Ahmet Can Karahasanoğlu “Güçlü bir eğitim ve üretim stratejisi geliştirilmez ve halklar kalkındırılmazsa Balkanlar batının çöplüğü olmaya mahkûm edilecek.” Diyor.

Oluşturma Tarihi: 2024-10-04 14:56:16

Güncelleme Tarihi: 2024-10-04 14:59:25

AHMET CAN KARAHASANOĞLU

Arnavutluk'un Balkanlar'daki jeopolitik durumuna baktığımızda yakın tarihte uzmanlar daima Bosna Hersek'e odaklanıyor ve balkanları Bosna eksenli değerlendirmeye girişiyordu. Günümüzde ise balkanlar Arnavutluk merkezinde değerlendirilmeye başlandı. Bir başka ifadeyle ilgi Arnavutluk'a yöneldi. Aslında dün de bugün olduğu gibi, balkanlar üzerine yönelecek dikkat Arnavutlar ve Arnavutluk olmalıydı. Zira Balkan coğrafyasının ülke fark etmeksizin baskın etnik kimliği Arnavutlardır. Arnavut nüfusu bölgedeki tüm ülkelerde azımsanmayacak düzeydedir. Diğer balkan ülkelerine kıyaslandığında Arnavutluk'ta bir ulus devletin varlığından söz edilebilir ve bu durum diğer ülkelerdeki Arnavutların ulus devletleri olarak yüzünü döndükleri bir ülkenin varlığına işaret eder. Arnavutluk'un Balkan devletleri içindeki güç dengesinde ağırlık göstermesinin temel faktörlerinden biri budur.

ARNAVUTLUK TÜRKİYEDEN NE TALEP EDİYOR?

Son dönemlerdeki stratejik ilişkiler daha kapsamlı ve derinlikli gözükse de temelde geçmiş (tarih) bakiyesi üzerine inşa edilen bir ilişkinin sürdürülmekte olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum ilişkilerde Türkiye tarafı için duygusal diplomasiyi doğuruyor. Arnavutluk tarafı için ise durum daha farklı. Arnavutluk pragmatist ve akılcı görünüyor. Türkiye'nin duygusal diplomasi uyguladığının farkında ve bilincinde olarak Türkiye'yi her halükarda kendilerini destekleyecek bir ülke olarak konumlandırıyor. Türkiye'den talep ettiklerini eksiksiz olarak alırken Türkiye'nin istekleri karşısında ise duyarsız kalıyor. Somut ve küçük bir örnek vermek gerekirse Türk dilinin okullarda okutulmasına dair iki ülke arasında anlaşmalar yapılmış olmasına rağmen Arnavutluk tarafı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmekten uzak duruyor.

ABD'NİN VE FETÖ'NÜN BALKANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Balkanların patronu ABD'dir. Bu gizlenen bir durum da değildir. Bölgeden ya da bölgeyi iyi bilen herhangi bir yetkiliyle veya entelektüel ile görüştüğünüzde duyacağınız ilk degerlendirme bölgedeki ABD etkisidir. Üstelik bu durumdan ülke halkı şikayetçi degil bilakis memnundurlar.Tüm uzlaşmazlıklarda sorulara cevap aranan ilk merci ABD olarak görünmektedir. Balkan coğrafyasının neredeyse tamamında güçlü bir ABD etkisi olduğunu göz önünde tutarsak FETÖ gibi bir yapılanmanın da ABD'den bağımsız olarak bu ülkelerde varlık gösteremeyeceğini anlarız. 1990'larda başlayan FETÖ yapılanmaları günümüze kadar geliyor ve Balkanları bir üst ve Merkez haline getiriyor. Arnavutluk özelinde söyleyecek olursak siyasetten, ekonomiye, eğitimden, sağlığa kadar ülkede neredeyse her alanda varlık gösteriyorlar. Ülkenin her alanında yıllarca çalışıyor olmaları toplumun Türkiye'yi ve Türkleri onlar üzerinden okumasını da sağlamış. Toplum bugün bile “FETÖ terör örgütü” ifadesini anlamış değil. Toplumun bir kısmı hala çocuklarını onların okullarına gönderiyor ve bunu da Türkiye'ye olan muhabbetten yaptıklarını iddia edebiliyorlar.

BEKTAŞİLİĞİN ARNAVUT TOPLUMUNDA SOSYAL VE POLİTİK DİNAMİKLERLE İLİŞKİSİ

Bektaşilik başlarda İslam içinde bir ekol olarak tanımlanıyordu. Arnavutlar Bektaşiliği tam anlamıyla bilmiyor. Dünya Bektaşiler Başkanı Baba Mondi dahil kendilerine Müslüman deyip İslam dışında kendilerince bir yaşam tarzı belirlemiş görünüyorlar. İslam'la doğrudan hesaplaşamayan ya da mücadele edemeyen Batı balkanlardaki Bektaşiliği bir İslam yorumu olarak lanse edip İslamı yıpratma gayretinde gibi görünüyor. ABD, İngiltere ve Yahudi lobisi Bektaşilik adı altında İslam'ın izlerini balkan halklarının yüreklerinden sökmek istiyor. Özellikle Enver Hoxha'nın baskıcı ateist rejiminde üstü küllenen iman ateşinin tamamen söndürülemediği görüldü. Şimdi küllerinden doğan imanı, Bektaşiliğe farklı bir anlam yükleyerek yeni bir din icat ederek söndürmek istiyorlar. Ayrıca Arnavutluk dini olarak parçalı bir ülke olsa da Müslüman nüfusun fazla oldugunu söyleyebiliriz. Arnavutluk'un Batıya angaje olabilmesi ve Arnavutluk'un AB'ye girebilmesi için Müslüman nüfus azaltılmalı veya asimile edilmelidir. Son günlerde Arnavutluk'ta popüler bir gündem olan özel bölgeye, Bektaşi devletine böyle bakmak lazım.

ARNAVUTLUK'TA MÜSLÜMANLARIN DURUMU VE SOSYAL HAYATTAKİ ROLÜ

Arnavutlukta Müslümanlarının durumu maalesef istenilen düzeyde değil. Enver Hoxha'nın tabiri-caizse İslam düşüncesinin üzerinden dozer gibi geçmesi,ülkenin demokrasiye geçmesiyle Selefi-Vahhabi İslam anlayışının toplumda karşılık bulmaması ve hatta ateist bir ülkeden çıkmış toplum tarafından insanların korkması,akabinde feto'nün ülkeye merakı halihazırda hala Arnavutluk diyanet işlerinin FETÖ kontrolünde olması Arnavutluk'ta İslamı bilmeyen nice kuşakların yetişmesine sebep oldu. Arap ülkelerinde okuyan gençler selefilik etkisi altında kaldı ve toplumu İslamlaştırmak şöyle dursun en yakın çevrelerini bile kendilerinden uzaklaştıracak tutum ve davranışlar içine girdiler. Sosyalleşemediler, imamlık/hocalık konusunda zengin Arapların himayesi altına girerek imamlık güçlerini de yitirdiler. Türkiye mezunu ilahiyatçılara bidatçı denilerek islam toplumunda fay hatları oluşturdular. Böyle bir ortamda toplumun üzerinde her türlü ameliyatı yapmak mümkün olabiliyor. Bektaşilik konusunun Arnavutluk özelindeki durumu budur.

ÜLKEDEKİ GENEL DİNİ DURUM VE SİYASİ YAPIYA ETKİLERİ

Arnavutluk'ta bir FETÖ taktiği ve söylemi olarak Dinler Arası Diyalog ve Tolerans kavramları dolaşımda. Buradaki bütün din mensupları siyasi gücün karşısında olmamak adına sessizce hareket eder. FETÖ ve batıl dinlerin kime çalışması gerektiği malumdur. Arnavutluk'taki din meseleleriyle etkili bir biçimde ilgilenen devletler Amerika, İngiltere, Almanya ve son zamanlarda da İsrail'dir.

ABD'NİN BALKANLAR ÜZERİNDEKİ UZUN VADE PLANI VE HALKIN BU DURUMA BAKIŞI

Balkanlar hep deneme alanı olacak, geçiş yolu olarak kullanılacak. İyisini batı alıp kendi çıkarına kullanacak, işe yaramayanı ise Balkanlar'da bırakacak. ABD'ye ve ona benzeyen ülkeler için bir Arnavutluk veya Balkan ülkesi hep lazım olacaktır. Arnavutluk ve yakın komşuları içinde Yunanistan hariç halklar iki tabakaya çekilmek isteniyor. Kara para ve ihaleci insanlar ile azla yetinmeyi öğrenip üst kesime hizmetkâr olmaya razı iki kesim. Güçlü bir eğitim ve üretim stratejisi geliştirilmez ve halklar kalkındırılmazsa Balkanlar batının çöplüğü olmaya mahkûm edilecek.