Cep telefonu icat edildi, İsrail patlatmaya başladı
Aslında şaşıracak bir durum yok. Dünya bir yıldır seyrediyor, Gazze’de çoluk çocuk demeden 40 bin Filistinliyi katleden Netanyahu iç siyasetteki sıkışıklığı ve gözü dönmüş pervasızlığıyla pekala Beyrut’ta da siviller dahil binlerce can almaya kalkışabilir.

Oluşturma Tarihi: 2024-09-21 14:19:06

Güncelleme Tarihi: 2024-09-21 14:25:21

Habertürk yazarı Ayşe Özek Kansu, Lübnan'da Hizbullah üyelerinin kullandığı cihazların patlatılmasına ilişkin değerlendirmesinde dikkat çeken detaylar paylaştı...

YAHYA AYAŞ SUİKASTI

İsrail, Hamas'ın “Mühendis” lakaplı bomba uzmanı Yahya Ayaş'ı Gazze'de cep telefonunu patlatarak öldürdüğünde alet daha yeni icat edilmişti. Daha doğrusu modern cihazların seri üretimle yaygınlaşmaya başladığı, ancak çağrı cihazlarının da halen statü sembolü olduğu 1996 yılıydı. Yoksa mobil telefonun tarihçesine bakarsanız geçmişi 1973'e dayanıyor. Amerikan Motorola'da görevli mühendis Martin Cooper geliştirdiği tuğla büyüklüğündeki ilk mobil cihazla Manhattan'da Altıncı Cadde üstünde ilk görüşmesini yapmıştı.

Yahya Ayaş Bir Zeit Üniversitesi mezunu elektrik mühendisiydi. Hamas'a katıldıktan sonra kısa sürede örgütün silahlı kanadı El Kassam Tugayları'nın Batı Şeria tabur komutanı olmuştu. Radikal dinci Yahudi Baruh Goldstein'ın El Halil'de 50 Filistinliyi öldürmesinin ardından Ayaş'ın imalat ve yönetiminde Hamas'ın ilk canlı bomba saldırıları başladı; 70'i aşkın İsrailli öldürüldü. Böylece İsrail iç istihbarat örgütü Şin Bet, Yahya Ayaş'ı ortadan kaldırmak üzere (1996) harekete geçti; içine patlayıcı yerleştirilen cep telefonu İsrail ajanı bir Filistinli aracılığıyla Beyt Lahya'da Ayaş'a iletildi. Babasından gelen çağrı Ayaş'ın sonu oldu; cevap verdiği an telefon uzaktan kumandayla patlatıldı.

Gazze Han Yunus'ta Yahya Ayaş'ın duvar resmi

Aradan dört yıl geçti, bu sefer El Fetih militanı Samih Malabi Batı Şeria'nın Kalandiya köyünde cep telefonu patlatılarak öldürüldü. İsrail infaz yöntemlerinde yeni bir level'a geçmişti.

1972 Münih Olimpiyatları'nda İsrailli 11 sporcuyu katleden Kara Eylül grubu üyelerini Paris'ten Beyrut'a iz sürüp kurşunlayarak, araçlara bomba koyarak tek tek öldüren, ardından FKÖ efsanesi Ebu Cihad'a (Halil el Vezir) Tunus'ta suikast düzenleyen Mossad cep telefonunda bubi tuzağı aşamasına geçmişti. Ardından, suikast operasyonlarında füzeler devreye girdi; Hamas lideri Şeyh Ahmet Yasin'in helikopterden atılan füzeyle öldürülmesinden sonra yerine geçen Abdülaziz el Rantisi de aynı yöntemle vuruldu. İki suikastın zaman aralığı bir ay bile değildi. İsmail Haniye'nin Tahran'da konukevindeki odada, kıdemli Hizbullah komutanı Fuad Şükür'ün Beyrut'ta öldürülmesi en taze vakalar.

RASTGELE SALDIRI AŞAMASI

Şimdi yeni bir aşamaya daha geçildi. Yahya Ayaş'ın teknolojik infazından 28 yıl sonra Beyrut'ta Hizbullah örgütü önce çağrı cihazları, ertesi gün el telsizleri patlatılarak hedef alındı. İsrail'in yeni nesil saldırısı dünyayı aşırı şaşırttı, akıl almaz olayın çapına dair hayret belirten güvenlik uzmanlarından, artık hiçbir elektronik cihazın güvenli olmadığı alarmı veren fikir önderlerine herkesin ağzı açık kaldı.

Aslında şaşıracak bir durum yok. Dünya bir yıldır seyrediyor, Gazze'de çoluk çocuk demeden 40 bin Filistinliyi katleden Netanyahu iç siyasetteki sıkışıklığı ve gözü dönmüş pervasızlığıyla pekala Beyrut'ta da siviller dahil binlerce can almaya kalkışabilir. İsrail'in kendini savunma hakkı diye diye bunca müsamaha gösterilirken Ayaş vakasındaki hedef odaklı nokta atışı yerine, nerede kime denk düşeceğini umursamadan iletişim cihazlarını rastgele patlatabilir. ABD'nin Ortadoğu'daki en yakın müttefikini dizginleyemediği ortada, Netanyahu'nun oyun sahası yeterince geniş. “Dizginleyemediği” diyorum, çünkü Gazze'de ateşkes görüşmelerine dahil olan Haniye'ye suikast ABD'yi kızdırmıştı. Pentagon yetkilileri de geçen nisanda Şam'da iki İranlı komutana suikasttan haberdar olmadıkları için teessüflerini bildirmişti.

Bu sefer de İsrail'in Biden yönetimine, Lübnan'da bir tür operasyona girişeceği bilgisi verdiği söyleniyor. AP'ye konuşan bir yetkili “Saldırının çapı bizi şaşırttı, Lübnan'da aynı anda yüzlerce çağrı cihazının patlayacağını bilmiyorduk” diyor. Üstelik Beyaz Saray'ın, İsrail-Hizbullah savaşını önlemekle görevli elçisi Amos Hochstein, Netanyahu'yla görüşmek üzere İsrail'e vardıktan bir gün sonra geliyor salvo. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise Lübnan'daki saldırıların Gazze'de ateşkes çabalarına etkisini değerlendirmekte olduklarını söylüyor.

İsrail'in niyetine ilişkin görüşler muhtelif. Gazze savaşını başlattığı 8 Ekim'den bu yana İsrail'e saldırılarda bulunan Hizbullah, Gazze'de ateşkes olmadan durmayacağını söylüyor. İsrail'in bir hedefi Hizbullah'ın komuta – kontrol mekanizmasını tamamen felç etmek olabilir. Nasrallah'ın talimatıyla takip tehlikesine karşı cep telefonu zaten kullanmıyorlardı.

Çağrı cihazı ve telsiz tuzakları Hizbullah elemanlarınca fark edildiği için İsrail'in planlanan zamandan önce saldırdığı bilgisi de mevcut. Eğer İsrail'in hedefi Hizbullah'la savaş başlatmaksa, İsrail hükümetinin iç karışıklığı nedeniyle bugün doğru zamanlama değil. Savunma Bakanı Yoav Gallant Gazze'de ateşkese gidilip ordunun Lübnan'a odaklanması için kamuoyu önünde açık açık bastırıyor. Hizbullah giderek İsrail içlerini vurduğu için binlerce kişi tahliye edildi. Netanyahu'nun Gallant'ı önümüzdeki günlerde görevden alacağı söylentileri yayılıyor. Dolayısıyla Hizbullah'la topyekûn savaşın zamanı değil. Gallant'ın telsiz saldırıları olduğu gün askere hitaben konuşmasında “Savaşın yeni bir aşamasının başlangıcındayız. Bunun için cesaret, kararlılık ve azim gerekiyor” dediği de kayıtlara geçti.

NSA DE YAPMIŞTI – PATLAYICI KOYMADAN

İsrail'in çağrı cihazlarının ikmal zincirine nasıl sızdığı, yüzlerce cihaza nasıl patlayıcı yerleştirdiği halen tartışılıyor, çeşitli senaryolar yazılıyor. Devletlerin elektronik güvenliği adına küresel ikmal zincirinden çıkarak yazılım ve donanımda yerli ve milli üretime veya güvenilir müttefiklerle işbirliğine ağırlık vereceği yorumları yapılıyor.

Sızmanın önceden hazır yapılmışı var. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) eski bilgisayar uzmanı Edward Snowden'ın on yıl önce ifşa ettiği küresel gözetleme programlarına dair gizli belgeler arasında yer alıyordu. 2013 Tarihli bu belgelere göre NSA ajanları, ağ teknolojileri şirketi Cisco Systems'e ait elektronik cihazlara sevkiyat aşamasında, şirketin haberi olmadan gizli bir depoda el koymuştu. Fotoğraflarda da görüldüğü üzere kutular teker teker açılarak ürünlerin içine casusluk amaçlı gözetleme cihazları yerleştirilmiş ve deniz aşırı müşterilere doğru yeniden yola çıkarılmıştı.

Artık Rus vatandaşı olan Snowden, Lübnan'daki saldırılar üzerine o belge ve fotoğrafları X'te yeniden paylaştı ve “Aradan on yıl geçti, nakliye güvenliğinde hiçbir ilerleme yok” dedi.

İsrail ajanları da çağrı cihazlarına sevkiyat aşamasında aynı yöntemle el koyup operasyonu gerçekleştirmiş olabilir. Cihazlara fabrikada da müdahale edilmiş olabilir ama bunun için daha fazla sayıda gizli eleman gerekir. Uzmanlara göre üç bin adet çağrı cihazına toplam 15 kilo patlayıcı yerleştirmek, ancak askeri birimlerle gizli servislerin kapasitesinde olan üst düzeyde mühendislik ve teknik bilgi gerektiriyor. Veya cihazlara sızma operasyonunda üreticinin de dahli olabilir.

İSRAİL YÜZLERCE PARAVAN ŞİRKET KURMUŞ

Hizbullah'ın patlatılan çağrı cihazlarının Tayvan şirketi Gold Apollo markasını taşıdığı biliniyor. Gold Apollo açıklamasına göre cihazlar BAC Consulting adlı Macar şirketi tarafından üretiliyor. Ancak Macaristan hükümeti, bu şirkete ait üretim tesisi bulunmadığını söylüyor.

Budapeşte'de BAC Consulting'in merkezi olarak görünen villa

Üretim ve sevkiyat meselesi deşildikçe, İsrail'in yıllar öncesinden hazırlandığı belli olan operasyonun perde arkasını kördüğüm haline getirmek için paravan şirketler kurarak manevralar çevirdiği anlaşılıyor. İzler, Macaristan'ın yanı sıra Bulgaristan ve Norveç'e çıkıyor. Araştırmacı gazetecilerin sürdüğü izler “Gold Apollo AR-924” model binlerce çağrı cihazının nakliyesinde “Norta Global” adlı şirketin rol aldığını gösteriyor. Ticaret siciline göre bu şirket, Bulgaristan'ın başkenti Sofya'nın ünlü Vitoşa Bulvarı'ndaki 48 No'lu beş katlı apartmanda faaliyet gösteriyor. Der Spiegel muhabiri adrese gidiyor, ancak o binada öyle bir şirket yok. “Norta Global”in sicil kaydı 29 Mart 2022 tarihli ve aynı adreste yüzlerce şirket daha bulunuyor. Bulgaristan Devlet Güvenlik Dairesi (DANS) ülkedeki şirketlerin olaya karıştığı iddiasını yalanlıyor ve “Söz konusu ürünlerle Bulgaristan üzerinden hiçbir gümrük işlemi yapılmadı” diyor.

Budapeşte'de Szöny Caddesi'ndeki bir adreste kayıtlı görünen BAC Consulting de paravan şirket. BAC genel müdürü Cristiana Rosaria Barsony-Arcidiacono, NBC'ye açıklamasında çağrı cihazlarını üretmediklerini söyledi. Resmi yetkililer de doğruladı.

Bulgaristan Ticaret Sicili'ne göre Norta Global şirketinin kurucusu Rinson Jose. Hint kökenli Norveç vatandaşı olan bu şahıs 8 Nisan 2022 tarihinde Norveç'in başkenti Oslo'daki Bulgar Konsolosluğu'nda kuruluş sözleşmesini imzalamış. Ancak son haberlere göre kendisine erişilemiyor, kayıp.