Görünen o ki, karşımızda herşeye rağmen umutvar bir tablo var. Peki bu türbülanstan nasıl çıkacağız? Bir kere AK Parti için en büyük ödevlerden birisi, ekonomideki bozulmanın daha da artmaması için acil tedbirleri sıralayıp bir bir hayata geçrimesi olarak görünüyor. Siyasi alanda başarının anahtarı da bu konudaki sınavı iyi vermekten geçecek.
Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati'nin, AK Parti 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı sunumda da önemli işaretlerin verildiğini gözlemledim. Gerçi sayın Nebati'nin göreve geldiği ilk günlerdeki hızlı ve atılgan yaklaşımlarını göremesek de, temkinli adımlarla ilerleme görüntüsünün bile bir şeylerin düzelmesine ön ayak olacağı ihtimalini güçlendiriyor.
Basın mensubu sıfatımla, AK Parti'nin 20 yıllık iktidarı döneminde göreve gelen tüm Maliye Bakanları ile en az bir defa da olsa bir araya geldim. En esprili olan rahmetli Kemal Unakıtan'dan en ciddi görülen Lütfi Elvan Beye kadar hemen hemen tüm bakanlar ortaya koydukları politikaları tam anlamı ile icraata dönüştüremedi. Bundan sadece Türkiye'nin iç dinamiklerinin değil dış faktörlerin de rol oynadığını gördük. Açık ve net bir dille ifade edecek olursak; Gayretlerinden hiç şüphe duymadığım Sayın Nebati'nin ve ekibinin seçim öncesi uygulayacağı politikalar AK Parti'nin sandıktaki kaderini de etkileyecektir.
Gelelim Bakan Nebati'nin son mesajlarına…
Bakan Bey enflasyonla mücadelenin önümüzdeki dönemde en öncelikli konu olarak ön plana çıktığını söylerken küresel ekonomideki gelişmelere de dikkat çekmiş. Yanlış da etmemiş. Ancak şunu unutmamak gerek: Türkiye ekonomisinin güçlü ve dengeli büyümesi kadar halkın alım gücünün korunması da önemli. İhracatta rekor üstüne rekor kırılırken Kobiler sıkıntılı ise ya da bankacılık sektörü ne denli güçlü olursa olsun eğer tabanda sancı varsa kimse bunu görmezden gelemez.
Öte yandan döviz kurunda sağlanan göreceli istikrarın ve ters dolarizasyonun devamının gelmesi için halkın açık bir dille ikna edilmesi gerekiyor. Dolara olan ilginin temelinde yatan ekonomik faktörler bilinirken, psikolojik faktörlerin neler olduğu ortaya çıkarılmalı ve ‘tedavi' odaklı bir eylem planı devreye girmelidir. Çünkü bizim ülkemizde edinilen doğru ya da yanlış alışkanlıklar kolay kolay bırakılmıyor. Mesela ülkenin batışının TL'nin dolar yüzünden değersizleşmesinden kaynaklandığı ilan edilmiş olsa, bazı kesimler kalkıp da dolarını bozduracak kadar ‘vatansever' olmayabilir. Herkesin birbirinden birşeyler beklediği bir dönemde hiçbir şeyin yapılamaması ise en kötü icraat olarak hatırlanır. Allah'tan şu anda böyle bir tablo ile karşı karşıya değiliz.
Sayın Nebati bozulmanın zirvede olduğu dönemde mayıs ayını işaret ederek, ‘enflasyonda düzelme' olacağı mesajını vermişti. Mayısta tam anlamı ile bir şey hissetmedik ama öncü göstergelerin olumlu görünüme katkı sağlıyor olması düzelmenin başlayacağı ihtimalini güçlendiriyor. Bundan da ötesi sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Ücretliler başta olmak üzere her kesimden vatandaşımızın gelirlerini artırarak aradaki farkı kapatacak programları hazırlıyoruz" mesajı karşılığını tam olarak bulduğunda birşeylerin yoluna girdiğini hissetmemize katkı sağlayacaktır. Yazın sıcak günlerinde ekonomide yaşanacak her pozitif gelişmenin yüreklerimize su serpmesi dileklerimle herkese iyi haftalar.