Nihayet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'deki BM Genel Kurulu toplantıları dönüşünde uçakta fahiş fiyatlarla bizzat ilgileneceğini söylemesinin ardından ilk adım zincir marketlere karşı atıldı ve Rekabet Kurulu biri tedarikçi olmak üzere 6 firmaya toplam 2.7 milyar liralık cezayı kesti. Firmalar konuyu yargıya taşısa da halkın hayat pahalılığı ile mücadelesi devam ediyor. Söz konusu boğaz derdi olunca diğerleri ilk adımda göz aradı edildi ama vatandaş gördü ki, haklı haksız yere zam furyası dört bir yanını sarmış. Hatta can sıkıntısından zammı RUTİN hale getiren firmaların olduğunu bile gözlemledik.

Diyeceğimiz o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, zincir marketleri için “Bunların sınırsız uygulamaları var. Üzerine üzerine gideceğiz. Gereken yapılacak” dedi demesine ama benzer uygulamaları diğer sektörlerde de görüyoruz. Hangi sektörün temsilcisine kulak versek, ilk söyledikleri cümle ise hammadde maliyeti, döviz kuru ve lojistiğe dayalı fiyat artışı oluyor.

İki yıl önce vatandaşa bir kg soğanı 10 liraya aldıranlara karşı etkin mücadele nasıl sonuç verdi ise enflasyona karşı başlatılacak topyekün mücadele de mutlaka sonuç verecektir. İşin içine denetim mekanizması da eklendiğinde serbest piyasa ekonomisinin getirdiği acımasız kazanç hırsının frenlenmesi mümkün olacaktır. Dahası yıllardır Meclisin gündeminde olduğu halde çıkarılamayan Hal Yasası için hemen adım atılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Domatesi tarladan 1 liraya çıktığı halde mevsiminde 7- 12 lira arasında tüketen bir ülke vatandaşının haklı isyanını yöneticiler dahil herkes duyduğuna göre sıra şimdi açıklanacak enflasyonla mücadele paketine gelmelidir. Nitekim bu konuda ekonomi yönetiminin bir çalışma hazırlığında olduğu söylenmektedir.

Gıdadan hizmet sektörüne, inşaattan turizme uzanan her alanda piyasanın dengesizliğini toparlayacak bir paketle yola devam edilmesi tek haneli enflasyon hedefinin gerçekleşme ihtimaline de güç katar.

Ülkede gerçekçi bir bakışla neyin fiyatının ne için ve kaç günde bir artığını sorgulamak artık kaçınılmaz bir gereklilik olmuştur. Duyduğumuz ve gördüğümüz gibi aynı gün içinde defalarca etiket değiştirenlere karşı bir adım atmak bizleri temsil eden vekillerin ana görevi haline gelmiştir.

Ucuzlayan birkaç ürünü takip etmekten ziyade zammı durdurulan ürünler için üretimden tüketime oluşturulacak denetim mekanizması ile sorunun bir nebze de olsa çözülebileceğini belirten uzmanlar, yoksa yerli yersiz zam yağmurunun devam edeceği uyarısında bulunuyor. Zamlanan ihtimali en yüksek ürünler arasında da baklagiller öne çıkıyor. Nitekim bu yıl kuraklığın da etkisiyle üretimi azalan yerli kırmızı mercimeğin kilo fiyatı 25 liraya kadar çıktı. Diğer ürünler de de fiyatlar yerinde durmuyor. Geçen ay 17.90 lira olan yerli yeşil mercimek ise raflarda 20 liradan satılıyor. Aynı ürünlerin ithal olanlarında ise fiyat 12-15 lira seviyesinde seyrediyor. Makarna fiyatındaki hızlı yükselişi Milliyet ağustos ayı sonunda duyurmuştu. Makarna da zamdan nasibini alan ürünler arasında olup ağustosta paketi 4.25 ila 4.5 lira seviyesinden satılan kaliteli makarna şimdi 5 lirayı aşmış durumda. Yapı marketlerde ise durum gıda marketlerinden farksız. İnşaat son bir yılda yüzde 55 düzeyinde arttı. Bazı ürünlerde fiyat artışı yüzde 100'ü aştı. Turizmde ise erken rezervasyonlardaki artış oranının minimum yüzde 40 olduğu gözlenmekte. Bütün bunlar global ölçekteki gelişmeler de dikkate alındığında son 1.5 yılın yansımaları olup halkın haz almadığı sonuçlar. Gerekeni yapılacağı mesajını veren Erdoğan be ekonomi kurmaylarının seçim atmosferine girilirken gündeme getirmesi gereken hayat pahalılığına karşı mücadele seferberliği Cumhur ittifakının sandıkta elde edeceği sonuçtan daha başarılı bir sonuçla halkın cebine yansıyacaktır.