Soçi dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mesela İngilizlerin tavrı… İngilizlerin Rusya ile münasebetlerinin nasıl olduğunu biliyoruz, tamamen ters. Bir taraftan da Kıbrıs'ta bize de çelme takmaya çalışıyorlar. Bu konuyu da Sayın Putin ile ele aldık. Rusya'nın Kıbrıs'a ofis açma olayındaki duruşu, Kıbrıs ile ilgili gelişmeler ve şu anda tahıl koridoruyla ilgili gelişmeler Türkiye'nin bölgedeki ağırlığını her şekilde hissettirmekte." açıklamasında bulundu.
Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Erdoğan'ın bu sözlerinin daha önce rastlanmamış ölçüde açık ve ağır bir açıklama olduğuna dikkat çekerek Türkiye-Rusya ilişkilerinde Soçi sonrası son gelişmeleri değerlendirdi.
"RUSYA TÜRKİYE'DEN RAHATSIZ OLMAZ"
Rusya, Türkiye'nin ekonomik ve finansal zorluklarından dolayı Batı'ya meylettiğinin farkında. Rusya bu hususlarda Türkiye'ye destek de olmaktan geri kalmadı. Doğalgaz alacaklarını ertelemeleri, Türkiye'de Merkez Bankası'na fon kaydırmaları buna misâl olarak verilebilir.
Dahası, Rusya'nın, ekonomisini şöyle böyle toparlamış olan Türkiye'den rahatsız olmayacağı; bu durumun Türkiye'yi daha bağımsız siyâsetler geliştirme kapasitesini arttıracağını bildiği âşikârdır.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin çok tuhaf bir seyri var. Akdeniz'de ve Afrika'da iki devlet kafa kafaya gelmiş durumda. (Meselâ Erdoğan-Putin görüşürken İdlip civârında Rusya Türkiye'ye müzâhir ve onunla iltisaklı unsurlara bomba yağdırıyor; buna mukâbil SMO askerleri ve Türk topçusu Rusya'ya müzâhir ve onunla iltisaklı unsurları dövüyordu).
AKDENİZ VE AFRİKA'DA REKABET VE HUSUMET
Akdeniz ve Afrika'da, Türk-Rus ilişkilerinin rekâbet ve hattâ husûmet mertebesinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. (Öyle olması gerekmiyordu. Keşke öyle de olmasaydı). Ama mesele Karadeniz ve Orta Asya (Türkistan) olduğunda iklim tamâmen değişiyor. İki taraf da birbiriyle son derecede dengeli, anlayışlı bir siyaset gütmek hususunda çok hassaslar. Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında bugüne kadar tarafsız kalmayı başardı. Montreaux'den gelen hakkı ve selâhiyetini kullanarak Karadeniz'i savaş gemilerine kapatması Rusya'yı son derecede rahatlattı. İki devlet, Tahıl Koridoru meselesinde, en azından Batı, denklemi bozuncaya kadar işbirliği yaptılar. Azerbaycan-Ermenistan savaşı esnasında, Ermenilerin ısrarla çağırmasına rağmen Rusya savaşa müdahil olmadı. Bu da Türk tarafının işgâl edilen Karabağ topraklarının hatırı sayılır bir kısmını kurtarması için imkân yarattı.
Türkiye seçimlerden sonra sıkıntıya düştüğü ekonominin öncelikleri üzerinden siyasal ve stratejik önceliklerini görece geri çekti. Kapılarını çaldığımız Atlantik dünyâsındaki finansal kaynaklarının ise böyle bir derdi yok. Onlar parayı vermek için Türkiye'nin çok daha fazla siyasal ve stratejik taviz vermesini; deyim yerindeyse teslim olmasını istiyorlar. İstedikleri, Türkiye'nin, Yunanistan'ın Akdeniz'de yaptığı gibi, Karadeniz ve Hazar'da Atlantik siyasetlerinin kuklası olması. “Değilse para yok” demeye getiriyorlar. Bu işler mahir para simsarlarının kapasitesini de aşıyor.
ERDOĞAN'IN İNGİLİZLERE SERT TEPKİSİ
Türkiye, çizgisini zorlayarak Batı'yla buzları eritmeye çalıştı. Ukrayna'ya bir derece daha yakın duracağımızı ima eden açıklamalarda bulunduk. Daha dramatik olarak, ABD Donanması'na ait en mütekâmil Gerald Ford uçak gemisi ile ABD'nin bizi F-35'den çıkarmasıyla esas fonksiyonları yara almış olan bizim TCG Anadolu gemisini ortak tatbikatta buluşturacak kadar centilmenlik sınırlarını zorladık. Bu tarz gayretlerin nâfile olduğunu, siyasal ve stratejik bedelinin de çok ağır olduğunu düşünüyorum. Erdoğan da bunun farkına varmış olmalıdır ki, İngiltere'ye karşı derin bir hayâl kırıklığının izlerini taşıdığını düşündüğüm çok ağır bir açıklama yaptı. Fransa ve Almanya için Erdoğan'ın bu tarz çıkışlarına alışkınız. Ama İngiltere, Türkiye tarafından, hem de Cumhurbaşkanı seviyesinde ilk defa bu kadar açıktan eleştirildi. Ekonomisiyle darda olan Türkiye'nin Karadeniz ve Hazar siyasetlerinin değişmesi için bir tazyike maruz kaldığı anlaşılıyor. Soçi'de Erdoğan ve Putin, İngiltere hususunda dertleştiyse hiç şaşırmam…