Yeni Şafak yazarı Nedret Ersanel, ABD'deki "gizli belgeler"in sızdırılmasının gerçek sebepleri üzerinde durdu. Ersanel, bununla birlikte ABD dış politikasına yön veren Amerikan istihbaratının Kafkaslar ve Libya'daki girişimlerini yazdı
Ersanel'in "Washington'da ‘gizli belgeler' savaşı: Her şey Ukrayna için!.." başlıklı analizi:
Amerika'da Kasım seçimlerinin ardından Kongre'nin iki ayağından biri olan Temsilciler Meclisi'nin (TM) yönetimi, iktidardaki Demokratlar'dan Cumhuriyetçiler'e geçti…
Ancak TM Başkanı'nın seçilmesi-yüzyıldır görülmemiş biçimde-15 turda gerçekleşti…
Pelosi'nin yerine gelen Kevin McCarthy koltuk için bir sürü taviz vermek zorunda kaldı ve TM'nin işleyişi her an sorun üretmeye açık hale geldi. ABD'nin duruşunda/görünüşünde zaafiyet algısı oluştu.
Türkiye'de hiç ilgi çekmeyen mesele aslında önemli. Ukrayna savaşı ile ilgili bölümü var. Çünkü Cumhuriyetçiler içinde Pentagon'a yakın kesimin ‘savaşa devam' arzusu ile savaşın/harcamaların durdurulmasını isteyen cephenin mücadelesi var…
Üzerine.. Gizli Belgeler savaşı başladı. Başkan Biden'ın da selefi Trump gibi bunları evine/ofisine götürdüğü/sakladığı ortaya çıktı. Beyaz Saray da resmen kabul etti.
Şimdi.. İki konu ayrı değil. Aynı Washington entrikalarının parçası. Watergate skandalına bile benzetebiliriz.
Demokratlar zaten savaşı istiyor ve besliyor. Küresel ekonomik haraçların ABD'ye akmasının yolu olarak görüyorlar. Askerler ve istihbarat camiası, savunma/silah şirketleri de savaşın devamını istiyor. Cumhuriyetçiler içindeki nüfuzlarını böyle gösteriyorlar…
Şimdi hem Başkan Biden'ın hem de eski Başkan Trump'ın belgeleri üzerinden bir ‘iç savaş' başlamış durumda…
BELGELERDE NE VAR?!
İki konu Amerikan ve dünya kamuoyundan özenle kaçırılıyor; bir, bu belgeleri kim ve neden şimdi ‘ele geçirip sızdırıyor'? İki, bu belgelerde ne var?..
Amerikan medyasına ve haber kaynaklarının ifşaatlarına bakarsanız, özellikle Biden'ın gizli belgeleri Ukrayna ile ilgili…
2014'te şahit olup Ukrayna savaşı ile hatırladık ki Biden, Obama'nın yardımcısıyken dış politikayla, bilhassa Ukrayna'yla ilgiliydi. 2016 dahil iki yıl, Ukrayna'da ABD/CIA beslemeli devrimde görev yapan ekibe Biden akıl veriyordu. Aile bireylerinin isimleri de bu ülkedeki akçeli işlerde bolca anıldı…
İşte TM'deki iktidar değişikliği bunların soruşturulmasında adım atılacağını gösteriyor. Yeni Başkan'ı da hevesli. Ama seçim turları sırasında hevesi kursağında bırakıldı mı, borçlandırıldı mı, ‘anlaşıldı mı' zamanla göreceğiz…
Tabii yanılgıya düşmeyelim; Biden'ın başı bundan yanmaz. Biden uzun süredir Amerikan müesses nizamının ana dişlilerinden biri. Hani, ‘batmayacak kadar büyük' diye bir tabir var ya.. Tam o.
Ama bize ders var…
Demokratlar da Cumhuriyetçiler de Ukrayna savaşının ve Rusya'yı ezip sıradaki Çin'e geçmek, Avrupa'yı burnundan bağlayıp, zenginliklerine çökmek konusunda suç ortağı…
Bu örgüte biz ABD diyoruz!
CIA Direktörü Ermenistan'dan sonra Libya'da…
Çıkan kısmın özeti: CIA Direktörü William Burns önce Erivan'a gitti, MI6 Başkanı onu takip etti. Ve Ermenistan, yeni Hazar-Kafkasya haritasına, Rusya'ya diklenmeye başladı. Geçtiğimiz Perşembe günü CIA Başkanı Libya'ya gitti. Burada Başbakan Dibeybe ile görüştü. Bu sırada İtalya Dışişleri Bakanı Türkiye'de Sayın Çavuşoğlu ile görüşmeler yapıyordu. Sonunda haberlere, “İtalya, Türkiye-Mısır arasında arabuluculuk teklif etti” başlıkları atıldı. Ki Mısır, kısa süre önce deniz yetki alanlarını Libya-Türkiye anlaşmasını kesecek şekilde yenilemişti. Libya'da da doğu-batı cephelerini Kahire'de bir araya getirmişti. İşte bu ortamda CIA Başkanı Libya'ya vardı…
Bilindiği gibi Libya, Kaddafi'nin ABD eliyle devrildiği 2011 yılından bu yana savruluyor. Şu sıralar bile iç savaş ihtimalinden bahsediliyor. Amerikan ilgisinin üç ana sebebi var; bir, petrol. İki, yeni küresel mücadele alanı olarak Afrika. Üç, Rus varlığı. Bu yönüyle tıpkı Ermenistan gibi Ukrayna savaşının uzantısı…
Dibeybe tarafında CIA ziyareti, siyasi meşruiyetini pekiştiren bir gelişme. Ancak öncesinde Burns Hafter tarafıyla da görüştü.
Ne CIA ne de Dibeybe tarafı, görüşmenin incelikli içerikleri hakkında açıklama yapmadı, genel ifadelerle geçiştirildi…
TATSIZ İHTİMALLERE KARŞI…
Buna rağmen bazı parçaları birleştirmek mümkün; mesela, Rusya ile ilişkiler konusunda her iki tarafa da ‘tavsiyede' bulunulduğu kesin. Kimi yorumlar, Hafter'in Libya liderliği için desteklediği Kaddafi'nin oğlu meselesinde ABD'nin açık tavır gösterdiğini yazıyor. Öte yandan Libya'daki Rus etkisinin tüm taraflar için yakıcı olabileceği de söylenmiş.
Tarafların bir araya gelmesi yönünde telkinde de bulunulmuş. CIA bu konuda yalnız değil. Mısır ile Libya Başkanlık Konseyi de bu yolda girişimlerde bulunuyor. Ankara-Kahire arasındaki “normalleşme” beklenenden yavaş geliştiğinden, CIA'in Türkiye hakkında da imalarda bulunduğu varsayılabilir. Bir diğer başlık da Rus Wagner grubu. CIA'in bununla özel olarak ilgilendiği belirtiliyor. Hem Ukrayna hem Suriye'deki Wagner varlığı ile Moskova dengelerindeki konumu alakayı açıklıyor.
Sonuç olarak; bu görüşmenin çıktıları Libya'daki tarafların sonraki adımlarında görülecek. Ancak, Türkiye için Akdeniz'i de kapsayan çok önemli coğrafyada tatsız ihtimallere hazırlıklı olmak için yeterli sebep var. Burada Rusya'ya da sorumluluk düşüyor. Libya'daki seçimini bir daha gözden geçirmesi gerekiyor…
YeniŞafak