Hz. Meryem’e atılan iftira
“Hz. Meryem’e atılan iftira” başlıklı yazısında Prof. Dr. Şinasi Gündüz, Yahudilerce Hz. Meryem’e isnat edilen zina suçlamasını ve bunun tarihsel arka planını ele almakta, Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu dönemde Hicaz Yahudileri arasında da yaygın olan bu iftiranın Kur’an’da şiddetle reddedildiğine ve Hz. Meryem’in bir iffet abidesi olarak ön plana çıkarıldığına dikkat çekmektedir.

Oluşturma Tarihi: 2021-11-27 12:34:16

Güncelleme Tarihi: 2021-11-27 12:34:16

Hz. Meryem, Kur'an'da kendisinden sıkça bahsedilen, övülen ve iffetiyle müminlere örnek olarak gösterilen bir kadındır. Hatta onun ismiyle anılan bir sure de vardır.

Hz. Meryem, sıklıkla oğlu Hz. İsa ile birlikte anılır. Her ikisinin de insanlar için bir ayet bir imtihan vesilesi olduğuna dikkat çekilir. Meryem oğlu İsa (as), Hz. Meryem'den mucizevi şekilde doğan Allah Resulü'dür.

Hz. Meryem, Kur'an'ın ifadesiyle kendisine bir beşer dokunmamışken Allah'ın kudret ve iradesiyle mucizevi şekilde hamile kalmış ve Hz. İsa'yı doğurmuştur. Hz. Meryem'e Hz. İsa'nın müjdelenmesi, Hz. Meryem'in şaşkınlığı, hamileliği esnasında yaşadığı sıkıntılar, Allah'ın ona yönelik ihsanı, çocuğunu doğurması sonrası kendisine yöneltilen itham ve Hz. buna Allah'ın emriyle bizzat doğan çocuğun konuşması ile verdiği cevap… Tüm bunlar Kur'an'da ana hatlarıyla anlatılır.

Kur'an'da kendisine yönelik anlatılarda, Hz. Zekeriyya(as) tarafından himaye edilip eğitilen bir kadın ve Hz. İsa'nın annesi olması yanında Hz. Meryem,bir iffet abidesi olarak karşımıza çıkar. Allah'ın kudret ve iradesiyle mucizevi şekilde hamile kalıp çocuğunu doğurduğunda bu iffet abidesi kadına Yahudilerin “çok çirkin bir şey yaptın. ... baban kötü bir adam değildi annen de iffetsiz değildi” şeklinde yaptıkları zina ithamı Kur'an'da reddedilir. Hz. Meryem'e yönelik bu iftira şiddetle yalanlanır; Yahudiler eleştirilerek kınanır.

Kuşkusuz Kur'an'da Yahudilere yönelik tek eleştiri bu değildir. Gerek tarihsel süreçte ortaya koydukları tecrübeden hareketle gerekse Kur'an'ın nazil olduğu dönemde Hz. Peygamber'e ve Müslümanlara karşı düşünce, tutum ve davranışları nedeniyle onlara birçok eleştiri yapılır. Allah'ın oğulları, sevgili kulları oldukları ve kendilerine ilahi azabın yalnızca birkaç gün dokunacak olduğu iddiaları, Hz. Peygambere yönelik kıskançlıkları, hasetleri, kinleri, kelimelerin yerlerini değiştirip mesajı tahrif etmeleri, zulümleri, Allah yolundan alıkoymaları, insanların mallarını faizle haksız yere yemeleri gibi birçok özellikleri eleştirilir.

Onlara yönelik eleştirilerden birisi de Hz. Meryem'e yönelik bu iftiralarıdır. Meryem suresi 27-28'de bahsedilen bu iftiraya Nisa suresi 156. Ayette de kısaca değinilir. Yahudilerin Hz. Meryem'e yönelik büyük bir iftirada,bühtanda bulundukları belirtilir ve ayetin bağlamında diğer hususlarla birlikte yaptıkları bu iftira da onların kalplerinin mühürlenmiş olmasının nedenleri arasında sayılır.

Kur'an'daki ifadelerden, Kur'an'ın nazil olduğu dönemde Hicaz bölgesi Yahudileri arasında yaygın olduğu anlaşılan bu büyük iftira, Yahudi geleneğinde erken dönemlerden itibaren Hz. Meryem'e dair kurgulanan ve kulaktan kulağa dolaşan yaygın bir söylentiyle ilişkilidir.

Tarihsel açıdan Hz. Meryem'e yöneltilen bu iftirayatarihsel açıdan baktığımızda, bunun özellikle ikinci yüzyılda kulaktan kulağa dolaştığı anlaşılır. Elimizdeki mevcut kaynaklarda bu kanaatin yalnızca Yahudiler arasında değil Yahudi olmayan bazı kesimler arasında da ikinci yüzyılda yaygın olduğu görülür.

Kilise Babaları olarak adlandırılan erken dönem Hıristiyan yazarlarının başta heretik olarak nitelenen Hıristiyanlık içi çeşitli gruplar olmak üzere Yahudilik ve Helenizm de dahil Hıristiyan geleneğine karşıt olarak görülen kişi ve akımlara yönelik polemik ve reddiyelerinde Hz. Meryem'in Hz. İsa'ya hamileliği hadisesine yönelik Yahudilerin bazı iddialarına değindikleri bilinmektedir.

Bu konuda en erken referans ikinci yüzyıl sonlarında yazan pagan filozof Celsus'un bir Yahudinin kanaati olarak aktardığı ifadelerdir. Üçüncü yüzyılda yazan Hıristiyan yazar Origen'in aktardığına göre Celsus, bir Yahudinin kanaati olarak Hz. Meryem'in Pantera isimli Romalı bir askerle gayrimeşru bir ilişki kurup ondan hamile kaldığını ve bunun üzerine nişanlısı tarafından kapı dışarı edildiğini anlatır. Üçüncü yüzyılda yaşamış bir diğer Hıristiyan yazar olan Tertullian da eserinde Yahudiler arasındaki bu kanaate değinir.

Hz. Meryem'in Romalı bir asker olan Pantera ile zina ettiğine ve bundan hamile kalarak Hz. İsa'yı doğurduğuna dair iddia, Yahudiler tarafından kaleme alınan kaynaklarda da yer alır. Örneğin Talmud'da da Hz. İsa'ya verilen isim Ben Pantera, yani Pantera'nın oğlu ifadesidir. Bu isimlendirmenin Celsus'un anlatılarında paralel oldığu açıktır. Yani Hz. Meryem'in Romalı Pantera ile zina işlemesi sonucu Hz. İsa'nın doğmuş olduğundan Pantera'nın oğlu şeklinde isimlendirilmiştir. Benzer bir yaklaşıma ortaçağ Yahudi geleneğinde İsa'nın yaşamına dair Yahudi kanaatini yansıtan ToledotYeşu başlıklı eserde de rastlanır.

Bundan başka Hz. Meryem'in mucizevi şekilde hamile kalarak değil de normal bir meşru ilişkiyle, Yusuf'la olan evliliğine bağlı bir birliktelikle Hz. İsa'ya hamile kaldığı düşüncesi ikinci ve üçüncü yüzyılda yaşayan ve zamanın Hıristiyan yazarlarında heretik yani sapkın sayılan çeşitli Hıristiyan kişi ve gruplarca da dillendirilmiştir. Gnostikfikirleriyle tanınan bu grupların bu yaklaşımlarında bu dönemde Yahudiler arasında yaygın olan bu söylentiden etkilenmiş oldukları açıktır. Bununla birlikte onların bu konudaki yaklaşımlarının arka planı Yahudi geleneğinden biraz farklıdır. Zira onlara göre İsa Mesih'in bir insan olarak görünür hali ilahi halinden/özünden farklıdır. İsa Mesih'in insani yönü ya da varlığı normal bir birey gibi sıradan bir doğuma ve ölüme tabidir; ilahi yönü ise doğum ve ölüm gibi böylesi durumlardan uzaktır.

Tüm bunlar şunu ortaya koymaktadır:

Yahudi geleneğinde Hz. Meryem'e yönelik iftira, özellikle ikinci yüzyıldan itibaren yalnızca Yahudiler arasında değil Yahudi olmayanlar arasında da yaygın şekilde dolaşıma sokulmuş, yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. Celsus gibi ikinci yüzyıl pagan figürlerinin aktarımlarında bu açıkça görülmektedir.

Bu dönemde bunun popüler bir anlatı olarak yayılmasının önemli nedenlerinden birisi kanaatimizce Roma topraklarında yayılmaya çalışan Hıristiyanlığın Yahudilerce önemli bir rakip olarak görülmesidir. Bu atmosferde Yahudiler, teolojik diğer hususlarla birlikte Hz. İsa'nın doğumu ve ölümü üzerinden yaptıkları iddialarla da Hıristiyanlığa eleştiriler yöneltmişlerdir. Hz. Meryem'e yönelik zina isnadına dayalı bu iftira yanında Yahudiler Hz. İsa'yı öldürdüklerine ve astıklarına dair iddiada da bulunmuşlardır. Nitekim Kur'an'ın bunu da reddedip yalanladığı bilinmektedir.

Görüldüğü gibi Hz. Meryem'in Hz. İsa'ya hamileliğine dair Yahudiler arasında var olan kanaatin erken dönemlerden itibaren yaygın olduğu anlaşılmaktadır. Hz. Meryem'e yönelik zina isnadının ve bundan hareketle Hz. İsa'nın zina sonucu doğan birisi olduğu imasının Kur'an'ın nüzulü dönemindeki Yahudiler tarafından da sürdürüldüğü görülmektedir. Ancak Kur'an, bu kanaatin büyük bir iftira olduğunu belirtip bu çirkin iftirayı şiddetle reddetmekte ve Hz. Meryem'in ırzını koruyan bir iffet abidesi olduğunu vurgulamaktadır.