Türkiye ile ilişkilerinde PKK terörüne gösterdiği hoşgörü nedeniyle siyasi gerilimin yaşanan İsveç'in NATO'ya dahil olma sürecini mercek altına alan Yeni Şafak yazarı Prof. Öğün'ün "Dünyanın çatı katı" başlıklı yazısından önemli bir bölüm;
Modern medeniyet, tabiatla olan bağlarımızı büyük ölçüde kestiği için modern insan bir bağışıklık meselesiyle karşı karşıya. Çok şey yazılıp çiziliyor bu hususta. Ama meselenin bir de kültürel cephesi var. Yine Türkçede “kavrulmuşluk”, “şerbetlenmişlik” gibi kelimelerle ifâde edilen hâlleri hatırlayalım. Sokaklarda, tozun toprağın içinde, itişe kakışa, vuruşa vuruşa yaşanmış bir çocukluğun, insanlara sonraki hayâtlarında karşılaşacağı sorunları göğüslemek adına direnç kazandırdığının da altı sıklıkla çizilir. Medenî insan bu açıdan da hayli nahif bir manzara çıkarır karşımıza. Bir de modern medeniyetin zihin emeğini beden emeğinin üzerinde bir değer olarak selamlaması, kutsaması da var. Bu da tabloyu daha karmaşık hâle getiriyor.
Modern İsveç, Norveç, Danimarka toplumlarından bahsedildiğinde bu tarz değerlendirmeler canlanır zihnimde. Bu coğrafyalara gitmişliğim yok. Ama bu değerlendirmelerin, biraz târih, biraz edebiyat, biraz sinema üzerinden edindiğim intibâlara dayandığını itiraf etmeliyim. Beni çok şaşırtan, bu toplumların Viking geçmişleridir. Kuzeyin bu çetin, savaşkan, vuruşkan ve renkli topluluklarının torunları tarafından ne kadar temsil edildiği tartışmalı olmalıdır. Geçen sene Adamus Bremensis'in, Barbarlıktan Medeniyete Vikingler kitabını okumuştum. Tam da bu geçişi çok akıcı bir anlatımla ortaya koyuyor.
"YÜKSEK REFAH, YÜKSEK İNTİHAR"
Ormancılık ve madencilik işkolları üzerinden, kapitalistleşen dünyâya entegre olan Baltık dünyâsı kısa zamanda, güçlü hânedanlıkların liderliğinde altyapılarını da güçlendirdi, sanayileşti ve dünyâ liginin en üst basamaklarına yerleşti. Meselâ İsveç 10,5 milyon nüfûsu ile 635 milyar dolara yakın bir GSYİH'ya sâhip. Kişi başına 60.000 dolar isâbet ediyor. İhracat fazlası ise yaklaşık 2 milyar dolar civârında. Tam bir refah toplumu. Sosyal devlet desteği ise dünyâda en ideal ölçülerde işliyor. Güçlü bir orta sınıfa sâhip. Siyâsal olarak ise dünyânın en özgürlükçü demokrasilerinden birisinin hüküm sürdüğü bir yer. Ama zamân içinde bâzı ekonomik sıkıntılar ve için için çözülmeler ortaya çıkıyor. İsveç, son on senelerde ağır sanayiden hafif sanayiyeye kayan bir sektörel süreç yaşıyor. Artık bir zamanların efsâne İsveç çeliğinin yerinde yeller esiyor. O sağlamlığı ile meşhur Volvo arabalarını ise 2000'lerin başında Ford'a satıldığı haberini aldık. İşsizlik ise %10 civârında. İnsanlar çalışmak azim ve kararlılığını taşımıyor. İşsizlik paralarıyla geçinmeyi tercih ediyor. Nüfus azalmasa bile artmıyor. Hızlı bir yaşlanma var. Kültürel olarak yalnızlığın ve yabancılaşmanın derin bir dert olduğunu işitiyoruz. Moral bir çöküntü son derecede yaygın. Her sene 500 kişi intihar ediyor. Bu her 100.000 kişiden, yaklaşık 19'unun intihar ettiğine işâret ediyor. Square ve The Bothersome Man gibi ustalıklı filmler, Kuzeyli toplumların o karanlık, nahif, kırılgan hâlet-i rûhiyelerine güçlü ışıklar tutuyor.
İsveç, tıpkı Finliler gibi, II. Umûmî Harp sonrasında kurulan dünyada tarafsızlığı seçti. İsveç toplumu kendisini dünyânın yüksek tansiyonlarının dışında tuttu. Sanki, dünya apartmanında kendilerine korunaklı bir çatı katı tuttular.
"ORDULAŞMA"
II. Umûmî Harp sonrasında kurulan dünyâyı ayakta tutan sütunların devrilmesinin; Berlin Duvarı'nın yıkılması, Sovyetler Birliği'nin dağılması gibi beylik göstergelerinin dışında, esas şimdi yaşanmakta olduğunu düşünüyorum. Almanya ve Japonya'nın ordulaşması bunlardan birisidir. Diğeri de İsveç ve Finlandiya'nın tarafsızlıktan vazgeçip NATO'ya girmeye karar vermiş olmasıdır.
"YENİDEN VİKİNGLEŞME"
Bu dinamik, akıllanmış, uslanmış çatı katını karıştırıyor. Yeniden bir Vikingleşme sürecine evriliyorlar. Buna, son zamanlarda pagan geçmişlerini yücelten kültürel programlar da eşlik ediyor. Sürecin folklorik bir hoşluktan bambaşka yerlere evrileceğini düşünüyorum. Bilhassa gençliğin buna çok iltifat ettiği haberleri geliyor. Norveçli manyak Breivik kriminal bir mesele olmaktan çıkıyor, kitaplar yazıyor, kültleşiyor. (Ritüel filmini kesinlikle tavsiye ederim). İsveç'te son seçimleri sağın alması tesâdüf olmasa gerekir. Dünyânın çatı katındaki dönüşümü tâkip etmek heyecan verici. Bakalım; bağışıklığı zayıflamış, moral çöküntüler yaşayan bu refah toplumları bu dönüşümü nasıl idrak edecek?