Suriye'de cereyan eden olaylardan her geçen gün daha karmaşık ve içinden çıkılmaz hal almaya başladı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) yeni yılda bir dizi atılımlar yapacağını daha önce belirtmiştik. Ancak tur kurum ve kuruluşlardan gerçek halkın ve mazlumların yararına karar alması beklenmiyor. Şimdiye kadar BMGK hiçbir mazlumun derdine çare bulmadı. Onun için BM'nin yapısı derhal değişmeli. Dünya sadece 5 kan emici vampirin inisiyatifine bırakılamaz.
Suriye'de ateşkes ilan edilmesi ve siyasi diyalog sürecinin başlaması için konsey, geçen hafta sonu, daha önce Cenevre Bildirisi ileViyana toplantılarında alınan kararları teyit eden kararı onayladı. Suriye hakkında masada da olsa nihai bir karar almak istiyorlar. Daha doğrusu aç kurtlar Suriye'yi kendi aralarında nasıl paylaşacağını ve bölüştüreceğini masaya yatırdı. Masada olanlar ve olmayanlar kendi hissesine düşeni almak için yoğun gayret içinde olduğu görülüyor.
Ateşkes sağlanıp, 6 aylık geçiş dönemini ve yeni bir anayasadan sonra 18 ay içinde ülke de genel seçime gidilmesi öngörülüyor. Bu masa etrafında halk yok. Sadece birilerinin adamı olan kişiler ve gruplar masaya oturacak. Emperyalistlerin istekleri doğrultusundasözde barış sağlanacak! Türkiye gibi Suriye'nin bütünlüğünü savunan, akan kanın durmasını isteyen devletlere fazla söz hakkivermemek için uğraşan 5'li çete üyeleri İslami kimliği öne çıkan birçok grubu saf dışı bırakmak istiyor. Bu ülkeler neye göre terör örgütü ve muhalif ayrımı yapacak, sonra siz kimsiniz ?
Kendilerine ajanlık yapanlar “özgürlük savaşçısı” karşı çıkanlar, dini, milleti, vatanı için zalim ve diktatöre karşı mücadele edenler ise “terörist” olarak ilan edilmeye çalışılıyor. Esas terörist halkı Misket, Napalm ve değişik kitle imha silahlarıyla katleden devletlerdir.
İran ve Rusya Esed'i kurtarmanın derdinde
Egemen güçlerin zorlamasıyla oluşturulan Uluslararası Suriye Destek Grubu toplantısı öncesinde ülkede siyasi geçiş süresinin başlaması isteniyor. Zaten esas düğüm da burada dolambaç oluyor. Bu geçiş nasıl olacak? Emperyalistler geçiş sürecinin de karar alma sürecinin de şimdiki katıl, kendi halkından yaklaşık 400 bin kişiyi hunharca katleden Beşşar Esed'in liderliğinde olmasını istiyor. Bu ne aymazlık ve hainlik? Esed adil ve lider olarak kabul edilseydi bu halk isyan etmez ve hayatına devam ederdi. Esed'in ve onun köhnemiş Baas rejiminin zulmü ve işkenceleri yüzünden halk özgürlük talep etmeye başladı.
Şimdi utanmadan ve sıkılmadan bu katil, Iran, İsrail ve Rusya'nın kuklası konumunda olan Esed'ı tekrar ülkenin başınagetirilmesi, hem de BM şemsiyesi altında meşruiyeti tescillenmiş olarak görev verilmesi en büyük hainlik ve ölenlerin kanlarınınboşa heba olduğu anlamına gelir. Suriye'de Beşşar Esed'lı bir çözüm asla olamaz, olsa da böylesi bir dönemde başarı elde edilmesiimkansızdır. Zaten bu karar alıcılarında istikrar ve halkın rahat etmesini amaçlamıyorlar. Daha çok kaos ve gergin ortamın devam etmesi için uğraştıkları malumdur.
BM'de Esed'ın yaptığı katliamlara açıkça destek veren Rusya, diktatör Esed ile siyasi çözüme gidilmesini dikta ediyor. Çin sinsiceRusya'ya desteğini veriyor. ABD ve diğerleri de Esed'e karşı olmadıklarını beraber çalışabileceklerini utanmadan beyan ediyor. Madem bu katil ve diktatör ile beraber çalışacaktınız neden bu kadar kimyasal bombanın kullanılmasına müsaade ettiniz? Rusya devlet başkanı Vlademir Putin ve Dışişleri Bakanı SergeyLavrov ile birlikte İranlı yetkililer tüm ülke başkentlerini dolaşarakEsed'e destek sağlamaya çalışıyor.
İran ile Rusya halkı ve ekonomisi perişan haldeyken Suriye iç savaşı, daha doğrusu Esed için bu kadar uğraşmaları anlaşılır gibi değil. Petrol fiyatları son zamanlarda 35 Dolar'a kadar düşmesiyle petrol gelirine göre bütçesini ayarlayan bu emperyalist ülkeler neredeyse bütçelerinin yüzde 70'ini kaybetti. Her iki ülkede de halk perişan halde. Özellikle emekli ve dar gelirli kişilerin alım gücü her geçen gün daha da kötüleşiyor. Ama ülke yöneticileri kendi halkıyla değil ülkelerinin emperyalist emelleri uğruna kuklaları olan Esed'i kurtarmanın peşine düştüler.
Putin ve Ruhani'nin yolsuzluk dosyaları
İzlenen politikalardan son derece rahatsız olan halk memnuniyetsizliğini dile getirenler hemen “vatan haini” ilan edilerek linç edilmekten korktukları için toplu gösteri ve yürüyüş yapamıyor. Bizdeki gibi muhalefet partileri veya Sivil Toplum Kuruluşlarıfütursuzca hükümeti ve devleti eleştiremiyor. Onlarda eleştiri veya karşı görüş dahi belirtmenin suç olduğu bir ortamda bizde bırakın eleştiriyi ana muhalefet, Musul'un Başika bölgesine Irak'ın daveti üzerine yıllar önce giden ordumuzu işgal gücü olarak görmesi, aynı partinin bir vekili Türkiye'nin DEAŞ terör örgütüne kimyasal Sarın gazı verdiği iftirasını bir Rus televizyonunda dile getirdi.
Eren Erdem denilen bu kişi hala milletin meclisinde bulunuyor ve halkın verdiği vergilerden maaşını alıyor. Bunun yanında terör örgütü PKK yanlısı HDP içinde barınan vatan hainleri ile FETÖ haşhaşileri her gün demeçler vererek ülkemizi dış mihraklaraşikayet etmesine rağmen hala kimse derdest edilmeden kaldıkları yerden iftiraya devam ediyor. Şikayet ettikleri ülkelere bakıyorum hepsi en az Esed kadar rezil, katil, diktatör ve yolsuzluğa batmış durumdalar.
Rus lideri Putin ve etrafındaki kişilerin yolsuzlukları binlerce davalık dosyada bekletilmektedir. Sibur petrol ve petrokimya şirketinin sahibi damadı Kirill Şamalov çok kısa zaman içinde (2 yıl) yaklaşık 3 milyar dolarlık bir servete sahip oldu. Bunun gibiDmitri Medvedev ve etrafındaki yeni yetme soyguncu milyarderlerin sayısı gittikçe artmaktadır.
İran'daki Hasan Ruhani, Haşimi Rafsancani gibi tanınmış siyasetçinin yanı sıra onlarca Molla devlet varlıklarını haksızca gasp etmekle itham ediliyor. Ruhani'nin kabinesinde ve etrafında bulunan kişilerin yolsuzluk dosyaları muhalefetin ve sokaktaki halkın dilinden düşmüyor.
Rusya ve İran soykırım yapıyor!
Her iki ülke de yöneticiler ve etraflarındaki kişilerin yolsuzlukları ayyuka çıktı. İran gelecek Şubat'ta hem Uzmanlar (Hubregan) hem de meclis seçimlerine gidecek. Yolsuzluklarını örtbas etmek için son zamanlarda Türkiye ve Sünni Müslümanlığı düşmanlığı yaparak kaybettikleri prestijlerini geri almanın gayreti içindedir. Şii inancını kendi politikalarına alet ederek Suriye'deki gayrı insanı faaliyetlerini Şii inancına uygunmuş gibi göstermenin gayreti içine girdiler. Oysa Suriye olayının Şii inancıyla hiçbiralakasının olmadığı bilinmektedir.
Her gün Suriye'de milyonlarca dolar değerinde bomba atarak sivil masumları katletmeye çalışan bu şeytanlar utanmadan dini inançları öne çıkarmaları utanılacak bir durumdan başka bir şey değildir. Esed hiç tereddüt etmeden, daha önce olduğu gibi şimdi dekimyasal bomba kullanıyor. İran elindeki ağır silahlarla ve sivillere karşı kullanılması yasak olan silahlarla saldırıyor. Afganistan, Pakistan, Irak ve değişik ülkelerdeki Şii gruplardan oluşturduğu paralı milis güçleri ise hafif kimyasal silahlar kullanıyor.
Afganistan, Çeçenistan, Dağistan, Azerbaycan ve Ukrayna halklarının katılı Rusya ise elindeki silahları denemek için her gün yüzlerce bomba ve füze ile sivil yerleşim birimlerini bombalıyor. Elde edilen bulgulara göre, Rusya başta Halep ve diğer kentlereMisket Bombası kullandığı ispat edildi. Bazı bölgelerde Napalm Bombası kullanmaktan çekinmeyen Putin ve Ruhani yönetimleri işledikleri bu cinayetlerden ve kullandıkları kimyasal silahlardan dolayı mutlaka mahkemelerde yargılanacaktır.
Bu iki devlet açıkça soykırım yaptıkları için mutlaka yargılanmalıdır. Masum insanların kanı üzerine kurulan bir iktidar ve elde edilen dünya nimetlerinden fayda gelmeyeceğini anlamaları gerekir.
Bölgemizin ve insanlarımızın savaşa değil barışa ihtiyacı var.
https//:twitter.com/aslanbalci1