İmam, Hoca, Cemaat, Hizmet, İhlas, Cihad, Hizbullah gibi terimlerin her biri koca bir dünyayı ve mefkureyi içinde besler. Bunlar gibi daha birçok güzel ıstılahın içi ve manası bazı sahtekar ve hainler tarafından boşaltılmaya çalışıldı. Gerçek anlamda bu güzel kelimelerin manasını ve anlamlarını kıyamete kadar kimse değiştiremeyecek. Buna kimsenin gücü yetmez. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki ülkemizde ve İslam dünyasında bu terimlerin içini boşaltılmak için gayret gösteren bir yığın hain var. Şeytanlaşmış şahsiyetler bir nebze de olsa buna muvaffak oldu.
Cumhuriyet tarihinde, hatta Cumhuriyet ilan edilmeden önce azınlıklar tarafından çıkarılan ve finanse edilen dergi vegazetelerde Müslümanların önde gelen kişileri hep kötü ve sahtekar olarak lanse edildi. Bir nevi kanaat önderi olan kişiler “sahtekar” veya “gerici-yobaz” gibi gösterildi. Cumhuriyet'in ilan edilmesiyle ayni zihniyet toplumu ayrıştırıcı ve kamplara bölüştürücü yayınlarına devam etti.
Daha sonra sinema filmleri yapılmaya başlandı. Özellikle komedi alanında, sözde sanat adına(!) yapılan filmler de mutlaka “sahtekar bir din adamı”, “terazi ve ticaretinde hilekar” davranan inançlı bir kışının karşısında namazla ve inançla alakası olmayan ama “içi ve ruhu temiz(!)” bir karakter karşı karşıya getirilir. Yıllardan beri sinema ve dizilerdebu karakterler değişmezken, Batılı emperyalistlerin filmlerinde Bayrak, Kilise, Papaz veya Haham gibi kişiler yüce, bilgin ve saygın kişiler olarak gösterilir.
Bir zamanlar bu kültür emperyalizmi maalesef devlet eliyle yapıldı. Kendi değerlerimizi küçümseyen Batılı soytarıların değerlerini ise yücelten aşağılık kompleksine kapılan bir hale getirildi. Batının modası ve bizi küçümseyen soytarılıklar bir nevi milli değer gibi benimsettirildi. Bize ait olan değerler ise hicivlerle kötü ve ilkel olarak gösterildi. Bu kültür emperyalizmi birkaç nesil devam etti.
Ne zaman ki halkımız kendine geldi, Batılı emperyalistlerin oyunlarını bozmaya başladı. Buna karşı yerli ve yabancıhokkabazlarda bir telaş ve yeni arayışa başladı. Eski tüfek Sabetaycı, Siyonist, Ermeni, Dönme, Pakraduni veya kökü dışarıda olan kriptolar sahneden çekilmiş gibi gözüküp, sahne arkasına geçtiler. Gizli el olarak operasyonları yönetmeye başladılar. Bu kez sahnenin önünde ismi ve ailesi Müslüman olanların eliyle İslam'a ve Müslümanlara hakaret edilmeyebaşlandı.
Yazılı ve görsel medya genel anlamda hep Mason ve Sabetaycı hainlerin elinde oldu. Her fırsatta Müslümanlara yönelikyalan ve iftira içeren haberler manşetten verildi. Fuhşiyati ve cinselliği ön plana çıkararak neslimizi kimliksizyetiştirmeye çalıştılar. Büyük ölçüde başarılı olduklarını kabul etmek gerek. Ancak bu kadar çalışmalarına ve bunca gayretlerine rağmen hedefledikleri sonuca ulaşamamanın hayal kırıklığına uğradıklarını kendileri bizzat itiraf etti.
Cemaatleri ele geçirdiler
Osmanlı İmparatorluğunu parçalayan emperyalistlerin teorisyenleri ülkemizi 1950 yılına kadar halkın yüzde 80'inindinsiz veya Hristiyan olmasını bekliyordu. Planlar bunun üzerine kurulmuştu. Ancak “Allah'ın hesabı daha büyük” olduğundan, asırlarca İslam'ın bayraktarlığını yapan bu millet, gizlice de olsa Hak ve son din olan İslam'dan ayrılmayıpbaşka sapık inançlara pirim vermedi. Binlerce din alımı, Müslüman entelektüel, sanatçı ve kanaat önderinin idam edilmesi, camilerin kapatılması, Kur'an-i Kerim'in yasaklanması, ezanın dahi uydurukça Türkçe okutulması bile bu halkın gönlündeki iman ve İslam sevgisini yok edemedi.
İnsan görünümlü şeytanlaşmış zalimler bu halktan İslam sevgisini koparamayacaklarına kanı oldular. Dindar halkın bir araya gelerek kurduğu cemiyet ve teşkilatların ele geçirilmesi hedeflendi. Belli müddet sonra birkaç cemaat lideri öne çıkarıldı. Hatta bunların bir kısmı hapse bile attırıldı. Böylece halkın gözünde bu kişilerin “işbirlikçi kripto” olmadığı imajı verdirildi. İlim ve irfandan uzak bu kripto kişiler İslam dini yerine saçma-sapan, İslam ile alakası olmayan hikayelerle, uydurdukları sahte evliyalarla halkın inancını çalmaya başladı.
Kimisi yalan hikayeler anlatarak halkı İslam inancından uzaklaştırırken kimisi de hiçbir şey anlatmadan, boş edebiyatyaparak, yalandan ağlayarak, cami cemaatini oyalayıp dururken cebindeki paraları toplamanın yoluna gitti. Bazı sahte tarikat şeyhleri “Rabıta” adı altında Allah ile kul arasına kendini yerleştirerek halkı şirke düşürdü. Kimisi şehvet düşkünü, kimisi kendini peygamber(!), kimisi mezhepsiz veya mezhep savunucusu gibi değişik kliklere soktu. Sözde cemaat gibi gözüken bu kişilere boyalı medya “Hoca, İmam veya Şeyh” gibi lakaplar takarak onların sahtekârlığını İslam'a ve Müslümanlara mal etmeye çalıştı.
Bu sapıkların yönetiminde bulunan iyi niyetli ama düşüncesiz ve İslam'ın temel ruhunu kavrayamamış müdavimleri olanbir kitle oluştu. Halka gerçek İslam yerine sahtekarların ve emperyalistlerin istedikleri ideoloji enjekte edilmeye başlandı. Bu gruplar gittikçe gerçek İslami anlayışı benimseyen kişilerden kendilerini soyutladılar. Gittikçe marjinal olmaya ve İslam dininden uzaklaşmaya başladılar. Kendilerine verilen görev gereği İslam'ın değer verdiği manalı kelime ve terimlerini kendilerine bir slogan haline getirerek içini boşaltmaya başladılar.
İslami terimlerin içini boşaltmaya çalıştılar
“Hizmet” veya “Himmet” dediler, Siyonistlere ve Emperyalistlere hizmet ettiler. “İhlas” dediler Müslüman halkınparalarını çalıp sanatçılarla ve gece hayatlarında yediler. “İmam” dediler Siyonistlere hizmet eden şarlatan ve masumlara kumpas kuran, şantaj yapan ve terör örgütü FETÖ ile bebek katili PKK adına propaganda yaptılar.“Hizbullah” dediler masumları, sadece Sünni oldukları ve katil Beşşar Esed'e muhalif oldukları için katledenleri gördük. “Cihad” dediler, Emperyalistlerin Vehhabi, Selefi karışımı DEAŞ'i ortaya çıkaran, dünya görüşüne uymayan,Müslümanları katleden adaletten ve inançtan yoksun zorbaları gördük.
DEAŞ terör örgütünün yaptıklarının hiçbiri İslam ve Müslümanlarla ilgisi yok. Ama malum çevre bu vahşeti, sahtekarlığı,üç kâğıtçılığı ve soytarılığı Müslümanlığa adapte ederek tüm dünya da İslam karşıtı “İslamofobi” hareketlerin çıkmasınavesile oldu. Batı'daki Yahudi düşmanlığının yerine PEGIDA ve benzeri İslam karşıtı örgütler hemen her ülkedegüçlenmeye başladı. İslam'ı ve Müslümanları her bakımdan kıskaca almaya çalışan emperyalistlere en fazla yardım eden Müslüman görünen ahmaklar olduğunun altını çizmem gerekir.
İçimizdeki hainler ve münafıklar vasıtasıyla Barış ve Merhamet dini olan İslam'ı karalamaya, mensuplarını ise gerici, insanlık ve medeniyet düşmanı gibi göstermeye çalışan bedbahtların son zamanlarda daha da arttığına şahit olduk. Küçük, dünyalık menfaatler karşısında inancını askıya alan veya satanlar her iki cihanda da hüsranda olduklarını anladıklarında iş işten geçmiş olacak.
PKK ‘nın Ermeni terör örgütü ASALA'nın devamı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak kendine eleman bulabilmesi ve yörede itibar görmesi için halktanmış gibi gözükmek için kendine göre ahmakça ve aptalca bir dini anlayış geliştirdi.Cahil ve kaçakçı olan kişileri, özellikle de Suriye'deki teröristleri ülkemize getirerek, Arapça bildikleri için sözde “vaaz” verdirtti. Halk nezdinde bu kişiler “İmam” diye lanse edildi. Dinsizliği, çalmayı, kaçakçılığı ve terör eylemlerini mubah(!)gibi gösteren PKK kendine bağlı dinsizlerden oluşan bir İmam-Mele grubu kurdurttu.
PKK kendine bağlı sahte din adamı yetiştirdi
Yurt dışına gönderdiği bazı kişiler sözde dini eğitim alarak PKK adına bölgede propaganda yapmaya başladı. Bazılarısahte yollarla alınan diplomalarla Diyanette kadrolu İmam olarak çalışmaya başladı. Bunlardan birisi Şirnak'ta çocuklara toplattığı gaz ve mermi kapsüllerini cami avlusuna toplayarak, cemaate “Devlet camiye saldırdı. Daha ne duruyorsunuzaskerlere karşılık verin” gibi tahrik ve yalan beyanda bulundu. Bir başka sahtekar ise kazılan hendeklerin önemini ve“dine uygun olduğu” yalan propagandasını yapınca cami cemaatinden azar işitti ve şikayet edilerek gözaltına alındı. Dinsiz ve Cami yakan katil PKK kendince dini kullanmaya çalışıyor, ama başarılı olamadığı çok açık. Kazdıkları hendeklere gömüldüler. Darbe üzerine darbe yiyorlar.
PKK'nin sözde hocaları bir ara alternatif Cuma namazları tertiplemişti. Sarhoş, kaçakçı, katil ve ne kadar zındık varsasözde Cuma namazına iştirak etmiş gibi lanse edildi. Namazı kıldıran kişinin çok geçmeden deniz kenarında kadınlarlauygunsuz bir şekilde görülmesiyle o şarlatan ve kirli tezgah bozuldu. Ama bölgede hala onlarca PKK yanlısı sahte hoca olduğu biliniyor. Bu kişiler halkın kaçakçılık yapmasını, vergi, elektrik ve su paralarının ödenmemesi için halka yönelik şeytanca telkinlerde bulunmaya devam ediyor.
Ülkemizi ve Kürt kardeşlerimizi yok etmek için öne sürülen PKK'nin başarılı olması söz konusu değildir. En önemlisiKürt halkı kendisine son zamanlarda verdiği desteği vermemektedir. En büyük zararı masum Kürt halkına ve tüccarınaveren PKK uluslararası emperyalist çevrelerin taşeronluğunu yapmaya devam ediyor.
DEAŞ terör örgütü kendine göre bir din anlayışı uydurdu. Hilafeti ortadan kaldırmak için bundan 100 yıl önce İngiliz casuslarının kurdurttuğu Vehhabi anlayışı ile bölge kardeş savaşlarına sahne oldu. Ancak bu kanlı örgütün arkasında onlarca Batılı istihbarat birimi ile nereye kadar gideceği ve sonunun nasıl olacağı merak ediliyor.
FETÖ'nün üst düzey yönetici ekibinin büyük kısmı yurt dışına kaçtı. Ellerindeki kaynaklar tükendi. Ancak hala devlet içinde uyuyan hücreleri olduğu bilinmekle birlikte halk nezdinde itibarları kalmadı. Ancak yurt dışında hala “Dinler arası diyalog” safsatasını yürüttükleri için emperyalist ve Siyonist kuruluşlardan himaye görmeye devam ediyor.
Kökleri ve destekçileri dışarıda olan bu terör örgütleri ülkemize ve halkımıza çok zarar verdi, vermeye de devam ediyorlar. Ama bunların gerçek maskeleri ortaya çıktı. Müslümanlıkla bağdaşmayan eylemleriyle eskisi gibi halkıkandıramayacak olmaları sevindiricidir. İnsanların gönlünden İslam sevgisini koparmaya kimsenin gücü yetmez!
https//:twitter.com/aslanbalci1