Kendini eski Rus Çarı deli Petro sanan psikopat Vladamir Putin çizilen karizmasını düzeltmek için devlet adamlığına yakışmayan Türkiye'ye karşı çocukça ve aptalca kararlar almaya başladı. Kendi kendine ambargo uygulamaya başladı. Son zamanlarda elde etmiş olduğu despotça kazanımlardan güç alan Putin son derece tahammülsüz ve saldırgan olmaya başladı. Suriyeyi işgal ederek bölgedeki dengeleri bozmaya, Çeçenistan ve Afganistan'daki gibi katliam yapmaya başladı.
Şimdiye kadar yaptıkları yanında kar kaldığını zanneden Putin, bir dost tokadıyla, SU-24 savaş uçağının düşürülmesiyle uyandı ama hala gerçekleri kabul etmemekte direniyor. Çünkü bölgede İran, Irak ve Suriye gibi devletlerin zayıf karakterli yöneticileri Rusya'nın bölgeye gelip sivil halkı katletmesine davetiye çıkardı. Dışarıdan gelecek işgalci veya emperyalist güçlere gerek olmadan bu ülkelerin başına gelebilecek en büyük musibet başlarındaki kişilerin bulunmasıdır. Bunlar varken düşmana gerek yok.
İran tarihten beri komşularına düşman ve Müslümanlarla devamlı savaş halinde olan, ama sıkıştığında “biz Müslümanız, Kardeşiz” edebiyatıyla “ Takiyye” yapan kendince kurnaz bir Acem ülkesidir. Irak'ın Saddam Hüseyin'den sonra cehresi değişti. Ülkeyi İran'ın kontrolündeki fanatik Şii gruplarla Kürtler yönetmeye başladı. Araplar ve Sünniler artık ülkenin karar alma mekanizmasında yok. Onun için ülke adına alınan kararlar gerçek anlamda Irak halkını yansıtmıyor. İran'ın çıkarı için yapılan politikalar sömürgeci ve emperyalistlerin emellerine hizmet edeceğinden bunu bağımsız bir ülke kategorisinde değerlendiremeyi
Suriye ise yaklaşık 5 yıldan beri kendi halkıyla savaşın içinde olduğundan ülkeyi temsil etme salahiyeti Beşşar Esed kontrolündeki Baas Partisinin değil dağınık, ortak bir noktada birleşemeyen halkındır. Ancak halk kendi sesini bir bütün olarak duyuramıyor. Böylece bu üç ülke kukla uzaktan alınan emir ve talimatlara göre yönetiliyor. Başlarında bulunan sefil yöneticiler varlıklarını sürdürmek için gönüllü olarak Rusya, ABD, Çin, İngiltere ve diğer emperyalist ülkelere kölelik yapıyorlar.
İran he ne kadar Rusya, Çin ve Almanya'nın kölesi durumundaysa Irak ve Suriyeyi bir eyaleti gibi yönetiyor. Şii inancını öne çıkararak halkının tepkisini önlüyor. Oysa bu işgalin din veya mezheple alakalı değil tamamen siyasi ve iktisadi meselelerden dolayı olduğu ortadadır.
Askerlerimiz Musul'a barış için gitti
Suriye ve Irak topraklarında yıllardan beri emperyalist ülkeler cirit atıyor. Kukla idareciler işgalcilere ses çıkarmazken komşu ülkelerden kendi topraklarına hatalı veya bilinçli giriş olduğunda adeta arslan kesiliyorlar. Nitekim 4 Aralık akşamı Türk ordusu Musul kırsalındaki Başika bölgesine iki yıldan fazla Peşmerge güçlerine eğitim veren birliklerinin görev değişimini gerçekleştirdi. Kimseden gizli ve saklı olmadan askerlerimiz Başika'ya girerken sözde devlet olan Irak Başbakanı Haydar el-İbadi bu olayı kınamış. Hatta bize çıkmamız için mühlet vermiş.
Bir başka Iraklı da “vurmaya hazırız” gibi akıl dışı beyanlarda bulundu. Yahu siz kim oluyorsunuz da böyle büyük laflar ediyorsunuz. Emperyalistlere ülkesini peşkeş çekenler sınır güvenliğimizi korumak için birkaç km topraklarına girdik diye bağırıyor. Sadece Başika'da değil daha birkaç bölgede askerimiz bulunuyor. Bunu bilemeyecek kadar aciz olan bu kuklalar sözde bize kafa tutmaya çalışıyor. Adam olun da sınırlarınızı koruyun!
Ayni bölgede ABD ve İngiltere askeri'de bulunuyor. Niçin onlara ses çıkarılmıyor da bizi hedef alıyorlar? Ancak başları sıkıştığında, kaçacak yer aradıklarında, ırzlarını ve namuslarını korumak istediklerinde bizden yardım ve sığınma istiyorlar. Bu ülkelerin perişan halde olan halkının ayağındaki ayakkabıdan tutun da giydiği elbiseye ve yediği yemeğe kadar hepsi bu ülke ve halkının yaptığı yardımlardır. Maden İran ve Rusya bu kadar iyi dostunuz dur, o zaman başınız sıkıştığında neden bu ülkelere değil de bize koşarak geliyorsunuz? Nankörler!
İran, Rusya, PKK-PYD ve DEAŞ beraber çalışıyor
Bu askerler yıllardan beri oradalar. Zavallılar daha yeni haberdar olmuş. Utanmadan bir de egemenlikten bahsediyorlar. Türkiye sadece Irak topraklarını değil Suriye topraklarının bir kısmını otorite bozukluğundan dolayı kendi kontrolü altına aldı. Ama Türkiye bu devletlerin topraklarında gözü yok, aksine toprak bütünlüğünü savunuyor. Türkiye'nin güvenli bölge olarak ilan etmeye çalıştığı Azez-Cerablus hattı üzerinde bulunan terör örgütü PKK-PYD ve DEAŞ gibi katillerin hareketleri engellendi. Bunu yapmaya da devam edecek. Yanı başında kökü emperyalistlerin elinde olan kukla bir Marksist Kürt devletinin kurulmasını izleyecek değildir. DEAŞ'in yabancı devletler adına bölgedeki Arapları, Kürtleri veya Türkmenleri katletmesine müsaade etmeyeceğini ilan etmişti.
Burada Esed rejimi ve Rus işgal güçleri ile PYD ortaklaşa hareket ediyor. Havadan Rusya'nın bombal
Maalesef bu iki ülkeyle sınır komşusuyuz. Oradaki sıkıntı yüzünden uzun yıllardan beri biz de rahatsızız. Onların başlattığı soruna bizi de ortak ettiler. Binlerce km uzaktaki Jony geliyor olaya müdahil oluyor da bizim dahil olmamız neden yadırganıyor? İpini koparan bölgeye gelmeye başladı. Tarihte Irak ve Suriye ile hiçbir bağı olmayan birçok devlet, bir parça imtiyaz kapabilmek için askeri silah ve mühimmatla geldi. Bir kısmı da yolda yakında gelecekler.
BM 1 Ocak 2016 tarihinde Suriye'de ateşkes ilan etmeye hazırlanıyor. Bu tarih gelmeden herkes koşarak bölgeye gelmesi çok manidardır. Barış için değil çıkar için buradalar. Biz sivil halka her türlü yardımı yaparken onlar sadece çevreyi bombalayarak katliam yapıyorlar. İşin garip tarafı hepsi de DEAŞ'i bahane ederek geliyor ama kimse terör örgütü DEAŞ'i bombalamıyor, aksine sivil halkı katlediyor. Bayırbucak'taki
Sömürgeciler neden bölgeye akın ediyor?
Bir kısmı İncirlik Üssünü kullanıyor bir kısmı deniz yoluyla Akdeniz'e geldi. Fransa Charles de Gaulle uçak gemisiyle Doğu Akdeniz'de demirledi. Almanya ve İngiltere parlamentoların
ABD, Rusya ve İran zaten önceden beri bölgede sivil katliamı yaparken, buğday depolarını ve su arıtma tesislerini vuruyor. Bunların yanında, 28 üyeli NATO ile birlikte Türkiye, Belçika, Kanada, Hollanda, İtalya, Irak, Çin, İspanya,Yunanistan, Portekiz, Avustralya, Bahreyn, Ürdün, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Danimarka ve daha birkaç ülke yakın zamanda bölgeye gelerek yangına benzin dökmeye çalışacaklar Ki
Bu devletlerin barış konusunda ne kadar ciddiyetsiz ve samimiyetsiz oldukları daha işin başından belli. Eli kanlı Esed gitmeden, DEAŞ, PKK-PYD ve Suriye içindeki Şii terör gruplarıyla paralı milisler bölgeyi terk etmedikçe barış vehuzurdan bahsetmek anlamsız olur.
Sözde DEAŞ ile mücadele etmeye gelen devletlerin kendileri bizzat bu terör örgütlerine destek veriyor. Kendi silahlarını kullandırıyorla
Bu kadar ipsiz- sapsız ülke bir örgüte karşı toplandı. Değişik bölgelerden ve kozmopolit insanlardan oluşan DEAŞ çapulcularını yok edemiyorlar mı? Bu koca yalana bizim de inanmamızı mı bekliyorlar? Herkes bilir ki terör gruplarına dış destek olmazsa barınamazlar. Samimi değiller. Eğer olsalar, silah satmasalar ve petrolünü almasalar bu örgüt dağılır gider. Fikir veya bir ideoloji etrafında birleşmiş olsalar tamamıyla yok etmek zor olurdu. Ama bunlar istihbarat, sapıklık, macera ve para kazanmak üzere bir araya geldiklerinden dolayı toparlanmaları söz konusu dahi olmaz.
Asıl mesele Suriye'nin, Irak'ın ve bölgenin bölünmesinin yanında petrol ve türevlerinin paylaşılmasıdır. Rusya'da fırsattan istifade ederek Akdeniz'e yerleşmenin peşindedir. Bir iddiaya göre, Rus uçağının bilerek ve kasıtlı olarak Türk topraklarına girerek düşürülmesine imkan verdiler. Bunu kullanarak bölgeye daha güçlü bir şekilde yerleşti. İnsafı ve etik değeri olmayan Rusya gibi ülkelerden her şey beklenir.
Sömürgeciler çıkar ve ikbal peşindeler, önemli olan bizim nerede durduğumuz. Bölgenin barışı ve halkların kardeşliği için neler yaptığımızdır.
https//:twitter.