Referandumda kaybedenler sokaktan ve Batı’dan medet umuyor
8 Yıl Önce Güncellendi
2017-04-25 15:53:16
Ülkemizde referandum yapıldı ve halk kararını verdi. İki seçenekli bir seçim olduğundan bir taraf kazanacak bir tarafta kaybedecek. Kazananla kaybedenin arasındaki farkın çok az olma ihtimalinin gayet normal olacağı herkes tarafından bilinir. Akli selim olanlar bu konuda laf dahi söylemez. Bazılarının örnek aldığı Avrupa'da yapılan referandum sonuçlarına baktığımızda hemen hepsinin arasındaki farkın çok az olduğunu görürüz. Sandıktan çıkan neticeye de kimse itiraz etmez.
Osmanlı Cihan Devletinin son zamanlarından beri her şeye itiraz eden ancak hiçbir öneri sunmayan garip, statükocu asalak bir kesim var.Mantıksız ve gerici bir inatla yapılanlara itiraz eden muhalefet alternatif çözüm üretemediği için insanların kamplaşmasına neden oluyor. Halkı sokaklara çağırarak vandallıkla çözüm arıyor. Bu yanlıştan derhal dönülmesi gerekir.
Referandumda Hayır kampanyası yürütenler kaybedeceğini zaten biliyordu. Daha sandığa gitmeden FETÖ ve PKK terör örgütleri ortaklaşa hareket etme kararı almıştı. İlk hedefleri seçim sandığını halkın önüne koymamaktı. Ancak muvaffak olamayınca sandıkta kaos çıkararakseçimlere gölge düşürmeye başladılar.
Ana muhalefet CHP içinde odaklanmış bir kısım şer odaklara yardım ederek sanki kriz varmış gibi büyük yankı çıkarmaya çalışıyor. Her zamanki gibi temeli olmayan ispatsız, şahitsiz, delilsiz sadece vehimlere ve niyet okumalara dayanarak “seçimde hile yapıldı” yalanınıdillendirmeye başladılar. Daha önceden hazırlanmış senaryo devreye sokularak referandum sonuçlarının geçersiz olduğunu iddia ederekseçimin yenilenmesini isteyecek kadar gözlerini kararttılar.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından seçimi izlemek için gönderilen gözlemcilerin raporları merak ediliyordu. Söz konusu raporu düzenleyecek kişilerin birer terörist ve PKK çapulcularının kankası oldukları ortaya çıkınca ülkemizin ne denli bir kıskacın içinde olduğunu daha net gördük. Bu ne düşmanlık, bu ne bitmeyen bir kin! Emperyalist ülkeler bizi yok etmeden rahat etmeyecek ancak bu milletin kolay lokma olmadığı her geçen gün daha da belirgin hale geliyor. Ülkenin vizyon sahibi, vatanperver bir liderinin ve kadrosunun olduğunu gören halk ölümüne de olsa bu hak yolda Reisleri ile birlikte olacağını bir kez daha ilan etti.
Hukuksuzluk yapanlarla itiraz edenler ayni zihniyette
Bu samimiyet tablosu karşısında yerli ve yabancı düşmanlar hasetten çatlıyor ve mevzi kaybediyor. Aptalca ve küstahça beyanat vermeye başladılar. Ancak onların havlaması bu halka korku değil bilakis mutluluk veriyor. Şeytanı azapta görmek çok güzel bir duygu. Seçim ülkemizde oldu ancak yankılanması ve acısı Almanya'dan, Hollanda'dan ve diğer Avrupa ülkelerinden hatta Mısır'daki katil diktatör Abdulfetteah es-Sisi ve Suriye'deki bebek katili Beşşar Esed'den geldi. Dış kapının dış mandalı olan ülkelerin bu denli rahatsız ve tedirgin olduklarına göre demek ki ülkemiz ve halkımız doğru yoldadır.
Gönül isterdi ki şer güçlerin eline hiçbir koz verilmemiş olsaydı. Sandık başkanlarına teslim edilen oy pusulaları ve zarfları adeta o kişinin ve orada bulunan heyetin namusu gibidir. Ancak bundan yoksun olan çapulcular emanete ihanet ettiler. Oy pusulaları ile zarfların bazılarımühürlenmeden oy kullanılması sağlandı. Bu bilinerek ve tasarlanarak yapıldı. Böylece CHP, HDP ve Vatan Partisi sonuçlara itiraz etti. İşin garip tarafı sandıkların başında bu siyasi partililer bulunuyordu. Ak Parti müşahitleri bu esnada neden itiraz etmedi? Bu konu iyice araştırılmalıdır.
İlk önce hukuksuzluğun zeminini hazırladılar, hatta kendileri suç işleyerek zarfları mühürlemeyerek işlerini yapmadılar. Ardından “mühürsüz oy kullanılıyor” diye rapor tutturuldu. Bununla Yüksek seçim Kuruluna başvurdular. Ancak seçimin bitmesine az bir zaman kala itirazlar yapıldı. YSK'de alelacele sandık kurulu mührü taşımayan oy pusulası ve zarfların dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça geçerli sayılmasınakarar verdi.
Bir başka garip ve şeytanca plan da ne hikmetse Evet oyların çıkması beklenen sandıklarda yapıldı. Hayır oylarının olabileceği sandıklarda ise normal prosedürlere uygun mühürlü zarf ve oy pusulaları ile işlem yapıldı. Planları şeytanca ve kendilerince zekice(!) ancak dışarıdan bakınca çok aptalca bir plan olduğu görülüyor.
Terör yanlısı HDP ile CHP'nin avukatları sandık görevlilerine gönderdikleri mesajların bir kısmı kamuoyu ile paylaşıldı. Ülkeyi ve devleti zor duruma düşürmek için hukukla oynadılar. Kendi yapmış oldukları hilekârlığa karşı zabıt tutturup YSK nezdinde devleti suçlu duruma düşürdüler.
CHP ve muhalefet mahkemelerden medet umuyor
Bir nebze olsun düşünelim, bu zihniyette olan kişiler sadece bir günlüğüne devlet adına, para karşılığında YSK'da görev yaptılar. Bir günde yaptıkları tahribata bakın! Allah korusun. Ya bu kör cahil ve ayrılıkçı zihniyet, koalisyon veya iktidar olsa ülkenin hali ne olur? Bu art niyetlikara zihniyet referandumu durduramayıp, halkın genelinden fazlası 18 maddelik değişikliği kabul edeceklerini bildiklerinden en iyi yaptıklarıfırıldaklığa soyundular. Devletin imkânlarını kullanarak halkın tercihini etkilemenin ve ülkemizi şikayet etmenin planını çok daha önceden planladılar.
Eğer gerçekten seçimde hile yapılmış veya kanun dışına çıkılmışsa bunun sorulması ve araştırılması gerekir. Kimse böyle bir sahtekârlığatevessül etmemeli edene de mutlaka engel olmak gerekir. Biz burada itiraz edilmesine karşı çıkmıyoruz. Lisani hal ile kanun ve nizam ölçülerinde itiraz edilir ve gerekli merciler de itirazları ciddiyetle inceler ve kararını verir. Ancak bunlar vahşi ve dağdan gelmiş aptal kabadayıgibi ortalığı kırarak ve dökerek hareket etmeye başladı.
İtirazın yolları ve şekli kanunlarla belirlenmiş. Tutulan zabıtlara YSK'ya müracaat edilir. Bu konuda yetki YSK'da olduğu herkes tarafın bilinir. Ancak sokaktan medet uman terör sevdalısı kişiler seçim sonuçlarını tanımayacaklarını aptalca ve cahilce ilan etmeleri asla kabul edilemez. Halkın tercihi işine gelmiyor diye kabul etmemek gibi bir durum olamaz. Ülke sadece bu aptallardan ve Vandallardan ibaret değil.
YSK'dan ret cevabı alan bu 3 grup Danıştay'a daha sonra Anayasa Mahkemesine başvuracak. Bu mahkemelerin yetkisi olmadığını bildikleri halde sözde hukukçu kimlikleriyle başvuruyorlar. Buralardan alacakları ret cevabı üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidecekler. Zaten AB'nin de istediği bu. Aslında AİHM'nin de referandumla ilgili karar verme hakki yok. Ancak mesele Türkiye olunca ortalıkta hukuk veya kanun dinlemeyip aleyhimize karar vermemeleri için hiçbir neden yok.
Böylece ülkemizde yapılan sistem değişikliğinin tartışılır hale getirmek, hukuksuz veya diktatörlükle yönetilen bir ülke gibi göstermek istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar AB ve diğer çapulcu emperyalistlerin alacakları kararlar halkımızın umurunda değil. Halk aşkla ve şevkle yapılan değişikliklere destek veriyor. Ülke ve halk düşmanları hiçbir zaman doğrudan ve haktan yana karar almamıştır. Bu halk artık gerçekleri gördü. Batının at koşturduğu mandacı mankurtların devri bitti. Yerine insancıl, çevre bilinci olan, ülkesini ve vatanini seven bir halk var.
Soros terör gruplarını destekliyor
Hiçbir mahkeme halkın vermiş olduğu kararı sorgulayamaz ve iptal edemez. CHP bu halk düşmanlığıyla bir kazanım elde edemeyeceğini bildiği halde beyhude bir mücadele veriyor. Böylece parti içinde yapılacak isyanların önü kesiliyor. Birde verilen Hayır oylarının üzerine yatarak kendine taraftar edinmeye çalışıyor.
Ortalığın karıştırılması ve ikinci bir Gezi kalkışmasının önünün açılması için George Soros'un referandum sonrası ülkedeki vakıflarına 100 milyon dolar aktardığı bildirildi. Şeref yoksunu kişiler bu paradan pay almak, kaos ve sokak eylemleri tertiplemek için harekete geçti bile. Yurtdışında Human Rights Watch gibi satılmış örgütlere milyarlarca dolar aktararak ülkemiz aleyhine eylemler yaptırıyor.
AGİT'in ülkemize göndermiş olduğu sözde “gözlemci” çapulcuları bu katil örgütlerin finanse ettiği ortaya çıkarıldı. PKK ile FETÖ'nün uyuşturucu ve fuhuş paralarıyla satın aldığı bu kişiler Türkiye devleti ve hükümeti karşıtı yapılan her gösteride bulunmuş ve ülkemize olan düşmanlıklarınıaçıkça dile getirmişler. Hal böyle iken bu satılmış ayyaş ve uyuşturucu müptelası olan kişilerden objektif olmaları beklene bilinir mi?
Avrupa'nın “TheGuardian” gibi bazı gazeteleri Gezi gibi eylemlerin yeniden başlaması gerektiğini duyururken bazı “monşer” devlet adamları da sayın Erdoğan'ın katledilmesinin gerektiğini dile getirmeye başladı. Bu aptal ve katil ruhlu insanların tek derdi ülkemizi kaos ve iç savaşasürüklemektir.
Esas mesele Sayın Erdoğan değil, hedeflenen bu halkın yükselişini ve yeniden büyük millet olmasını engellemektir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara