Dolar

34,5647

Euro

36,3155

Altın

2.921,94

Bist

9.659,96

80 HDP milletvekiline 8 Soru

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-10-27 14:03:50

80 HDP milletvekiline 8 Soru

PKK, siyasi kanadı olan HDP ile 7 Haziran 2015 seçimlerinde siyasi alandaki mücadelesinin en büyük başarısını elde ettiği halde, tercihini maalesef yine silahtan yana yaptı. PKK'nin 80 milletvekilinin gözlerinin içine baka baka bu siyasi başarıyı silaha tahvil etmesine hiçbir milletvekili ses çıkarmadı. Bu hem HDP ve 80 milletvekili için bir zül olduğu gibi, seçmene en hafif deyimiyle bir saygısızlıktır da!

HDP, seçimlerden sonra artık küllenmiş ateşin sönmesi için çaba göstereceğine, bu ateşin üzerine benzin döktü adeta; kendisinden olmayanlara ‘kaleşnikof doğrultmak, onları tükürüğüyle boğmakla tehdit etmek, bölgenin savaş alanına dönüştürülmesine karşı keşsiz kalmanın da ötesinde katkıda bulunmak ve Mesut Barzani'yi itibarsızlaştırmaya çalışan kirli ittifakın içinde yer almak gibi.

Oysa büyük çoğunluğu PKK-HDP ile aynı dünya görüşünü ve aynı değerleri paylaşmadığı halde seçimini çözüm sürecinin devamı adına yapmıştır. Kürtler bu seçimleriyle iki tarafa da mesaj vermiş oluyorlardı. İlk mesajları HDP'ye idi; “madem amacınız barış, ama önüne konulan bir baraj var. Barajı aşıyoruz.” Diğer mesajları da hala Kürtleri kabul ve hazmetmekte zorlananlara idi. Kendilerini daha görünür kılıyor ve adeta “biz buradayız” diye haykırmış oluyorlardı. Ama üzülerek belirtelim ki, her iki kesim de Kürtlerin bu mesajlarına hakkıyla ve layıkıyla karşılık vermedi ve HDP aldığı bu destekle birlikte PKK'nın şiddet ve terörüne teslim olurken, Kürtlerin siyasi tercihlerinden rahatsız olanlar da saygı sınırlarını aşan bir duruş sergilediler.

HDP seçmeninin önceliği iki yıldan beridir susturulan silahların artık toprağa gömülmesi ve hep birlikte bütün bireylerinin daha müreffeh olacağı bir Türkiye'yi inşası yönünde çalışmak idi. Ve HDP eş başkanı Sayın Selahattin Demirtaş'ın “PKK'ye silahı AKP'nin değil, kendilerinin bıraktıracağı” yönündeki sözünü yerine getireceğine inanıyorlardı. Ancak 7 Haziran seçimini başarıyla geride bırakan HDP ne iddia ettiği gibi bir “Türkiye Partisi” olma ve ne de çözüm sürecinin devamı yönünde bir çaba gösterdi.

HDP her ne kadar üzerini örtse de Kürtler seçimlerini Sayın Erdoğan'ı “başkan seçtirmemek” ve HDP'nin kendi değerleriyle adeta bir savaş anlamına gelen parti programı ile iktidar olması için değil, barış sürecinin devamı için yaptılar.

HDP 1 Kasım seçimlerinde ise “İnadına Barış” sloganını bayraklaştırmış oluyor. Aslında 7 Hazirandan sonra HDP'nin biri Doğuya ve diğeri de Batıya hitap eden iki yüzünün ve iki cephesinin olduğu görüldü. HDP Batıya bakan yüzüyle avazının çıktığı kadar “inadına barış” diye bağırırken, Doğuya, Kürtlere dönen yüzünde ise “inadına savaş” anlamına gelen hendek, mayın, yol kesme, yol kontrolü, haraç toplama, baskı, cinayet, suikast ve diğer şiddet ve terör eylemleri var.

HDP'nin PKK'den ayrı bir yapı olmadığı gibi, PKK'ye rağmen bir irade beyanında bulunamayacağı da artık anlaşılmıştır. Özellikle HDP'ye 7 Haziranda oy veren Kürtler iki arada bir derede kalmış durumdalar. bir yandan barış sürecinin yeniden kaldığı yerden devam etmesi için ve bununla birlikte görünürlüklerini ve kararlılıklarını korumak için yeniden HDP demek istiyorlar, diğer yandan da HDP'nin kendi iradelerini PKK'nin şiddetine teslim etmek suretiyle ateşe benzinle gideceğinden ciddi bir şekilde endişe ediyorlar.

Biz de yararı olur düşüncesiyle seçime günler kala zihinlerdeki sorulardan bazılarını HDP'ye yöneltelim dedik.

1.    Türkiye'nin yasaları herhangi bir dini, siyasi veya etnik grubun şiddete başvurmasını veya silahlı mücadeleye girişmesini meşru gösterecek kadar anti demokratik olduğu için mi PKK-KCK'nin şiddet ve terör eylemleri karşısında sessizliğinizi hala koruyorsunuz?

2.    PKK-KCK'nin bazı yerlerde ilan ettiği öz yönetimin ve özerkliğin ülkemizin barışına ve Kürt Sorununun çözümüne nasıl bir katkısı var?

3.    Hendeklerin açılması, yolların kesilmesi, sivil, polis ve askerlere yönelik yüzlerce cinayetin işlenmesi ve mayın döşenmesi gibi terör eylemlerini mahkûm etmeyişinizi bu eylemleri tasvip ve teşvik ettiğiniz şeklinde okumak yanlış mıdır?

4.    Siz mi (HDP-DBP) belediye araçlarını YDG-H'nin hizmetine sunuyorsunuz, yoksa onlar mı bu araçları gasp ediyor?

5.    Kürtlerin temel insani haklarından olan anadilde eğitim konusunu her fırsatta dile getiren bir parti olarak, bu hakkın meşru bir şekilde karşılanmasını sağlayacak bir projeniz var mı?

6.    1 Kasım seçimlerinden sonra alacağınız sonuç ne olursa olsun silahların yeniden susturulması, PKK'ya silah bıraktırılması, dağdaki insanlarımızın sağ salim bir şekilde evlerine dönebilmeleri, genelde Türkiye'nin ve özelde geri kalmış bölgelerin kalkınması ve onlarca yıldır şiddet ve terör mağduru olan insanlarımızın daha müreffeh ve eğitimde daha fazla imkanlara sahip olmaları için nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz?

7.    Size göre devletin inkâr, imha ve asimilasyon politikalarına son vermek suretiyle Kürt Sorununun çözümü yönünde devrimci adımlar atan, bütün bir hayatına mal olabileceğine dahi aldırmadan Barış Sürecini başlatan, “vatana ihanet ediyor” ithamlarına rağmen Abdullah Öcalan'ı sürece dahil eden ve “gerekirse baldıran zehri içerim” diyecek kadar bu konuda kararlı ve samimi olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile uzlaşmak mı, yoksa çözüm sürecine karşı olanlarla ittifaka mı Kürt Sorununun çözümüne katkı sağlar?

8.    1 Kasım seçimlerinden sonra da PKK-KCK'nin siyasi kazanımlarınızı yine kendi terör eylemlerine tahvil etmesi durumunda daha önce yaptığınız gibi buna teslim mi olacaksınız, yoksa seçmeninize saygının bir ifadesi olarak iradenize sahip mi çıkacaksınız?

SON VİDEO HABER

Hakeme saldıran futbolcu tutuklandı

Haber Ara