HDP'nin seçim bildirgesini okuyanlar eminiz ki, “acaba bu parti hangi toplumda yaşıyor?” diye sormaktan kendilerini alamazlar.
HDP, Kürtlerin sosyal, kültürel, ekonomik, eğitim, tarım, kalkınma ve ahlaki-din sorunlarını nasıl ve hangi yöntem ve araçlarla çözeceğine dair inandırıcı projeler ve düşünceler sunamamıştır. Bunlara karşılık LGBT (Lezbiyen-Gey-Biseksüel-Trans) ve Laiklik konularında oldukça yalın bir dil kullanmıştır.
Her fırsatta Kürtleri temsil ettiği iddiasında olan HDP, CHP'den miras aldığı Laikliği hem CHP'yi ve hem de Eski Türkiye'yi aratmayacak bir titizlik ve kararlılıkla Kürtlere dayatmaya çalışmaktadır. HDP'nin bazı milletvekilleri ve sözcüleri daha önce de çeşitli vesilelerle laiklik konusundaki hassasiyetlerini dile getirmişler ve bu konuda ordu ile aynı düşündüklerini ifade etmişlerdi.
Kürtlerin laiklikten neler çektiğini, ne gibi zulümlere; kıyımlara, katliamlara ve idamlara maruz kaldıklarını bilmeyen Kürtler var mı? Ama görünen o ki, laikliğin yeni bayraktarı HDP'dir.
HDP sadece laikliğin bayraktarlığını yapmakla kalmıyor. LGBT'nin bayraktarlığını da yapıyor. Müslüman toplumun ahlakını iğfal etmeye ve çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de bu anlayışı yerleştirmeye, bu fiillerin yaygınlaşmasını ve toplum tarafından kabul görmesini sağlamaya çalışıyor.
Mecliste bulunan dört büyük siyasi partinin seçim bildirgelerini incelediğimizde, Laiklik konusunda HDP ile CHP'nin yarıştıklarını ve LGBT konusunda ise bayrağın HDP'nin elinde olduğunu görürüz.
Örneğin, CHP'nin bildirgesinde LGBT yer almıyor ve laiklik ise 13 kez yer alıyor. Buna karşılık HDP'de 9 yerde LGBT, ve Laiklik ise 5 kere anılıyor. HDP, LGBT'ye karşı çıkanlara ise transfobi, biofobi ve homofobi muamelesi yapmaktadır.
HDP'nin seçim bildirgesi elbette ki HDP'yi ve ona gönül verenleri bağlar. Bize düşen, HDP kendisini nasıl tanımlıyorsa, o şekilde, yani olduğu gibi görüp kabul etmek ve varsa ret ve eleştirilerimiz, bunları yapmaktır.
Parti bir araç olduğu için, homojen olabileceği gibi, heterojen de olabilir. Bir parti birbirine zıt birçok düşünceyi ve hatta ayrı dinlerden olanları dahi bünyesinde barındırabilir. Nitekim Türkiye'deki partiler de öyledir. Bakıyorsunuz, partinin başkanı referansını İslam'dan aldığını söylüyor, ama bünyesinde Müslüman olmayanlara da yer verebiliyor. Veya referansını laiklikten, sosyalizmden veya başka din ve ideolojiden alıyor, ama bünyesinde Müslümandan Hristiyana ve ateistlere kadar yer verebiliyor.
Ama İslam'ın diğer bütün din ve ideolojilerden farkı var; kendisine uyan şeyleri alır, ama uymayan şeyler ile arasına net bir sınır koyar. Örneğin, bu gibi durumlarda Müslümanlar sözü eğip bükmezler ve “senin dinin sana, benim dinim bana” diye dosdoğru ifade ederler.
HDP, belirgin bir şekilde heterojendir; İslam'ı biricik din ve dünya görüşü olarak kabul edenler olduğu gibi, komünizm ve diğer ideolojilere inananlar da var. Bunları da onların zaman zaman yaptıkları açıklamalardan öğreniyoruz. Bizim için de beyan esastır; kişi kendisini nasıl görüyor ve tanımlıyorsa, odur. Bize düşen o haliyle kendisine saygı göstermektir. HDP'nin bu durumu zihinlerde çeşitli sorulara yol açıyor. Örneğin, birbirine bu kadar zıt ve birbirine bu kadar aleni bir şekilde düşman olan inançların mensuplarının ne adına, niçin, toplumun hangi sorunlarını hangi yöntemlerle çözecekleri ve hangi ortak paydalarda bir araya geldikleri gibi.
Bizim burada merak ettiğimiz, HDP'de milletvekili veya milletvekili adayı olan ve mümin ve mümine olduklarından şüphe etmediğimiz şahsiyetlerin HDP'nin örneğin Laiklik, LGBT hakkındaki anlayışlarını nasıl karşıladıkları ve yeri geldiğinde İslam'ın bu konudaki hükümlerini söyleyip söylemedikleridir.
Bugün HDP'de aktif siyaset yapan Müslümanlar sadece milletvekilleri veya adaylarıyla sınırlı değil, birçok molla ve din adamı da bulunmaktadır. Kürt toplumunun büyük bir kesimi de -HDP ile aynı inançta olmasa bile- Kürtleri daha görünür kılmak adına HDP'yi desteklemek gerektiğine inanmakta ve desteklemektedir. HDP'nin de hem bu şartlar ve hem de bu Müslüman şahsiyetler üzerinden meşruiyet alanını genişlettiği şüphesizdir. Ama bu şahsiyetlerin HDP'nin İslam'ı hedef alan teorik ve pratik uygulamaları karşısında nasıl bir tavır sergiledikleri yeterince bilinmemektedir.
Kürtler, geç kalmış ilkel bir Kürt milliyetçiliği ile İslam dışı din ve ideolojilerin muhasarası altındadır. Özellikle gençler hedef alınmakta ve dinleri iğfal edilmektedir.
Burada herhangi bir partinin propagandasını yaptığımız gibi ilgisiz bir sonuç çıkaranların olabileceğine karşılık hemen şunu da söyleyelim; bazı durumlarda ehveni şer seçilebilir. Ama itikadi konularda bunun mümkün olmadığı bir gerçektir. Dolayısıyla, bu gibi durumlarda iki kötüden birini seçmektense, her ikisine de bulaşmamak doğru olanıdır.
Türkiye kamuoyu ve özellikle Kürtler HDP'nin seçim bildirgesinde yer verdiği Laiklik ve LGBT üzerine iyi düşünmelidirler. Türkiye Cumhuriyeti'nin ve CHP'nin onlarca yıl yapamadığını HDP yapmaya kalkışmaktadır.
HDP'de siyasete soyunmuş olan mümin ve mümine şahsiyetlere bu hatırlatmayı yapmayı kardeşliğimizin bir gereği olarak gördük. Kürtlere gayri İslami, gayri ahlaki ve gayri insani değer, düşünce ve fiillerin tebliğ edilmesine ve dayatılmasına karşı Müslümanca duruş bir sergilemenin imani bir gereklilik olduğunu bizden daha iyi bildiklerinden şüphemiz yoktur.