Birinci Rükneddin Mesud kimdir ?
Beşinci Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı Birinci Rükneddin Mesud. Birinci Rükneddin Mesud kimdir? İşte Birinci Rükneddin Mesud'un biyografisi

Oluşturma Tarihi: 2017-11-24 18:35:23

Güncelleme Tarihi: 2017-11-24 18:35:23

I. Rükneddin Mesud 1095 yılında dünyaya geldi.

Babası 1. Kılıçarslan'ın ölümünden sonra Şahinşah'ın tahta geçişine kadar Mesud'un Danişmentlilerin yardımıyla Akşehir, Konya hattında bulunduğu biliniyor.  

Ele geçirilen toprakları geri almak için Bizans ile mücadeleye başlayan Şehinşah, 1116'da imparator I. Aleksios Komnenos ile yaptığı savaştan sonra imparatorun Afyonkarahisar'daki karargahında barış imzaladı. Mesud, bu sırada serbest kaldı ve Danişmendliler'in yardımı ile tahtı ele geçirmek için harekete geçti. 

Kardeşi Mesud'un sultanlık için harekete geçtiğini haber alan Şahinşah da hemen Konya'ya doğru hareket etti. Bizans imparatorunun kendisine Bizans kuvvetlerinin eşlik etmesi önerisini geri çevirmişti. Şahinşah'ın birlikleri yolda Mesud'un güçleri ile karşılaşınca Akşehir'e çok yakın olan Tyragion kasabasına gittiler. Mesud'un kasabayı kuşatması üzerine halk Şehinşah'ı 1116 yılında  kendisine teslim etti Şehinşah'ın gözlerine mil çektiren Mesud, onu Konya'da hapsettirdi. Ancak bir süre sonra Şahinşah'ın gözlerinin tam kör olmadığı anlaşılınca yeniden saltanat mücadelesine girişebileceği endişesi ile  1118 yılında onu öldürttü.

Sultan Mesud, Bizans imparatoru Aleksios Komnenos'un 15 Ağustos 1118'de ölümü ve tahtın el değiştirmesini fırsat bilerek Bizans'ın elindeki Denizli ve civarını ele geçirdi; ancak yeni imparator II. İoannis Komnenos 1119'da Anadolu'ya sefere çıkarak bu toprakları geri aldığı gibi 1120'de Türk akınlarına son vermek üzere yeni bir sefere çıkarak Uluborlu kalesini ele geçirdi. Ayrıca Bizans ordusu Antalya'ya kadar ilerleyerek birçok kaleyi Türkler'in elinden aldı. 

Mesud, kendisini taht kavgasında destekleyen ve Konya'yı almasını sağlayan kayınpederi Emir Gazi'ye bağlılığını göstermekiçin kardeşi Tuğrul Aslan'ın kontrolünde bulunan Malatya'yı ele geçirmesi için Emir Gazi'ye destek verdi.

Ankara, Kastamonu ve Çankırı'da hüküm süren Melik Arap, kardeşi Sultan Mesud'un Emir Gazi'nin Malatya seferine katılmasını ve şehri diğer kardeşlerinden alıp Danişmendlilere bırakmasını onaylamayarak isyan etti. Mesud'un yardım istemek için Bizans başkenti İstanbul'a gittiği sırada Melik Arap 1126 yılında Konya'yı kuşattı ().

Bizans İmparatoru II. İoannis Komnenos'tan çok miktarda para ve asker desteği alan Mesud, Emîr Gazi ile birlikte Melik Arap'ın üzerine yürüyerek onu yendi; hakimi olduğu bölgeleri almayı başardı

Sultan Mesud'un Arapşah, Şahinşah ve Tuğrul Arslan'dan kurtulup tahtını sağlamlaştırmasını sağlayan Emir Gazi'nin 1134'te hayatını kaybetmesinin ardından Melik Muhammed Danişmed Beyi oldu. Sultan Mesud, Emir Gazi'nin ölümünden sonra Danişmendli topraklarına yürüyen Bizans İmparatoru II. İoannis ile anlaşıp savaşa asker yolladı ancak Bizans ordusu Çankırı'yı kuşattığı sırada kuvvetlerini geri çekti ve Bizans kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı. 1137'de İmparator Suriye seferine çıktığında ise Mesud Bizans topraklarına saldırarak onun geri dönmesine sebep oldu.. Türk akıncılar 1142'de Antalya yöresine kadar ilerlediler. O yıl Melik Muhammed'in ölümü üzerine Danişmendli Beyliği'nde saltanat mücadeleleri başladı. Sultan Mesud'un Danişmendli hükümdarı Muhammed döneminde uyguladığı siyaset, Türkiye Selçuklu Devleti'ni Anadolu'da Danişmendliler ile eşit seviyeye getirmeyi sağlamıştı.

Sultan Mesud, 1142'de Türkiye Selçuklularının Anadolu'daki üstünlüğünü yeniden kurma fırsatını Melik Muhamedin ölümünden sonra elde etti. Danişmendli Devleti, Melik Muhammed'in ölümünden sonra merkezleri Kayseri, Sivas ve Malatya olan üç kısma ayrıldı. Mesud, Kayser'yi meliki Zünun'u himaye etti. Zünnun dışındakilerle mücadelesini, onları itaat altına alıncaya kadar sürdürdü Önce Sivas Meliki Yağıbasan'ı yendi, ardından 1143 yılında Malatya'yı kuşattı. Bizans ordusunun ülkesine geldiği haberi üzerine üç ay sonra kuşatmayı kaldırıp Konya'ya dönmek zorunda kaldıysa da Malatya hakimi Aynüddevle'nin kendisini metbu tanımasını sağladı.

Mesud, Danişmendliler ile mücadelesini sürdürürken bir yandan da Türkler'i Anadolu'dan atmak isteyen Bizans imparatorları ve kalabalık Haçlı orduları ile mücadele etmişti.

İkinci Suriye seferine çıkan Bizans İmparatoru II. İoannis'in 1143 yılı Mart ayında beklenmedik şekilde hayatını kaybetmesinden sonra Mesud, ani taht değişikliğini fırsat bilerek Bizans topraklarına akınlarda bulundu. Selçuklu-Bizans sınırındaki Bizans'a ait Prakana Kalesi'ni aldığı için öfkelenen yeni imparator Manuel'un ordusu 1146'da Konya önlerine kadar ilerledi ancak Konya ve çevresini yağmalatıp geri dönmek zorunda kaldı. Bizans ordusu, Konya'dan kendi topraklarına varıncaya kadar Türkler tarafından ağır kayıplara uğratıldı. Sultan Mesud, Avrupa'dan gelen Haçlı orduları tehlikesi nedeniyle barış teklif etti. Selçuklular'ın Prakana kalesini ve daha önce Bizans'dan aldıkları birkaç kaleyi geri vermesi şartıyla barış yapıldı.

Urfa Haçlı Kontluğu'nun kaldırılması üzerine düzenlenen Haçlı Ordusu, 26 Ekim 1147'de Dorylaion (Eskişehir) civarında Selçuklu Ordusu tarafından ağır bir mağlubiyete uğratıldı. Sultan Mesud, bu zaferle babası I. Kılıçarslan'ın 1092'de Eskişehir'de uğradığı yenilginin intikamını almış oldu.

Kilikya Ermeni Kralı Toros'un topraklarını genişletmek için Bizans ve Selçuklu topraklarına saldırması üzerine Sultan Mesud, Bizans İmparatoru II. Manuel ile anlaştı ve 1153 yılında Dânişmendli Yağıbasan'ı da yanına alarak ordusuyla harekete geçti Ermenilerin direnişi ile karşılaşan Sultan Mesud ilerlemek istemedi. Bir dostluk ve ittifak ahidnâmesi yazdırıp bunu yeminle tasdik ettikten sonra bir elçi vasıtasıyla Ermeni hâkimine gönderdi ve hiç kimseye zarar vermeden geri döndü. Ancak Bizans imparatorunun talebi üzerine 1154 Mart'ında yeniden Kilikya seferine çıksa da doğal afetler yüzünden geri çekilmek zorunda kalan Sultan Mesud, Toros ile anlaşma yaptı. Bu sefer gibi çok sayıda insan, hayvan, silâh ve teçhizat kaybına yol açtı. Seferden döndükten sonra hastalanan Sultan on ay süren bir rahatsızlık devresinden sonra 1155 yılında öldü.