Fahreddin Iraki 1213 yılında Hemedan'ın Kumcan köyünde dünyaya geldi. Kültürlü bir aileye mensup olan Fahreddin iyi bir öğrenim gördü. 17 yaşında Hemedan'daki Şehristan medresesinde ders vermeye başladı. Bir gün medresede ders okuturken içeriye giren bir grup Kalenderi dervişi gazel okuyarak sema yapmaya başladılar. Kalenderiler'in her türlü kayıttan sıyrılmış olduklarını anlatan bu gazel kendisini derinden etkiledi.
1230 yılında Kalenderiler'le birlikte Hemedan'dan ayrıldı. Önce Irak-ı Acem'e, oradan Hindistan'ın Mültan şehrine giden Kalenderi kafilesi burada Sühreverdiyye tarikatının piri Sehabeddin es-Sühreverdi'nin halifesi Bahaeddin Zekeriyya-yı Mültanî'nin hankahında konakladı. Fahreddin Iraki kendisinin Bahaeddin Ze-keriyya tarafından alıkonulacağını sezince arkadaşlarına buradan ayrılmaları gerektiğini söyledi. Bunun üzerine hankahtan ayrılan kafile Delhi'ye gitti.
Ardından Sümenat'a yöneldiklerinde Fahreddin yolda yakalandıkları şiddetli rüzgar sonunda arkadaşlarının çoğunu kaybetti. Bir arkadaşıyla birlikte uzun bir yolculuktan sonra tekrar Delhi'ye döndü. Buradan Mültan'a giderek Bahâeddin Zekeriyya'nın müridi oldu. Mültan'da 25 yıl boyunca şeyhi Bahaeddin Zekeriyya'ya hizmet eden ve kızıyla evlenen Fahreddin-i Iraki şeyhi ölünce onun yerine geçti. Fakat kendisini çekemeyenler şeyhinin yolunu takip etmediğini, şiir yazıp güzellerle meşgul olduğunu söyleyerek onu dönemin hükümdarına şikayet ettiler.
Bunun üzerine Mültan'dan ayrılarak deniz yoluyla Uman'a gitti. Oradan Hicaz'a geçerek hac vazifesini yerine getirdi. Daha sonra Anadolu'ya giderek Konya'da Sadreddin Konevi'nin hizmetine girdi. Onun İbnü'l-Arabi'nin Fuşûşü'l-hikem ve el-Fütûhâtü'1-Mekkiyye adlı eserini şerhettiği derslerine iştirak etti. Tasavvuf tarihinin en önemli eserlerinden olan Lema'ât'ı burada kaleme aldı. Mevlana Celaleddin ve Mevlevî çevreleriyle yakın dostluklar kurdu. Mevlana'nın medresesindeki sema törenlerine katıldı. Konya'da bulunduğu sırada Fahreddin'i koruyan ve kendisine intisap eden Muinüddin Süleyman Pervane onun için Tokat'ta bir hankah yaptırdı.
Divanındaki önsözden ve Eflâki'nin ifadelerinden, Muinüddin Süleyman Pervane'nin Fahreddin'e tam bir bağlılık ve güveni olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Moğollar tarafından öldürüleceğini anlayan Muinüddin Pervane. Mısır Hükümdarı Baybars'ın elinde esir bulunan oğlu Mühezzebüddin Ali'yi kurtarma görevini ona vermiş ve bu iş için kullanılmak üzere kendisine kıymetli mücevherlerle dolu bir çıkın teslim etmişti. Pervane'nin öldürülmesinin ardından Anadolu'ya gelen İlhanlı Veziri Şemseddîn-i Cüveynî durumu öğrenince mücevherleri Fahreddin Iraki'den almadığı gibi onun bir an önce kaçmasını sağladı.
Fahreddin önce Tokat'tan Sinop'a geçti. Ardından Mısır'a gitti. Burada bir süre kaldıktan sonra yanındaki mücevherleri Mısır sultanına vererek Mühezzebüddin Ali'yi esaretten kurtardı. Fahreddin Iraki Mısır'da kaldığı süre içinde sultanla iyi ilişkiler kurdu. Kendisine mürid olan sultan tarafından Fahreddin'e "şeyhüşşüyûh" unvanı verildi. Mısır'da ne kadar kaldığı bilinmeyen Fahreddin-i Iraki daha sonra Şam'a gitti. Burada Mısır sultanına bağlı olan Şam melikü'l-ümerâsı, şehrin ileri gelenleri, ulema ve meşayih tarafından karşılandi. 6 ay sonra oğlu Kebirüddin Mültan'dan gelerek babasının hizmetine girdi. Fahreddin İraki, 23 Kasım 1289 tarihinde hayatını kaybetti. Şam'da Sâlihiyye Mezarlığı'nda İbnü'l-Arabi'nin türbesi yanına defnedildi.
Anadolu'da kaleme aldığı Lemacüt adlı eserden onun vahdet-i vücud inancına gönülden bağlı bir süfî olduğu anlaşılmaktadır. Aslen Sühreverdiyye tarikatına mensup olmakla birlikte kalenderi bir hayat tarzını benimseyen Fahreddin. çağdaşı Evhadüddîn-i Kir-mani gibi Allah'ın cemalinin güzel yüzlü insanlarda temaşa edilebileceği kanaatindedir. Bu sebeple eserlerinde özellikle aşk, aşık ve maşuk kavramları üzerinde durmuştur.
Eserleri
Divan
Uşşakname
Lema'at
Iştılahat-ı Şufiyye