Herodot, M.Ö. 484 senesinde Anadolu'nun güney batısında yer alan Halikarnas'da dünyaya geldi. O tarihlerde bölgeyi savaşçı kraliçe Artemisia yönetiyordu. Herodot'un gençliğinde Artemisia'nın torunu, büyük Pers Kralı Artaxerxes'e bağlı bir diktatör olan Lygdamis kral olmuştu.
Herodot, Lygdamis ve Pers kralının boyunduruğundan kurtulup özgür bir Yunan şehri oluşturmak isteyen devrimciler arasına katılmıştı. Amcası epik şair Panyasis, bu devrimci partinin öncüsüydü. Lygdamis amcasını yakalayıp öldürtünce, Herodot, Damos'a kaçmıştır. Burada kaldığı 8 sene boyunca yazılarında kullandığı lon lehçesini öğrenmiştir.
En sonunda diktatör yenilgiye uğratılıp tahttan indirildiğinde ülkesine döndü. Ancak yeni yöneticiler de kendisine düşmanca davranmaya başlayınca Herodot, Halikarnas'ı tamamen terk etti ve gezgin bir hayat yaşamaya başladı. O sıralarda dünyanın kültür merkezi olan Atina, Herodot'un ikinci vatanı oldu.
Burada saygı ve ilgi gördü. Atina halkı Herodot'un yazdıklarını çok beğenip, kendisine maaş bağladı. Hatta yazdığı tarihçeler, Olimpiyat Oyunları‘nda okundu ve beğeni toplayarak alkışlandı. Herodot bütün hayatını bu şehirde geçirmedi. Dünyanın birçok bölgesine seyahatler düzenledi.
Atinalılar, M.Ö. 444 senesinde zenginliği atasözlerine geçen Sybaris şehrinin yıkıntıları üzerinde Thurii şehrini kurdular. Burada her milletten insan yaşamaya başladı. Herodot'un burada ne kadar kaldığı ise bilinmemektedir.
Heredot'un M.Ö. 426-415 seneleri arasında hayatını kaybettiği sanılmaktadır.