II. Süleyman Şah ya da Rükneddin Süleyman Şah'ın doğum tarihi bilinmiyor.
1192'de babası II. Kılıç Arslan'ın ölümünden sonra ağabeyi I. Gıyaseddin Keyhüsrev Türkiye Selçuklu Sultanı oldu; ancak melik kardeşler kendi hakimiyet alanlarında tam bağımsız olarak hareket edip sikke kestirmekteydiler. Büyük kardeş Melikşah bir hile ile kardeşi Kayseri meliki Nureddin Sultanşah'ı öldürterek Kayseri'ye hakim olduysa da ertesi sene Melikşah'ın hastalanarak ölünce Süleyman Şah bu bölgeleri hakimiyet alanına katıp güçlendi Ardından diğer melik kardeşleri Nasıreddin, Berkyarukşah, Nizameddin ve Argunşah'ın üzerine gitti. Önce Berkyarukşah'ın elinden Niksar'ıi sonra'da Argunşah'ın elinden Amasya'yı aldı. Ankara meliki Muhiyüddin Mesud başta olmak üzere diğer kardeşlerine metbuluğunu kabul ettirdi.
I. Keyhüsrev'e muhalif olan diğer kardeşleri, kuvvetleri ile etrafında toplandılar. Meydana gelen büyük ordu Aksaray'dan Konya üzerine yürüyerek şehri kuşattılar. Kuşatmanın uzaması üzerine Keyhüsrev'e bağlı beyler, kuşatmayı kaldırırsa sefer masraflarını karşılamayı taahhüt ettilerse de Süleyman Şah kabul etmedi. Şehri terk ederse Keyhusrev'e, çocuklarına, hazinesine ve maiyetine zarar verilmeyeceğine, Konya'dan istedikleri yere gitmelerine müsaade edileceğine dair bir ahitname verme teklifini ise kabul etti. Süleyman Şah'ın yolladığı ahidnâme kendisine gösterilince saltanatı bırakmayı kabul eden Keyhüsrev'in isteği üzerine daha kesin ifadelerle anlaşma yazılıp imzalandı ve anlaşmanın yapıldığı günün gecesi Keyhüsrev şehri terk etti. Halife Nâsır-Lidînillâh saltanat menşuru, çetr ve sancak göndererek Süleyman Şah'ın hâkimiyetini tasdik etti.
Keyhüsrev, Bizans sarayına sığınmaya karar vermişti. Süleyman Şah, yeğenleri İzzeddin Keykavus ile Alâeddin Keykubad'ı yanına getirtip onları Konya'da kalmaları veya babalarının yanına gitmeleri için serbest bıraktı. Babalarının yanına gitmeyi tercih edince onları da İstanbul'a gönderdi.
Anadolu'da Selçuklu Türk birliğini yeniden kurmak üzere kardeşlerinin idaresinde bulunan toprakları elde etmeye girişti. Melik Berkyaruk'un elinden Niksar'ı, Melik Arslanşah'ın elinden Amasya'yı aldı. Bu arada Elbistan Meliki Tuğrul Şah ona tâbi olduğunu bildirdi.
Selçuklularının iç meseleleri ile uğraşmasını fırsat bilerek Kayseri üzerine akınlar yapan Ermeni kralı II. Levon'un üzerine 1199'da sefere çıktı. Bu sefer sonunda Ermenilerin işgal ettiği bölgeler kurtarıldı ve Ermenilerce Selçuklu Sultanı Süleyman Şah metbu tanındı.
Daha sonra Anadolu'da Türk birliğini kurmaya girişen Süleyman Şah, kendisine tabi olmamakta direnen kardeşi Malatya meliki Kayser Şah üzerine yürüdü; Haziran 1200 tarihinde Malatya'yı idaresi altına aldı. Süleyman Şah ayrıca Harput'ta hüküm süren Artuklu koluna hâkimiyetini kabul ettirdi.
Süleyman Şah iç sorunlarla meşgulken Bizans imparatoru Samsun'a gelen ticari gemilere baskın yaptırarak birçok ticaret malını yağmalatmıştı. Elçi gönderip anlaşma teklif etti. İmzalanan barış anlaşması ile iki devlet arasında siyasî ilişkiler yeniden başladı.
II. Süleyman Şah'ın en büyük başarısı Erzurum'u alarak Saltukluların varlığına son vermek oldu. Asıl hedefi Gürcistan idi. Kars'ı ele geçiren ve Erzurum'a kadar akınlar yapan Gürcüler üzerine çıktığı seferde kardeşleri ve tabi hükümdarlardan askeri yardım istemişti. Erzurum'a vardığında huzuruna çıkmakta geç kalan Saltuklu Beyi Melikşah'ı hapsetti ve böylece Saltuklu hanedanının hakimiyeti sona erdi.
Gürcistan Kraliçesi Tamara'nın gönderdiği ordu Erzurum'un doğusunda Micingerd Kalesi civarında istirahat halindeki Selçuklu ordusunu pusuya düşürdü. Sultan'ın çetrdârının atının tökezlemesi ve çetrin yere düşmesi büyük bir paniğe ve Selçuklu ordusunun ağır mağlûbiyetine sebep oldu. Erzincan Mengücüklü Hükümdarı Behrâmşâh esir düştü; daha sonra fidyesi ödenerek esaretten kurtarılabildi. Süleyman Şah ise Erzurum'a çekildi, ardından Konya'ya döndü.
Gürcüler'e karşı yeni bir sefere çıkmadan önce kardeşi Mesud'un elinden Ankara'yı almak isteyen Süleyman Şah'ın üç yıl kadar şehri kuşattığı rivayet ediliyor. Nihayet Mes'ûd Ankara'yı bırakarak uç bölgelerindeki bir kaleye gitmeye razı oldu. Ankara'dan ayrıldığı sırada onu öldürten Süleyman Şah bu olaydan sonra çok yaşamadı; yeni bir Gürcistan seferine giderken 1204 yılında yolda hastalanarak öldü.