Nuri Killigil Kimdir?
Türk Osmanlı Ordusu komutanı, tüccar, yatırımcı ve sanayici Nuri Killigil... Nuri Killigil kimdir? İşte Nuri Killigil'in biyografisi

Oluşturma Tarihi: 2017-12-19 21:13:24

Güncelleme Tarihi: 2017-12-19 21:13:24

Enver Paşa'nın kardeşi olan Nuri Killigil, 1881 senesinde İstanbul'da dünyaya geldi. I. Dünya Savaşı'nın sonlarında Azerbaycan'ı işgal eden Rus-Ermeni birliklerinin Mart Olayları ismi ile anılan Müslüman katliamları yapmaları üzerine, Kafkas İslam Ordusu'yla bölgeyi işgalden kurtarma harekatı başlattı.

Bu ordunun önünü kesmek ve Rus-Ermeni birliklerine yardım etmek için İngilizler Bakü'ye küçük bir kuvvet göndermişlerdi. Ancak Nuri Paşa'nın komutasındaki Kafkas İslam Ordusu'nun Azerbaycan genelinde büyük destek bulup güçlenmesi üzerine Bakü Muharebesi'nde yenilip buradan çekildiler. 15 Eylül 1918'de Bakü'nün kurtarılmasının ardından bir Osmanlı müfrezesi Dağıstan'a geçerek burayı da Rus işgalinden kurtardı.

Fakat, Suriye cephesinde, Liman von Sanders komutasındaki Osmanlı Yıldırım Ordular Grubu'nun, Edmund Allenby komutasındaki İngiliz ordusu karşısında yenilgiye uğraması sonucu Mondros Mütarekesi yapıldı. Mütarekeden sonra, Enver Paşa ülkeyi terk etti. Türkiye, Moskova Antlaşması ile Azerbaycan'ı Sovyetler Birliği'ne terk etmesi üzerine Kafkas İslam Ordusu dağıldı.

Savaşın ardından Almanya'da yaşayan Killigil, 1938 senesinde Türkiye'ye geri döndü ve Zeytinburnu'nda kok kömürü satan bir şirketi satın alıp burayı bir madeni eşya fabrikasına dönüştürdü. Bu fabrikada tabanca, matara, demir çubuk, gaz maskesi ve mermi üretmeye başladı.

1941 senesinde Ankara'daki Alman büyükelçisi Franz von Papen ile görüşmeye başladı ve Türkiye'de Turancı harekete gizli destek vererek Almanların müttefikliğini kazandı. Killigil'in görüşleri, Alman Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye işlerinden sorumlu müsteşarı Ernst Woermann tarafından rapor haline getirilip, Almanya'da Turancılık Masası'nın ve SS Doğu Türkistan Alayı'nın kurulmasına öncülük etti.

Nuri Paşa, Tataristan'a kadar uzanan bölgede yaşayan tüm Türk halklarının Türkiye ile bütünleşeceğini öngörüyordu. Bu nedenden Türkiye, Almanya ile birlikte Sovyetler Birliği'ne karşı savaşmalı, Almanlar da Türk asıllı Sovyet esirlerinden ordu kurup Türkiye'nin emrine vermeliydi. Almanların bu görüşlere karşı şüphelerini giderebilmek için, Osmanlı ordusunda bu fikirleri paylaşan subayların çoğunlukta bulunduğunu, hükümetin bu görüşmelerden haberdar olduğunu, halkın ise bu fikirleri çabuk benimseyeceğini öne sürdü.

Killigil sonrasında fabrikasını genişleterek Sütlüce'ye taşıdı. Burada yeni motor ve makinelerle havan ve havan mermisi üretimine başladı. Bir süre sonra fabrikanın silah üretmeyeceğini beyan etti. Ancak üretim gizlice devam etti. 1944 senesi sonuna doğru savaşın Almanya tarafından kaybedildiği anlaşıldığında İsmet İnönü ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Alman destekçilerine karşı sert tedbirler almaya başladı.

2 Mart 1949 tarihinde saat 17.10 sıralarında fabrikada faili meçhul peş peşe üç büyük patlama meydana geldi. İlk patlama kimyahanede olmuştu. Oradan cephane deposuna sıçrayan ateş, mühimmatın patlamasına yol açmış, ertesi gün dahi duman ve patlamalar devam etmişti. Fabrika çevresi, kordon altına alındı. İçişleri bakanı, Ankara'dan gelerek soruşturmayla bizzat ilgilendi.

Aralarında Killigil'in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada hayatını kaybetti. Killigil'in cesedi bulunamadı ve boş tabutla defnedildi. Patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul olarak kaldı. Olayın siyasi bir sabotaj olduğu da iddia edildi. 18 Mart'ta olay mecliste görüşülürken, bazı milletvekillerinin "hadise örtbas edilmeye çalışılıyor" diye itirazda bulunmaları, bu ihtimalin gözden uzak olmadığını göstermektedir.

23 Mart günü başbakan, mecliste açıklamalarda bulundu. Bu açıklamadan sonra yapılan kapalı celsede ne konuşulduğunu ise kimse bilmiyordu. Bilinen tek şey, müzakerelerin konuyla ilgili olduğuydu.

Killigil tarafından sınırlı sayıda üretilmiş olan 9 mm çapında, yarı otomatik tabanca zamanının ilerisinde bir tasarıma sahiptir. Mükemmel durumda saklanmış bir örneği İstanbul Harbiye Askeri Müzesi'nde bulunmaktadır. Tabanca, Killigil'in mirasçıları tarafından müzeye bağışlanmış ve özel kutusunda ilk günkü gibi saklanmaktadır. Yedek şarjörü ve mermileri ile bir arada görülmektedir.