10 Amerikalının 1'inde koronavirüs enfeksiyonu belirtileri
The Washington Post'un bilim bölümü muhabiri Ben Guarino, ABD’de ürkütücü boyutlarda artış kaydeden Covid-19 salgınıyla ilgili araştırmalar hakkında saha verileri paylaşırken, ABD’li pandemi uzmanlarından dikkat çeken görüşler aktardı. Guarino’nun “büyük ulusal araştırma bulguları” olarak duyurduğu araştırma hakkındaki yazısı özet olarak şöyle;

Oluşturma Tarihi: 2020-09-26 13:44:36

Güncelleme Tarihi: 2020-09-26 13:44:36

Analiz-Çeviri

10 Amerikalının 1'inde koronavirüs enfeksiyonu belirtileri

Lancet dergisinde Cuma günü yayınlanan en büyük çalışmalardan birine göre, 10 Amerikalının 1'inden daha azı, Temmuz ayı sonundan itibaren geçmiş koronavirüs enfeksiyon belirtilerini yeniden gösterdi. Bu durum ülkenin çoğunun hala enfeksiyona karşı savunmasız olabileceğini düşündürdü.

Sözkonusu oran, koronavirüse karşı bağışıklık sistemleri antikorları üreten diyaliz hastalarının yüzdesine dayalı bir tahmindir. Tam olarak kaç Amerikalının virüse karşı bağışık olabileceğini göstermiyor, çünkü enfekte olan her birey antikor geliştirmez. Ayrıca savunma antikorlarının ne kadar güçlü veya ne kadar süreyle üretilebileceği de belirsizdir. Ancak veriler Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri ve diğer kurumlar tarafından yapılan araştırmalardan elde edilen benzer sonuçlarla birleştiğinde, halihazırda 200.000 Amerikalıyı öldüren bir hastalığa karşı büyük çoğunluğun korunamayacağı aşikar.

Albany'de çalışmaya dahil olmayan New York Eyalet Üniversitesi epidemiyoloğu Eli Rosenberg, "Hala kavganın ortasındayız. Hepimiz yorgunuz ve hepimiz bir aşı olmasını umuyoruz. Bu bize, uzun bir atışla bile burada nasıl bitmediğini gösteriyor" şeklinde konuştu.

Stanford Üniversitesi ve böbrek diyalizi hastaları için laboratuvar testleri gerçekleştiren bir şirket olan Ascend Clinical laboratuvarındaki araştırmacılar, 28.500 hastadan oluşan rastgele seçilmiş bir gruptan kalan kan plazma örneklerini inceledi. Temmuz ayında 46 eyaletteki her kişi 1.300 merkezden birinde diyalize girdi. Yapılan plazma testleriyle yaklaşık yüzde 8'inin bağışıklık sistemi, koronavirüs enfeksiyonla savaşmaya yardımcı olmak için üretilen moleküller olan antikorlarına sahip olduğunu ortaya çıkardı.

Stanford Üniversitesi biyoistatistik uzmanı ve çalışmanın ortak yazarı Maria Montez-Rath'a göre, bu sonucu genel nüfusa oranı yapıldığında bölge, yaş ve cinsiyete ilişkin hasta verilerinde ABD'li yetişkinlerin yaklaşık yüzde 9'una eşit. Sadece diyaliz hastalarından değil, arta kalan tıbbi nümuneler üzerinde devam eden CDC çalışmaları, yaz aylarında antikorlara sahip olan kişilerde kabaca benzer yüzdelere rastlandı.

Bu, ülkede burun veya tükürük çubuğu ile teşhis edilen her vaka için, yaklaşık dokuz kişinin daha koronavirüs için antikorlara sahip olduğu anlamına geliyor. Birçok insan potansiyel olarak risk altındadır. Stanford Üniversitesi'nde nefrolog olan çalışmanın ortak yazarı Shuchi Anand ise, "Temelde, ABD nüfusunun azınlığının şu anda SARS-CoV-2'ye karşı antikor kanıtı olduğunu gösteriyor" dedi.

Bulgular ayrıca, bir aşı olmadan sürü bağışıklığının çok uzak olduğunu gösteriyor. Stanford Üniversitesi'nde bulaşıcı hastalık epidemiyoloğu olan çalışmanın ortak yazarı Julie Parsonnet, antikor çalışmalarını izlemenin "mükemmel bir yol olmadığını" kabul ederek epidemiyolojik modellerde nüfusun yaklaşık yüzde 70'inin koronavirüsten korunması gerektiğini öne sürdüğünü söyledi.

Bunun nedeni, bilim adamlarının hala koronavirüs bağışıklığını yeterince iyi anlamamaları olduğunu belirten Parsonnet, "Antikorların bağışıklık kazandırdığına dair gerçekten antikor testlerinin tespit edebileceği mükemmel verilere sahip değiliz. Ayrıca, önemli olan başka bağışıklık formlarının olmadığına dair mükemmel verilere sahip değiliz” dedi.

Rosenberg ise, “Hemen hemen her eyaletteki insanları içerdiği için, salgının genişliğini gösterme konusunda iyi iş çıkarıyor. Pandemi herhangi bir bölgenin tek başına başa çıkamayacağı kadar büyük bir sorun. Bu benim için neredeyse bir toplanma çağrısı, bu çağrıya cevap vermek için ulusal liderliğe ihtiyacımız var” diyor.

Kaynak: The Washington Post