ABD’nin Venezuela’ya müdahalesi ve ikiyüzlülüğü
Gazeteci yazar Brett Wilkins, Latin Amerika’nın “kararan günleri ile ilgili yazı kaleme aldı ve Amerikan medyasının Venezuela’nın başına gelen ABD destekli darbeye dair haberlerdeki içerik yetersizliğinden yakındı. İşte Wilkins’in makalesinden bir özet:

Oluşturma Tarihi: 2019-01-29 09:45:33

Güncelleme Tarihi: 2019-01-29 09:45:33

Timetürk Çeviri

Batı yarıkürede kendini Amerikan emperyalizminin uzun kollarında kıstırılmış bulmayan bir millet yoktur. Veneuzela kesinlikle bir istisna değil. Washington 19. yy'dan bu yana Venezuela'nın içişlerine karışmış ve karışmaya devam etmektedir. Amerikan destekli veya doğrudan Amerika'nın askeri müdahaleleri sürmektedir.

İLK MÜDAHALEDE PETROL KOKUSU

20. yüzyılın büyük bir kısmı boyunca ABD'nin Venezuela'ya karışması daha çok petrol ile ilgiliydi. Washington bir dünya gücü olarak Venezuela'ya ilk defa 1895 yılında Venezuela ve Britanya arasındaki sınır tartışması nedeniyle müdahale etti. O dönem Monroe Doktrini gereği Avrupalıların Amerika'yı kolonileştiremeyeceğini savunarak Venezuela'dan yana olan Cleveland yönetimi Britanya'ya kıtada hakim olduğunu gizli bir savaş tehditiyle gösterdi. Britanya böylece Amerika'nın isteklerine razı oldu.

1908'deki Alman-Venezuela krizinde Amerikan donanması Venezuela Başkan Yardımcısı Juan Vicente Gomez'in bir darbeyle iktidarı ele geçirmesine yardım etti. “Kedi balığı” adıyla kodlanan Gomez 1935 yılında ölümüne kadar ülkeyi doğrudan veya dolaylı kukla başkanlarla yönetti. Onun yönetimi tam anlamıyla işkencelerle dolu bir Orta Çağ zalimliği örneğiydi.

Gomez aşırı yolsuzdu ve öldüğünde 200 milyon dolar veya bugünün parasıyla 3.6 milyar dolardan fazla serveti olduğuna inanılıyordu. Washington ve Wall Street'e kendini sevdirerek Standard Oil (Bugünün ExxonMobil'i) ve Royal Dutch Shell'e hayli karlı ödünler verdi. 20. Yy'ın ortasında iki dönem başkanlık görevini devralan Romulo Betancourt ise modern demokratik Venezuela'nın kurucusu kabul edildi. Gomez hakkında “Gomez, Venezuela ekonomisinin yabancılar tarafından kontrol edilmesinde bir aracı, bir müttefik ve güçlü dış menfaatlerin hizmetçisiydi” şeklinde yazdı.

Venezuela'nın muazzam petrol kaynaklarının sömürülmesi ise Amerikan politikasının değişmez politikası ve Güney Amerika ülkelerine bir yüzyıl boyunca yaklaşımı oldu. Gomez gibi bir diğer diktatör Marcos Perez Jimenez (1948-1958) de Amerika'nın desteğiyle göreve getirildi. Jimenez'in işkenceleri Gomez dönemini aratmadı. Milletler arası işbirliğine yanaşan bu yeni diktatör kendi halkına karşı çok acımasızdı. Binlerce masum Venezuelalıyı hapsetti, işkenceye uğrattı ve öldürdü.

1958'de ülke demokrasiye geçti fakat diğer Güney Amerika milletlerinin çoğu Amerikan destekli askeri diktatörlerin demir yumruğuna düştü. Diktatör rejimlerin askerleri ve güvenlik güçleri çoğunlukla ABD tarafından eğitildi. Başta the U.S Army School of the Americas olmak üzere birçok yerde eğitilen ölüm mangaları adam kaçırma, zulüm, suikast ve demokrasiyi baskılamayı Orta Amerika'dan Arjantin'e kadar uyguladılar. Öldürdüler, işkence ettiler, masum erkek, kadın ve çocukları dehşete düşürdüler. Bu sırada Venezuelalılar on yıldır barış ve refah içinde yaşadılar. Yine de Amerikalılar ülkenin içişlerine müdahaleyi elden bırakmadılar. 1998'de Hugo Chavez'in özgür ve adil bir seçimle iş başına gelmesi ve Bolivar Devrim'ini takiben Amerika dünyayı hayrete düşürecek şekilde ülkeye müdahale etti.

BOLİVAR DEVRİMİ'NDE GERİLEME

Bolivar Devrimi ile bir dizi ekonomik ve sosyal reformlar yoksulluğu ciddi şekilde azalttı ve milyonlarca Venezuelalı iyileşen sağlık ve yaşam koşullarını kavuştu. Reformlar sosyalist kalkınmanın ajandasının bir parçası olarak milletin ekonomisinin temel taşlarının millileştirilmesi olarak Chavez'i milyonlarca insanın kahramanı Venezuelanın oligarklarının ise düşmanı yapmıştı. Bolivar Devrimi'nin ihracı daha güçlü olmayı, Amerika ile ilişkilerde daha barışçıl olmayı ve ABD'de ihtiyaç sahibi yüzbinlerce insan için bedava ev ısıtma petrolü dağıtma öngörüsünü içeriyordu. Bu ise Chavez'i Washington'da mimlenmiş bir adam yaptı.

George W. Bush yönetimi 2002'de Chavez'e yapılan darbe girişiminin ardından Chavez'i bir BM komnjuşmasında “Şeytan” diye nitelendirdi. O dönem Elliott Abrams, Otto Reich, Ordu Komutanı Efrain Vasquez ve General Ramirez Poveda Amerika tarafından eğitildi. Darbe başarıldı ancak Chavez'e sadık güçler ve halk desteği Başkanı 47 saat sonra geri getirdi.

BARACK OBAMA CHAVEZ'E KARŞI ABD DÜŞMANLIĞINI SÜRDÜRDÜ

Obama da Chavez'I şeytanlaştırma politikasını sürdürerek onun hükümetini “otoriter” olarak niteledi. 2015 yılında ise Obama Venezuela'yı “milli güvenliğe karşı aşkın bir tehdit olarak niteledi. Bu ise tarihinde hiçbir ülkeye savaş ilan etmemiş olan Venezuela için hayret verici bir hükümdü. Bu sırada ABD, Latin Amerika ve Karayipler'deki milletlere 50'den fazla saldırı, müdahale ve işgal gerçekleştirdi. Obama ise o sırada ABD'nin Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya'da yedi ülkeyi bombalamakla meşgul olduğunu söylüyordu. Amerikan yönetimleri bu sırada Venezuela'nın komşusu Kolombiya'yla da uğraşıyordu.

AMERİKAN İKİYÜZLÜLÜĞÜ

Nefes kesen bir Amerikan yüzlülüğü olarak Donald Trump Temmuz 2017'de Nicolas Maduro'ya ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladı. Maduro ise 2013 yılında Chavez'in ölümü üzerine başkan seçilmişti. Maduro, Bolivar Devrimi'ni devam ettirmeye yemin ederken Trump yönetimi Venezuela'ya saldırmakla tehdit etti. Trump'a göre halkı Maduro'dan “eziyet çekiyordu”. Bunların söyleyen Amerika o sırada dünyanın en önde gelen insan hakları ihlalcisi devlet olan ve Yemen'e savaş açan Suudi Arabistan'ı destekliyordu. Aynı zamanda Bahreyn, Etiyopya, Ekvatoral Gine, Güney Sudan, Türkmenistan, Özbekistan ve diğer yerlerdeki diktatörlere de arka çıkıyordu.

İKTİDARA YASADIŞI GASPÇI ADAY GUAİDO…

Trump'ın son hamlesi ise başkanlığın yasadışı gaspçısı olmaya aday Juan Guaido'yu destekleyerek Elliott Abrams'I özel elçi olarak ataması ülkenin hükümeti ve askeriyesine yıkım ve isyan tohumları ektiğinin göstergesi. Öte yandan Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Venezuela, Küba ve Nikaragua'yı “üçlü diktatörlük” olarak niteledi.

Amerika ajanlar, katliam ya da yaptırımlar yoluyla daima kendi geleceğini belirlemek ve ekonomisini tayin etmek isteyen hükümetlere ve akımlara karşı çıktı. Washington ve Wall Street tarafından desteklenen şirket kapitalizminin emrinden çıkanlar hep kötü oldu. Bu nedenle uzun süre Bolivar Devrimi'ni dünyadaki diğer halk devrimleri ve hareketlerde görüldüğü gibi ezmeye çalıştı. Maduro rejimi mükemmellikten uzak ancak dünyanın diğer ucundaki diktatörleri Amerika'nın dostları diye çağırırken Maduro'yu diktatör diye nitelendirmek ve Karakas'ta rejim değişikliğini desteklemek ikiyüzlülüğün dik alası. Dünyanın özellikle en fakir halkları ve insanları arasında bu ikiyüzlülük çok yakından tanınıyor.

Kaynak: Telesur English