Abdülbari Atvan: Erdoğan, NATO’nun ''yaramaz'' üyesi!
Rai al-youm gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atvan, Türkiye’nin ABD ve NATO ile gerginleşen ilişkilerini kaleme aldı. Atvan, “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu niyetlerin farkında olduğu ve Rusya’ya hızlı bir şekilde açılmasıyla ve Devlet Başkanı Vladimir Putin ile dostluğunu derinleştirmesiyle ve Amerikan füze sistemi Patriot’a alternatif olarak Rus S-400 füze sistemini satın almasıyla pakttan çekilmeyi planlar duruma geldiği açık” diyor

Oluşturma Tarihi: 2022-10-19 15:06:33

Güncelleme Tarihi: 2022-10-19 15:06:33

ÇEVİRİ | TIMETURK

ABDULBARİ ATVAN*

ABD'de muhafazakâr özellikle de beyaz çoğunluğun sözcüsü olan The American Conservative sitesi Türkiye'yi NATO'da kendisine güvenilmeyen Beşinci Tabur olarak niteledi ve en kısa zamanda pakttan kovulmasını talep etti. Ateş olmayan yerden duman çıkamayacağı için iki yıl sonra yapılacak gelecek başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi Partinin kazanması halinde Amerika-Türkiye ilişkilerinin kopmaya yaklaştığı anlamına gelebilir.

Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin kendisine karşı inatçılığının, Ukrayna savaşında Rusya'nın yanında durmalarının, “OPEC +” Anlaşmasına bağlı kalmalarının ve günlük petrol üretimini iki milyon varil düşürmelerinin ardından özellikle Orta Doğu bölgesindeki müttefiklerinden hayal kırıklığı yaşayan Amerika, Suudi Arabistan ve Türkiye ile olan ittifaklar haritasını yeniden gözden geçirir duruma geldi.

ERDOĞAN'IN PAKTTAN ÇEKİLMEYİ PLANLADIĞI AÇIK

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu niyetlerin farkında olduğu ve Rusya'ya hızlı bir şekilde açılmasıyla, Putin ile dostluğunu derinleştirmesiyle ve Amerikan füze sistemi Patriot'a alternatif olarak Rus S-400 füze sistemini satın almasıyla pakttan çekilmeyi planlar duruma geldiği açık. Amerikan hayalet uçakları anlaşmasını daha gelişmiş Rus Su-35 ile değiştirmesi de uzak bir ihtimal değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO'nun “yaramaz” bir üyesi haline geldi. İsveç ve Finlandiya topraklarındaki PKK'lı Kürt muhalif aktivistleri teslim etme sözlerini tutmadıkları müddetçe bu iki ülkenin NATO'ya katılmasına hâlâ karşı çıkıyor. Oysa bu aktivistlerin bir kısmı söz konusu ülkenin uyruğundan ve Parlamento üyesi. Üstelik Erdoğan, Moskova ile karşılıklı ticaret hacmini yıllık 100 milyar doların üzerine çıkarmak istiyor.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlik durumu, NATO'nun Kıbrıs'a silah ambargosunu kaldırmasının, doğal gaz ve petrol açısından zengin deniz yetki alanlarındaki ihtilaflar krizinin çoğalmasının ardından geçen birkaç gün içerisinde yeniden tırmandı. Askeri yığınakların ve çoğu gözlemcinin iki ülke arasındaki gerginlik durumunun büyümesinin çatışma ihtimalini artırmasının gölgesinde Erdoğan belki de NATO'yu son derecede tehlikeli bir dar boğaza sokacaktır.

KUZEY AKIM'A DARBE GİBİ

Ankara ve Moskova'nın Türkiye'nin Trakya bölgesinde ortak bir doğal gaz merkez kurmak için anlaşması ve Türkiye'nin Türk Akım doğal gaz boru hattını güçlendirmesi, Rus doğal gazını Avrupa'ya nakleden Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarına indirilen ekonomik bir darbe gibi olacaktır.

Türkiye'nin, Rus doğal gazı merkezine dönüşmesiyle Avrupa'nın şu anki ve gelecekteki doğal gaz ihtiyacının karşılanması mümkün ve bu Türkiye'nin ekonomi ve enerji alanlarında hem Asya'daki hem Avrupa'daki stratejik konumunu güçlendirecektir. Gaz merkezi kurulması adımı Putin'in önerisiyle ve Baltık Denizinde sular altındaki Kuzey Akım boru hatlarının bir terör operasyonuyla patlatılmasına bir tepki olarak atıldı. Rusya bunun gerisinde, taşeronlarından bir hücre fiilen yapmadıysa da Amerikan İstihbaratının olduğuna inanıyor.

TÜRKİYE'NİN ÇIKARINA

AB üyeliği kapılarının yüzüne karşı kapatılmasından sonra netleşmeye başlayan ve şu sıralarda NATO koridorlarında sakin ateş üzerinde ele alınan Türkiye'nin NATO'dan uzaklaştırılması kararı belki de ülkesini "nankör" ve "ırkçı" Avrupa yönetimlere sır çevirmeye ve doğuya yönelmeye çağıran Türk çoğunluğun çıkarına olacaktır. Bu belki de Türkiye-Suriye İstihbarat görüşmelerinin hızlanmasını ve doğuda Çin'in batısına kadar uzanan Türkmen kuşağının yeniden canlanmasını ve iki Başkan Beşar Esad ile Erdoğan arasında, Rusya'nın gözetiminde bir zirve yapılma ihtimalinin artmasını açıklar.

Eski el Nusra, Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ile şiddet yanlısı silahlı gruplar arasında çıkan ve HTŞ'nin Halep'in kuzeyinde Afrin bölgelerini kontrolüne almasına yol açan kanlı çatışmaları gözlemleyenler arasında gittikçe gelişen Türkiye-Suriye yakınlaşmasının güçleneceği inancı hüküm sürmektedir ve bu yakınlaşma iki ülkeyi güvenliklerine zarar veren bu tehlikeli kaosa sınırlama getirecek ortak bir koordinasyona itecektir.

*Filistinli gazeteci, yazar. Rai al-youm Genel Yayın Yönetmeni. Rai al-youm'da 14 Ekim'de Abdulbari Atvan imzasıyla yayımlanan bu yazının arabaşlıkları TIMETURK editörlerince atılmıştır