Avrupa Birliği (AB) 7 Haziran 2017'de Hırvat topraklarının iki yakasını birbirine bağlayacak bir köprünün inşası için 357 milyon avroluk tahsisatta bulunmaya karar verdi. 2,4 kilometrelik köprünün finansmanını karşılayacağını duyuran Avrupa Komisyonu açıklamasında kullanılan dil AB'ye özgü olmak itibarıyla kulağa pek kibar gelen ve turizm dostu bir tarzda idi.
Köprünün yapımına ilişkin mukavele, Ocak 2018'de KDV'siz 340 milyon ABD doları tutarında bir teklifte bulunan Çin devletine ait China Road and Bridge Corporation'a (CRBC) verildi. Hırvat gazeteci Luka Ivan Jukiç'e göre, Peljeşac Köprüsü Çinliler tarafından üstlenilen ilk büyük AB finansmanlı altyapı projesi olma özelliğine sahip. Çinli şirket, projeyi hem daha hızlı hem de daha ucuza tamamlamayı taahhüt ederek rakiplerini geride bıraktı. Nisan 2019'da Çin Başbakanı Li Kıçiang, Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkoviç'le birlikte şantiyeyi ziyaret etti. İlk başta bu yıl tamamlanması planlanan proje bir yıllığına ertelendi. Plenkoviç'e göre, köprünün inşaatının 2022 yılının Haziran ayında tamamlanması planlanıyor.
Bosna topraklarının bypass edilmesi
Ne var ki bahsettiğimiz, çeşitli tartışmalara sebebiyet vermiş bir köprü. Avrupa Komisyonu'nun 2017 yılında yaptığı, inşaat finansmanının sağlanacağını belirten açıklamada, köprünün Bosna-Hersek'in açık denize erişimini engelleyeceğine dair bir kelime dahi geçmiyordu. Aslında Peljeşac Köprüsü, Bosna topraklarını ve sahil kasabası Neum'u bypass etmeye çalışıyor. Hırvatistan'ı, topraklarının iki yakası arasında birbirine bitişik bir bağlantı sağlamaya sevk eden ulusal çıkarı, Bosna'nın denize erişimi pahasına gerçekleşiyor. Büyük gemilerin Bosna topraklarına girişini potansiyel olarak engelleyebileceği için köprünün 55 metrelik yüksekliği özellikle tartışmalı bir durum teşkil ediyor.
‘Neum Koridoru'
Neum koridoru tarihsel açıdan da bir garabet. Küçük bir balıkçı köyü olan Neum'un mülkiyeti 1699 yılında Dubrovnik Cumhuriyeti'nden Osmanlılara geçti. Dubrovnik Cumhuriyeti'nin bunu yaparken gözettiği mantık, bu kontrol devrinin onları Venedikliler tarafından fethedilme tehlikesine karşı koruyacağı şeklindeydi. Yani, Dubrovnik Cumhuriyeti, kontrolü Osmanlılara devrederek Venedikliler ile arasında Osmanlı kontrolünde bir tampon bölge oluşturmuş oluyordu. Harvard Üniversitesi'nden Dr. Andras Riedlmayer'in işaret ettiği gibi, Bosna'nın Avusturya-Macaristan yönetimi sırasında (1878-1918) ve iki Yugoslavya döneminde (1918-1992) Neum bir iç sınır teşkil ediyordu.
Bahsi geçen dönemde yaşanan iki tarihi olay, mevcut tartışmalara ve Hırvatistan ile Bosna arasındaki anlaşmazlığa yol açtı. Birincisi, Yugoslavya'nın 1990'ların başında dağılması, Hırvatistan'a en uzun kıyı şeridini verirken Bosna'yı da Hırvat toprakları arasında 19 kilometrelik küçücük bir kıyı ile bıraktı. Neum koridoru Yugoslavya'nın dağılmasının ardından uluslararası bir sınır haline geldi.
“Dünyadaki en saçma sınır”
Hırvatistan ve Bosna'nın Yugoslavya'nın birer parçası olduğu zamanlarda, hepsi tek bir ülke olduğu için burada bir köprüye gerek duyulmuyordu. Yugoslavya'nın dağılması nedeniyle, tarihi Dubrovnik kentinden Split'e seyahat etmek artık Bosna topraklarından ve Bosna'nın sınır kapılarından geçmeyi gerektiriyor. Foreign Policy'nin yazarlarından Michael Dobbs'a göre Adriyatik'teki Hırvat-Boşnak sınırı “dünyadaki en saçma sınır”. Ardından 2013'te Hırvatistan AB'ye katıldı ve AB'nin dış sınırlarını güçlendirme zorunluluğu meselesi devreye girerek gündemlerini işgal etmeye başladı. Hırvatistan'ın ve şimdi de AB'nin köprüyü inşa etmek için taşıdıkları motivasyonu oluşturacak şekilde bir araya gelen iki faktör var. Hırvat topraklarını ikiye bölen Neum koridoru Peljeşac Köprüsü sayesinde atlanabiliyor olacak.
Son on beş yıldır yapımı hakkında birçok tartışma yaşanmakta olan Peljeşac Köprüsü uzun süredir gündemdeydi ve çalışmaları devam ediyordu. 2008 senesinde küresel krizin vurmasıyla birlikte proje rafa kaldırılmış göründü fakat Avrupa Komisyonu'nun 2017 yılında gerekli fonun büyük bir kısmını tahsis etmesiyle yeniden hayata geçirildi.
Neden sessiz kalınıyor?
Bosna'daki Bosnalı Hırvat yetkililer de bekleneni yaparak köprü konusunda Hırvatistan'la ağız birliği yaptılar. Köprünün inşasına karşı açık bir şekilde tavır alarak konuşan sadece Boşnak siyasetçiler oldu, fakat onların da yaptığı çoğunlukla gelişigüzel açıklamalardan ibaret kaldı. Peljeşac Köprüsü'ne yaptıkları itirazlar, Hırvatistan'ın kararlı rotasını değiştirmekten daha ziyade iç siyaset malzemesi olarak tüketilmesi hedeflenen neticesiz açık mektuplar halinde ifade edilir oldu. Çok sayıda üst düzey Boşnak yetkilinin çifte vatandaşlığın (Boşnak ve Hırvat) yanı sıra Hırvatistan'da gayrimenkul çıkarlarına sahip olduğu söyleniyor, bu da köprüyle ilgili bunca tartışma süredururken sessiz kalmalarını açıklayabilir.
Bosna'nın 19 kilometrekarelik küçücük kıyı şeridi göz önüne alındığında, Peljeşac Köprüsü'nün inşasının taşıdığı jeopolitik etkiler daha iyi anlaşılır. Ken Jennings, Bosna'nın Monako'dan sonra “dünyanın en kısa ikinci kıyı şeridine” sahip olduğunu yazıyor. Komşuları tarafından defalarca paylaşılma girişimlerinin yaşandığı bir geçmişe sahip bir ülke olarak Bosna'nın Adriyatik denizine sürekli erişimi hayati önem taşıyor.
Kısacası, Çinli bir devlet şirketinin şu anda Bosna topraklarının atlanması amacıyla AB parasıyla bir Hırvat köprüsü inşa ediyor olması ülkelerinin gelecekteki güvenliğinden kaygı duyan Boşnaklar arasında endişelere yol açtı.
AB, en son üyesinin ulusal çıkarlarını finanse ederken, Bosna'nın denize erişimi kısıtlanıyor. Olası bir çatışma durumunda, ülkenin savunması için açık denize erişim çok önemli. Peljeşac Köprüsü tartışmasının gösterdiği şey, AB üyeliğinin bir ülkeye, başka şekilde elde edemeyeceği ulusal bir çıkar peşinde koşmasına yardımcı olabileceğidir. Kendisine çok kötü bir el dağıtılmış olan Bosna, iç barışını ve dış sınırlarını korumak amacıyla NATO üyeliği elde etmeye çalışarak bu eli en iyi şekilde oynayabilir.
Mütercim: Ömer Çolakoğlu-AA