Her ne kadar Almanya ekonomisi sadece hafif bir durgunluk içinde olarak tanımlanabilse de (sonuçta GSYH okumalarına pek de kötü denilemez) ülke kendisini, yakın bir toparlanma için net bir beklentinin bulunmadığı huzursuz bir yerde buluyor.
RAKAMLAR KARANLIK BİR TABLO ÇİZİYOR
İlk tahminler, 2023'te GSYİH'da %0,3'lük bir düşüş olduğunu ve Almanya'nın kırmızı çizgiyi aşan tek büyük sanayileşmiş ülke olduğunu gösteriyor.
Almanya'nın ulusal borcu yaklaşık 48 milyar Euro artarak neredeyse 2,6 trilyon Euro'ya ulaştı. Bu ilk bakışta endişe verici görünse de, daha geniş ekonomik bağlamı dikkate almak çok önemlidir. Almanya'nın borç/GSYİH oranı yaklaşık %65 seviyesinde olup birçok Batılı ülkeyle karşılaştırıldığında nispeten olumludur.
Dahası, Almanya mali ihtiyatlılık taahhüdünü göstererek bütçe açıklarına katı sınırlamalar uyguladı. Bu önlemlerin ışığında, Almanya'nın potansiyel olarak daha fazla borç almayı düşünebileceği yönünde bir karşı argüman var.
Ocak ayındaki Ifo Enstitüsü İş Ortamı Endeksi'nin de gösterdiği gibi, işletmeler arasındaki güven yılın başında daha da kötüleşti ve 85,2 puana düştü.
Ifo Enstitüsü, 2024 için büyüme tahminini daha önce tahmin edilen %0,9'dan %0,7'ye düşürdü. Bu düşüş kısmen, Federal Anayasa Mahkemesi'nin kalan Kovid teşvik fonlarının yeniden kullanılmasını yasaklayan kararı nedeniyle gerekli hale gelen federal bütçedeki ek kesintilere atfedilebilir.
BÜYÜYEN ENDİŞE: ALMANYA'DA SANAYİSİZLEŞME
Sanayisizleşmenin kök salması nedeniyle Alman ekonomisi krizin eşiğinde.
Ekonomik kaygılarla hareket eden şirketler, üretimlerini giderek daha fazla yurtdışına kaydırıyor ve bu da endüstriyel üretime büyük ölçüde bağımlı olan bir ülke için önemli bir tehdit oluşturuyor.
Bu eğilimin endüstriyel sektörler üzerindeki belirgin etkisinin ötesine geçen acil ve derin sonuçları var. Üretimin yurt dışına kaydırılması, işten çıkarmalarda artışa neden olabilir; bu da işgücünün karşılaştığı ekonomik zorlukları daha da ağırlaştırabilir.
Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) ön verilerine göre Kasım 2023'te Almanya'nın ihracatında yıllık bazda %5,0'lik bir düşüş yaşanırken, ithalatta ise %12,2'lik kayda değer bir düşüş kaydedildi.
Ana odak noktası endüstriyel tablo olsa da, bu değişimlerin birbirine bağlı olduğunu kabul etmek çok önemlidir. Bunun bir örneği, üretim kapasitesinin yaklaşık %23'ünü kaybetmiş, kendisini derin ve uzun süreli bir gerileme içinde bulan Alman kimya endüstrisidir. Ayrıca, önde gelen yöneticiler hızlı bir toparlanma konusunda kayda değer şüphelerini dile getiriyor.
Zorluklar, Almanya'nın yüksek enerji maliyetleriyle mücadele etmesi, özellikle de küresel rekabetin endüstrilerini etkilemesi nedeniyle daha da kötüleşiyor. Hükümetin milyar dolarlık elektrik fiyatlarını düzenleme paketi, bu zorluklara karşı koyma girişimlerine rağmen başarısı sınırlı kaldı.
Bu arada Deloitte tarafından hazırlanan bir rapora göre endişe verici olan üç Alman şirketinden ikisi, ülkede devam eden enerji krizi nedeniyle faaliyetlerini kısmen yurtdışına taşıdı. Bu eğilim özellikle, şirketlerin %69'unun faaliyet alanını orta veya büyük ölçüde değiştiren makine mühendisliği, endüstriyel ürünler ve otomotiv endüstrileri gibi kritik sektörlerde belirgin.
Deloitte raporunun bulguları bu önemli değişimin ardındaki nedenlere ışık tutuyor. Çoğu işletme, operasyonlarını yurt dışına taşıma kararlarını yüksek enerji fiyatları ve enflasyonun birleşimine bağlıyor. Özellikle, bu sektörlerdeki şirketler yalnızca düşük nitelikli parça üretimini değil aynı zamanda daha az ölçüde yüksek nitelikli üretim süreçlerini de yeniden konumlandırmayı planlıyor.
SANAYİDE YEŞİL ENERJİ TEHDİDİ
Almanya'nın yeşil enerji gündemine yönelme çabaları da elektrik fiyatlarının yükselmesine katkıda bulunarak durumu daha da kötüleştirdi.
Deloitte'un ortağı Florian Ploner, elektrik fiyatlarının yüksek kalması durumunda daha fazla şirketin aynı yolu izleme potansiyeliyle birlikte, önemli ölçekte yaygın bir sanayisizleşmenin meydana geleceği konusunda uyarıyor.
Almanya'nın karamsar görünümü, şirketlerin hükümetin endişelerini giderme becerisine ilişkin şüpheleriyle daha da artıyor. Şirketler artan sübvansiyonların ve azalan bürokrasinin onları ülkede kalmaya teşvik edeceğini söylese de, mevcut hükümetin daha fazla kopuşu önlemek için gerekli önlemleri alacağına dair pek güven yok.
YAPTIRIMLAR ALMANYA'YI VURURKEN ABD BÜYÜYOR
2024 yılı ilerlerken, ABD ile Almanya'nın ekonomik gidişatlarında çarpıcı bir eşitsizlik ortaya çıkıyor. ABD beklentileri aşarken, Rusya'nın yaptırımlarının yansımalarıyla boğuşan Almanya, istikrarsız bir resesyona doğru sürüklenmeyle karşı karşıya.
ABD ekonomisinin dayanıklılığı, ekonomistlerin tahminlerini aşan bir performansla %3,3'lük bir büyüme kaydeden 2023'ün son çeyreğinde açıkça görülüyor. ABD'de enflasyonun Haziran 2022'deki zirve noktası olan %9'dan daha kolay yönetilebilir bir seviye olan %3,4'e gerilediği dikkat çekiyor.
Ancak tam tersine, Almanya kritik bir kavşakta duruyor. Durum, özellikle yeşil enerjiye doğru siyasi motivasyonlu bir değişime ilişkin uyarılarla daha da karmaşık hale geliyor; bu durum büyük şirketler için ek engeller oluşturuyor ve ülkenin ekonomik manzarası üzerinde gölge düşürüyor.
Alman hükümetinin ülke sanayisinin gerçek maliyetlerini kabul etme konusundaki isteksizliği ve Rus gazını bırakma kararı, istemeden de olsa ekonomik durumunu zayıflatan bir yanlış adım gibi görünüyor.
Artık gerçek ortaya çıkıyor. ABD ekonomisi güçlenirken, Washington gündemine bağlı kalan ve Rusya yaptırımlarının yükünü çeken Almanya, hatalı bir gidişatın sonuçlarıyla karşı karşıya.
Almanya'nın içinde bulunduğu zor durumun önemli bir yönü, ülkenin Washington gündemine kararlı bir şekilde uyum sağlamasında ve Rusya yaptırımlarının bunun sonucunda ortaya çıkan etkisinde yatmaktadır.
Yaptırımlar, Almanya'nın ekonomik mekanizmasına ciddi bir yük getirirken, hiçbir ulusal çıkara da hizmet etmiyor. Özellikle Rusya pazarlarıyla güçlü bağları olan sanayiciler, kendilerini kesintiye uğrayan tedarik zincirleri, azalan ihracat ve artan belirsizlikle boğuşurken buluyor.
Washington'la olan bu ittifak, Almanya'yı üstesinden gelinmesi kolay olmayacak ekonomik kırılganlıklarla karşı karşıya bıraktı. Durgunluklar gelir ve gider, ancak Almanya'nın karşı karşıya olduğu şey basit bir gerilemeden daha derindir. Ekonomiyi yeniden yapılandırmak için hızlı bir çözüm bulunmazken, ülke refahının temelleri yerle bir edilmiştir.
Frederik Egngholm, İsviçreli finans yazarı
Kaynak: Russian Today