Arapları İsrail'den 'özür dilemeye çağıran' BAE'li yazar
BAE'nin günlük gazetesi El-İttihad'da, Dubai'deki El-Mizmah Araştırma Merkezi'nin kurucusu ve başkanı BAE’li yazar Salam Hamid’e ait 'Arap Yahudilerinin Kovulmasının Maliyeti' başlıklı bir makale yayınlandı.

Oluşturma Tarihi: 2020-09-22 19:31:20

Güncelleme Tarihi: 2020-09-22 19:31:20

BAE'nin günlük gazetesi Al-Ittihad'da, Dubai'deki El-Mizmah Araştırma Merkezi'nin kurucusu ve başkanı BAE'li yazar Salam Hamid'e ait "Arap Yahudilerinin Kovulmasının Maliyeti" başlıklı yazıda ilginç iddialara yer verildi. 1948'de İsrail'in kuruluşunun ilanının ardından Yahudilerin Arap ülkelerinden kovulmasından yakınan yazıda, bunun büyük bir hata, sebebi ise Arap ülkelerinin "önemli servet, mülk ve nüfuza sahip elit bir nüfusu kaybetmesi” olarak gösteriliyor. Arapları adeta İsrail'den özür dilemeye çağıran BAE'li Arabın yazısından dikkat çeken kısımlar…

"1948'de İsrail Devleti'nin kuruluş ilanını izleyen yıllarda, çoğu Arap ülkesi sayıları yaklaşık 900.000 olan Yahudi vatandaşlarını İsrail'e sınır dışı etti. Görünüşe göre bu büyüyen İbrani ulusuna garip davranış beni meraklandırıyor: Bu insanlar neden sınır dışı edildi ve suçları neydi?"

"Zamanla [bu sınır dışı edilme], Arapların önemli bir servet, mülk, nüfuz, bilgi ve kültüre sahip seçkin bir nüfusu kaybettiği [ortaya çıktığında] felaketle sonuçlandı. Çok geçmeden, Araplar İsrail'e karşı anlamsız savaşlar yaptılar. Ta ki [Haziran 1967'de] ağır kayıplarla yenilgiye uğratılana kadar. Yine de Arap liderliğinin zihniyeti, komplo teorilerini mağlup halklarına çevirip İsrail'in elinden defalarca yenilgilerini haklı çıkarmak için günah keçisi aradıkça devam etti."

“İsrail'i ziyaret ederseniz, tıpkı ABD'de olduğu gibi, farklı renklerden vatandaşlar göreceksiniz. Dünyanın dört bir yanından, çeşitli ırklardan göçmen olarak geldiler ve neredeyse yarısı Arap ülkelerinden. Keyfi olarak sınır dışı edilmeden önce 2.000 yıl Arap ülkelerinde yaşamıştı ama şimdi buradalar ve İsrail vatandaşlarının yarısını oluşturuyorlar.”

“Arap ülkelerinde kalan Yahudi sayısına bir bakın, geçmiş ile bugün arasındaki farkı aydınlatıyor. Geçmişte Irak, Mısır, Yemen, Suriye ve Mağrip'te yüzbinlerce Yahudi vatandaş varken bugün sadece düzinelerce kaldı. Bu arada, Filistinliler dünyadaki en büyük sığınmacı grubunu oluşturuyor. Bunlardan yaklaşık 700.000 kişi 1948 savaşından sonra topraklarını terk etti. Sadece savaş nedeniyle değil, birkaç Arap lider yüzünden Yeni Yahudi devleti yıkıldıktan sonra geri dönebilmeleri için Yahudi bölgelerini terk etti. Dönemin Suriye başbakanı Halid Al-'Azm'in anılarında, Filistinlileri ayrılmaya ikna etmede Arapların oynadığı rolü kabul ettiğini belirtmek gerekir. Arapların ciddiyetini kavrayamadığı bir hata da Filistinli mülteci krizine yol açtı ve 1949'da UNRWA'nın [Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışmalar] kurulmasına neden oldu.”

"Arap dünyasındaki sorunumuz, zihniyetimiz ve Yahudilere olan nefretimizdir. Bizden önceki diğer milletler Yahudi vatandaşlarını kovduğunda tarih dersini öğrenemedik. İspanya 1492'de Yahudilerini, ülke ve kolonilerini kovduğunda iktisat, finans ve borç verme yetenekleriyle tanınan bir grup insandan mahrum bırakıldı. Almanya'ya gelince, Hitler [bombanın] Albert Einstein ve Edward gibi Yahudi mucitlerini kovmasaydı atom bombasını yaratmada ABD'den önce gelecekti. Araplar, Yahudilerin Emevî ve Abbasi dönemlerinde özellikle finans sektöründe yaptıkları katkıya bir göz atsalar, derslerini alırlardı ve Arap Yahudilerini kovma hatasına düşmezlerdi.”

"Yahudilere yönelik bu nefret, İsrail Devleti'nin kurulmasıyla başlamadı. Mirasımızı öğreten, geçmiş dönemlerin kişisel fetvalarını yansıtan ve o zamanlara uygun olan kitaplarda hâlâ yayılan bir ideolojidir. Bugünün açıklığından yoksundu. Bu nedenle, miras [metin] kitaplarımız Yahudilere karşı nefreti ilkokuldan itibaren kışkırtmaya devam ettiği sürece, bu nefret var olmaya devam edecek.”

"Arap ülkelerindeki eğitim programlarında köklü bir değişiklik gerekiyor: tüm kışkırtıcı unsurlar silinmeli, hoşgörü dili güçlendirilmeli ve herhangi bir düşünce veya ideoloji okulunun fanatizminden kaçınılmalıdır, çünkü nefret bulaşıcı bir hastalıktır. Toplumları ve hem basit hem de bilgili insanları olumsuz etkiler."

[1] El-İttihad (BAE), 13 Eylül 2020.

Kaynak: Memri