Avrupa'nın tarihi sahtekarlığı
Yunanistan’ın, Avrupa ülkelerine gitmeye çalışan sığınmacılara uyguladığı insanlık dışı güvenlik önlemleri Avrupa basınında da tepki görmeye başladı. Avrupa’nın sığınmacı politikasını eleştiren İspanya gazetesi El Periódico de Catalunya, Yunanistan sınırında yaşanan dramla ilgili, “Avrupa’nın tarihi sahtekarlığı” başlığını attı.

Oluşturma Tarihi: 2020-03-06 12:09:14

Güncelleme Tarihi: 2020-03-06 12:09:14

 

Yunanistan'ın, Avrupa ülkelerine gitmeye çalışan sığınmacılara uyguladığı insanlık dışı güvenlik önlemleri Avrupa basınında da tepki görmeye başladı. Avrupa'nın sığınmacı politikasını eleştiren İspanya gazetesi El Periódico de Catalunya, Yunanistan sınırında yaşanan dramla ilgili, “Avrupa'nın tarihi sahtekarlığı” başlığını attı.

“AB Türkiye-Yunanistan sınırında her türlü ahlaki inandırıcılığını kaybediyor” diyen İspanyol El Periódico de Catalunya gazetesi, Yunan sınırında yaşanan sığınmacı dramıyla ilgili yorumu şöyle:
“Kendi içinde birbirini öldürmenin binlerce yolunu bulmuş, ırkçılık, üstüncülük, sömürgecilik ve soykırım gibi kavramları icat etmiş Avrupa'nın, İkinci Dünya Savaşı ve Yahudi Soykırımı'ndan sonra ansızın uluslararası insan haklarının en önemli garantörüne dönüşmesi, tarihte görülmüş en büyük tezgahtır. Ancak şimdi, sorunlar kendi sınırları içinde değil de uzak bir ülkede yaşandığında tüm bunların sadece bir göz boyama olduğu anlaşılıyor. Ulvi ilkelerin Avrupası, dumura uğrayıp bir tüccarlar kulübüne dönüşmüş durumda ve sığınmacılara ancak von der Leyen'in koruması ve acıma duygusunu ayırabiliyor. Sonra da kalkıp Donald Trump'ı aşağılamaya kalkıyor.”

“BİR SÜPER GÜCE YAKIŞMIYOR”

Bir başka Avrupa Birliği ülkesi Hırvatistan gazetesi Jutarni list de, AB'nin sığınmacı politikasını eleştirerek, AB, Suriye krizinde ortak bir siyaset yürüteceğine sağa sola para saçıyor” tepkisinde bulunarak şu yorumda bulundu:

“Tıpkı Suriye krizinin çözümünde de olduğu gibi, Avrupa Birliği ne zaman yeterince çabalamadığı eleştirisine maruz kalsa Brüksel hep aynı cevabı veriyor: 'AB en fazla mali destek sağlar.' ... Ancak tam olarak neyi savunduğu sorulduğundaysa cevap veremez. Anlaşılan o ki AB, ancak bir sorun kendinin de sorunu olduğunda tepki veriyor. Suriye'den yeni bir mülteci dalgası gelme ihtimali oluştuğunda ansızın durum Avrupa Birliği'nde büyük telaşa yol açtı. ... Dünyada önemli bir jeopolitik aktör olmak isteyen kimse böyle davranmaz -özellikle de ciddi bir mali ve ekonomik gücü varsa.”

“AB ELİNDEKİ ZAMANI KÖTÜ KULLANDI”

Sığınmacı karşıtlığı ile bilinen Macaristan hükümetine yakınlığı ile bilinen Magyar Hírlap gazetesi ise, “Avrupa 2016'dan beri sığınmacı siyasetinde sadece boş boş oturup bekledi” dedi. Gazete, Türkiye'nin uyarılarına rağmen AB'nin adım atmadığını öne sürerek, şu yorumda bulundu:
“2016'da Türkiye'yle imlanan anlaşmayla Avrupa zaman kazansa da bu zamanı değerlendirmedi. Oysa bu anlaşmanın sonsuza kadar geçerli olmayacağı aşikardı: Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık kapıları açacağını söyledi. Buna rağmen AB yine de kendi güvenliği için gerekli adımları atmadı. ... Sınırların korunması, Avrupa'nın dışında sığınmacı kampları ve özellikle de Viktor Orbán ve Sebastian Kurz tarafından tekrar tekrar dile getirilen 'yerinde yardım' benzeri önlemler çoktan alınmalıydı.”

“AVRUPALILAR SORUMLULUK ÜSTLENMELİ”

Yunan Avgi gazetesi de, paranın tek başına yeterli olmayacağını vurguluyarak şu yorumda bulundu:
“Atina, AB ile Türkiye arasında yeni bir anlaşma yapılması için baskı yapmalı, ki Dublin Anlaşması'nda kökten değişiklikler olsun ve sığınmacılar sonunda adil bir şekilde Avrupa ülkeleri arasında dağıtılsın. Atina yönetimi Avrupa'nın sorumluluklarını üstlenmesi için tüm imkanlarıyla baskı kurmalı. Yunanistan birkaç milyon avro karşılığında bahçe duvarı olmaya gönüllü olmamalı. ... Atina'nın baskı kurmak için birçok yolu var. Çünkü Avrupa'nın temel kuralı, kararların oybirliğiyle alınmasıdır. Dayanışma olmayan yerde uzlaşma da olmayacaktır.”

“KAÇIRILAN FIRSATLARIN BEDELİ”

AB'nin yeni sığınmacılar için kötü bir hazırlık yaptığını belirten Finlandiya Hämeen Sanomat gazetesi de, “Kaçırılan fırsatların bedeli ödeniyor” başlığını kullandı. Gazetenin yorumu şöyle:
“Türkiye'nin aksine AB, sorunu diplomatik yollardan çözmek istiyor. ... Avrupa Birliği, Türk temsilcilerle sığınmacıların durumunu ve Suriye krizini görüşecek. Ama elindeki araçlar maalesef sınırlı. Türkiye'yi güzel sözlerle ikna etmek mümkün değil, hele ki ABD'nin soruna artık müdahil olmak istemediği düşünüldüğünde. ... Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi'ne göre AB ülkeleri, savaştan kaçan mültecilere yardım etmekle yükümlü. Ancak Avrupa'ya gelmeye çalışan göçmenlere ve sığınmacılara dış sınırlarda hizmet verecek ortak merkezler hala kurulmuş değil. Geçmişte kaçırılan fırsatların acısı gelecekte çıkıyor.”