Sadece yüceltmekle de kalmaz aynı zamanda şansın, hayatımızda oynadığı önemli rolü de görmezden gelmemize sebep olur. Kötü şöhrete giden yolun karmaşıklığını aşırı basitleştirmeyle ifade edersek bu bir hayat paradoksuna dönüşür.
Aslında başarıya giden yolu kimse tam anlamıyla açıklayamaz. Bazı örnekler vererek daha önce başarılı olmuş insanların ortak özelliklerinden bahseden kişisel gelişim uzmanlarının yalanları insanları oyalamakta çok mahirdir. Başarı, onlarca hatta yüzlerce doğru kararın birbiri ardınca zincirleme şekilde sizin lehinize denk gelmesiyle alakalıdır. Olasılık sınırı her zaman sizi tetikleyecektir.
Aynı yerde, aynı yeteneğe ve aynı arzuya sahip biri, on üçüncü kararında finale ulaşırken dahi hata yapabilir.
Sürekli devam eden gayret, tesadüfi fırsatlardan yararlanma şansını artırır. Buradan hareketle evrenin adil olarak, insanın hayat serüveninin liyakat ve azimle de ödüllenmesine vesile olduğunu söyleyebiliriz. Azim, sadece fırsatları yakalamamıza yardımcı olmaz aynı zamanda yeni fırsatlarla bizi bir sonraki iş tecrübemize hazırlar.
Başarısızlıklar karşısında ısrar etmek çok önemlidir. Yorulmadan çalışan insanlar hatalarından daha fazlasını öğrenme eğilimindedir ve kolay pes etmezler. Sıkı çalışma çok önemli olsa da, her zaman kontrol edemediğimiz faktörlere bağlıyız.
Sonuç olarak, yaklaşımımız hem çalışma eğiliminin önemini hem de şansın kaçınılmaz etkisini kabul eden daha dengeli bir görüşe yönelmelidir. Bu sadece başarılara ve başarısızlıklara daha adil değer vermemize izin vermeyecek, aynı zamanda bizi toplum olarak daha empatik ve anlayışlı hale getirecektir.