Beşar Esed: Dünyanın en merhametli (!) katili
24.ae internet sitesinde Suriye Devrimi'ni değerlendiren Yazar Reca Talab, devrimin kısa hikayesini oldukça çarpıcı yorumlarla anlattı. İşte Salih Ekaidi tarafından Türkçe'ye aktarılan Talab'ın makalesi:

Oluşturma Tarihi: 2015-04-29 00:54:34

Güncelleme Tarihi: 2015-04-29 00:54:34


TİMETÜRK | SALİH EKAİDİ

Suriye Devrimi'nin dört yılı geride kaldı. Bu dört yıl devrimi şiddetli bir savaşa çevirdi ve Suriye büyük güçlerin savaş meydanı oldu. Esed rejimine karşı çıkan devrim oldukça masum ve doğal bir şekilde başladı. Dera çocukları bir okulun duvarlarına Mısır devriminin birkaç cümlesini yazdılar: Halk rejimin devrilmesini istiyor. Elbette Esed rejimi daha en başından itibaren devrimi yolundan saptırmak için gayret etti. Özellikle Esed, devrimin ilk günlerinden itibaren hep Suriye'ye karşı bir uluslararası komplodan bahsetti. Daha devrimin başında Esed, teröristlerle savaştığını söylüyordu.*
 
Esed'in bu ifadeleri, asında devrimi barbarca yöntemlerle ezme operasyonunu meşrulaştırma girişimiydi. 13 yaşındaki Hamza el Hatib'in cinsel organını kesip işkenceyle katletmesi ya da 'Devrimin Bülbülü' olarak bilinen İbrahim el Kaşuş'un dilini sırf Esed'e karşı şarkı söyledi diye kesmesi, IŞİD'in cürümlerini bile çoktan geçti.
 
Devrimin ilk iki senesinde Arap medyası ve Uluslararası basın, rejimin suçlarını ortaya çıkarma odaklı haberler yapıyordu. Hepimiz hatırlıyoruz ki medyada her gün katliamların ve kitle imha hareketlerinin haberleri vardı. Özellikle Hama ve Humus şehirlerinde devrimcilere yapılan işkencelerin, soğuk kanlı infazların veya 'Esed Rabbimdir' demeye zorlanan insanların videolarını izledik. İnsanlara 'Esed Rabbimdir' dedirttikten sonra ya da Esed'in fotoğrafına secde ettirdikten sonra infaz eden askerleri hepimiz gördük. İnsanların yakıldığını, organlarının kesilip ölüme terk edildiklerini de içeren videolar hala kişisel arşivimde duruyor. 
 
Fakat şimdi bütün bu yaşananları unutmuş gibiyiz. Peki neden?
 
Çünkü Esed rejimi İran ile birlikte IŞİD virüsünü icat ettiler. IŞİD'in Suriye rejimi açısından üç görevi vardı:
 
1 - IŞİD, vahşice, barbarca ve korku salarak yapacağı saldırılar uluslararası medyayı tamamen başka bir noktaya yönlendirmek. Bu sayede uluslararası basın Esed rejiminin saldırıları ve katliamları yavaş yavaş unutacaktı. Bu sinsice görevi başardılar. 
 
2 - Dünya kamuoyu ve uluslararası karar vericileri Suriye Devrimi'ni destekleme çizgisinden uzaklaştırıp IŞİD'i hedef almaya itmek.
 
3 - Bu görev Suriye'nin iç meselesiyle ilgiliydi. Suriye halkına 'IŞİD'in zulmü Esed'in zulmünü de geçti' dedirtip Suriye halkını devrime verdiği destekten vazgeçirmekti. 
 
İran açısından ise amaçlar şunlardı:
 
1 - Suriye'nin tek hakimi olmak. Nitekim bugün Esed rejimi İran'ın elindeki bir piyon gibi. İran, Esed'in kontrolünde olan bölgelerin asıl yöneticisi haline geldi. 
 
2 - IŞİD virüsünün mezhep savaşlarının ateşine benzin dökmesi. İran'ın kontrolunu arttırmak istediği Lübnan, Irak ve Yemen gibi bölgeler için İran açısından meşru gerekçe üretmesi. Bu İran'ın Arapların gücünü tüketmek için yıllardır üzerine çalıştığı Ortadoğu planı.
 
3 - İran'ın dünya gözünde 'Terörizmle savaşan bir ülke' olarak görülmesi. Bu sayede İran'ın harekatları uluslararası toplumda daha meşru olacak ve İran'ın ilişkileri de bu harekatlardan bir zarar görmeyecek. 
 
Masum bir devrimin başlamasının üzerinden geçen dört yıla rağmen Esed rejimi ve İran, bu devrimi dünya medyasının gözünde 'terör' gibi göstermeyi başardı. Dünya sadece birkaç rehinenin öldürülmesine odaklanmış Suriye devrimi onlarca varil bombasının ve kimyasal silahın altında eziliyor. Dünya bilerek veya bilmeyerek binlerce kişinin nasıl katledildiğini unuttu.
 
IŞİD, Beşar Esed'i 'Dünyanın en merhametli katili' gibi gösterme misyonunu böylece başarmış oldu.
 
 *Çevirenin notu: Yazarın bahsettiği dönemde devrimcilerin elinde henüz herhangi bir silah gücü bulunmuyordu.