Çin-Rusya Stratejik İlişkileri ve Baltıklar
Son yıllarda ABD-Çin arasında artan gerilimin Çin-Rusya arasındaki ilişkiyi güçlendirmesine yol açtığı hatırlatılan Bērziņa-Čerenkova imzalı bir analiz yayımlandı. Foreign Policy Research Institute resmi sitesinde yayımlanan analiz, Çin-Rusya arasındaki stratejik ilişkiyi farklı boyutlarıyla ele alıyor.

Oluşturma Tarihi: 2020-08-28 21:37:48

Güncelleme Tarihi: 2020-08-28 21:37:48

Çin-Rusya Stratejik İlişkileri ve Baltıklar

Çeviri-Analiz

Son yıllarda ABD-Çin arasında artan gerilimin Çin-Rusya arasındaki ilişkiyi güçlendirmesine yol açtığı hatırlatılan Bērziņa-Čerenkova imzalı bir analiz yayımlandı. Foreign Policy Research Institute resmi sitesinde yayımlanan analiz, Çin-Rusya arasındaki stratejik ilişkiyi farklı boyutlarıyla ele alıyor.

Yazıya, Çin'in BM Güvenlik Konseyi'nde Rusya'yı Suriye'de sınır ötesi operasyonlarına gösterilen tepkilere karşı ve Kırım'ın Rus askerinden arındırılması konusundaki kararlara karşı 2019 oylamasında verdiği destekleri hatırlatılarak giriş yapılıyor. Ancak her iki ülkenin arası sıkı görünürken Çin'in Bir Kuşak Bir Yol projesiyle artan keşif ve kazanımları ile birlikte Çin milliyetçiliğinin yükseliş kaydetmesinin, Çin-Rusya ilişkilerine daha yakından bakmayı zorunlu kıldığına işaret ediliyor.

Çin-Rusya ilişkisinin gelecekteki sonuçları bakımından tahminler yürütülmeye çalışılan makalede, Çin-Rus ilişkilerinin Baltık bölgesi devletleri üzerinde değişmeyen önemi tartışmaya açılıyor.

Çin-Rusya Stratejik İlişkisinde Baltıkların Önemi

Bērziņa-Čerenkova'ya göre, 2011 ve 2012'de, Çin'in Baltık bölgesinde de girişimde bulunmak için “Orta ve Doğu Avrupa ile İşbirliği (16 + 1)” ve Bir Kuşak Bir Yol Projesi gibi çok taraflı ekonomik-ticari platformlara çağrıda bulunmasının Rus iş dünyasının bazı kesimlerince Çin-Rus ilişkisinin olumlu olacağına inanılıyordu. Analizci, Bu husustaki gelişmenin şöyle geliştiğini belirtiyor;

“Moskova, Pekin'in Avrasya bağlantısı vizyonunu kabul ederse, Baltıklar da dahil olmak üzere Çin'i Avrupa'ya bağlayan ulaşım yollarının sorgulanmasına veya sabote edilmesine karşı bir sigorta görevi görecekti. Çin-Rus dostluğu, Moskova'ya kızartması için daha büyük balık verirdi ve Rusya, Çin'in Avrupa'ya giden geçişini jeopolitik bir araç olarak kullanmaktan kaçınırdı. Ancak son zamanlarda, Baltık'ın Çin'e bakış açısı değişiyor ve daha önce olduğu gibi Rusya'nın da bununla ilgisi var. Çin, Washington'da açıkça ekonomi, özgürlük ve demokrasi karşıtı bir tehdit olarak gösteriliyor ve ABD, dünyadaki ortaklarından bir taraf seçmelerini istedi. Litvanya, Letonya ve Estonya (ve benzer pozisyonlardaki diğer Avrupa ülkeleri), Çin şirketlerinin Klaipeda limanında kontrol hissesini reddederek veya “ortak bildiri”ler imzalayarak, Çin ticareti yerine Amerikan güvenliğini tercih ettiler.”

ABD, Çinli telekomünikasyon devi Huawei'yi potansiyel bir 5G ağ tedarikçisi olarak görürken, sözkonusu proje kapsamındaki ilişkileri taahhütlerle içiçe değerlendirdiğine dikkat çekilen yazıda, “ABD, Baltık ülkelerinin Rusya'ya karşı ana güvenlik kalkanıdır. Washington'un yanlış tarafına geçmek, Putin'in II. Dünya Savaşı hakkındaki son görüşünü bilenler için hiç de kumar değildir; bunu yapmaya istekli. Üstelik, 2010'ların başında gündeme hakim olan, gıpta ile bakılan Çin proje hatları, başlangıçta beklenenden çok daha kısa sürede gelişti. Bu yeni ortamda Baltık ülkeleri, ABD'yi dengelemek için Rusya'nın Çin ile büyüyen bağlarına giderek daha duyarlı hale geliyor. 2017'de Rusya'nın askeri tatbikatlarına katılmak için Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması gemilerinin NATO tarafından onaylanmış bir şekilde geçmesi bile, Baltık ve Polonya toplumlarında bir kargaşaya neden olmadı, çünkü çok uzaktaki Çin aniden Rusya yanlısı bir askeri gerçekliğe dönüştü: Baltık Denizi kıyıları… Böyle bir tatbikatın NATO'ya rağmen gerçekleşmesinin neden olabileceği endişenin düzeyi ancak hayal edilebilir” şeklinde görüş belirtiliyor.

Baltıklardaki Çin nüfuzunun etkisine dikkat çekilen yazıda, Çin-Rusya karşılıklılık anlayışının gelişmesiyle birlikte tarafların öncelikli avantajlarına sahip ülke olarak algılanmış olsun ya da olmasın, bugün endişe verici bir gelişme olarak iki Avrasya devi arasındaki ilişkileri gözetimsiz bırakmayı kimse göze alamayacağı, dolayısıyla “Yeni jeopolitik gerçeklik”te, Baltık'taki köklü Rusya alanına Çin boyutunun da eklendiği ifade ediliyor.

Moskova ve Pekin'de Zorlayıcı İşbirliği Tezleri

Rusya Devlet Başkanı Putin'in, 2019 Çin-Rusya ikili zirvesinde Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Jinping'e "[işbirliğimizin] bu seviyesinin eşi görülmemiş derecede yüksek olduğunu söylemek abartı olmaz" şeklindeki ifadesine Xi Jinping'in, “Şu anda Çin-Rusya ilişkileri en iyi dönemden geçiyor. Her iki taraf da birbirini güçlü bir şekilde destekliyor ve birbirinin hayati çıkarlarını savunuyor. Siyasi ve stratejik karşılıklı güven artıyor” cevabını verdiği hatırlatılan yazıda, iki ülke arası diplomatik ilişkilerin kurulmasının 70. Yıl kutlamasında ilerletildiği belirtiliyor. Xi Jinping'in, Çin-Rusya arasında imzalanan "Kapsamlı Stratejik Koordinasyon Ortaklığı" anlaşmasından sonra 70. Yıl buluşmasında kullandığı "Yeni Bir Çağ İçin" ifadesine dikkat çekiliyor.

Jinping için Çin-ABD ile arasındaki sürtüşmede Rus desteğinin önemli olduğu, Putin içinse Çin desteğinin daha uzun vadeli pragmatik amaçlara hizmet ettiğinin belirtildiği analizde, Putin yönetiminin "Rus yolunu" meşrulaştırmak için Rusya'nın kendine has gelişme yolunu izlemesi gerektiği, 19. yüzyıl Slavofil fikirleri yansıtan bakış açısıyla Rus toplumunun muhafazakar tarihinin, kültürel ve dini değerlerinin korunmasının hedeflendiği dile getiriliyor.

Rusların tarihi olarak gurur verici olduğunu düşündüğü sektörler olan uzay araştırmaları ve askeri sanayi alanında Çin'in Rusya'ya bağımlılığı gösterilirken, yüksek katma değerli tıp teknolojisi ve ilaç sektöründe Çin-Rusya ekonomik ilişkilerinin üçte ikisinden fazlasının hala enerji temelli olduğunu belirtiliyor, ayrıca ilişkilerde hidrokarbon yatırım vaatleri de yer alıyor.

Çin nüfusunun Uzak Doğu meselesinde Rusya'ya kin beslediği belirtilen analizde, Çin'in kuzeyindeki sınır anlaşmazlığında çekişmeye sebep olan Mançurya toprakları gösteriliyor. Rusya, bölgeyi Mançu adıyla tanımadığından dolayı Çin'de şiddetli tepki topluyor.

Öte yandan Çin Dışişleri Bakanlığı web sitesinde yayınlanan ve daha sonra Russia Today tarafından alıntılanan bir röportajda, Dışişleri Bakan Yardımcısı Le Yucheng iki ülke arasındaki yakın ilişkiye şöyle temas ediliyor: “Son altı yılda, iki lider yılda ortalama beş, toplam otuz kez bir araya geldi. Birlikte yüksek hızlı bir trende seyahat ettiler, hokey izlediler, jianbing [Çin geleneksel sokak yemeği] hazırladılar ve Neva Nehri boyunca ilerlediler. "

Her iki ülkenin resmi basın ajanslarının (TASS ve Xinhua) "küresel güvenlik" ve "dünya barışı, istikrar ve kalkınma"ya katkılarını vurgulamaya özen gösterdiğinin belirtildiği yazıda, resmi analizlerde Rusya ve Çin hükümetlerinin hem ulusal hem de kişisel olarak ilişkilerin eşi görülmemiş yakınlığına işaret edilirken, karşılıklı şikayetleri kapatmaya karar verildiği potansiyel riskle birlikte ele alınıyor:

“Küresel politika üzerine ortak bir bakış açısı yansıtıyorlar ve yüksek katma değerli ekonomik işbirliğine ilişkin iyimser tahminler çizilmekle birlikte, siyasi şartlara göre otoriter hükümetlerin resmi söyleminin bir gecede değişebileceği, dolayısıyla karşılıklı ekonomi ve toplumlar için bir dizi olumsuzluğa da yol açabilir.” Bu noktada ise 2015'teki Rusya-Türkiye arasındaki “uçak krizi” örnek verilirken, uluslararası ve yerel dinamiklerin Moskova ve Pekin'i birbirlerine doğru ittiği tespit ediliyor. Ayrıca Pekin'in Rusya ile daha yakın bir güvenlik ortaklığına girme konusundaki isteksizliği ve Rusya'nın Çin üzerinde yeterli baskı gücüne sahip olamama korkusu üzerinde duruluyor.

İki ülkenin Baltık perspektifinden hareketle operasyonel düzeyde sağlam komşuluk için Çin-Rusya ilişkisi, Avrasya genelinde transit ticaret akışlarının istikrar kazanmasına hizmet eden olumlu bir gelişme olarak gösteriliyor. Bununla birlikte iki büyük güç arasında, özellikle güvenlik alanında daha fazla yakınlaşma, Çin'in Baltık devletine karşı sempatik olmayan Rus resmi dünya görüşüne verdiği desteği etkileyeceği, bunun da bölgedeki NATO varlığına yönelik rahatsızlığın artmasıyla sonuçlanacağına dikkat çekiliyor.

 

Una Aleksandra Bērziņa-Čerenkova, Riga Stradins Üniversitesi Çin Araştırmaları Merkezi Başkanı ve Letonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde Yeni İpek Yolu programının başkanıdır. Makale yazarın daha önce kaydedilen şu çalışmasına dayanmaktadır: "ÇİN CUMHURİYETİ VE STRATEJİK MÜTTEFİKİ OLARAK RUSYA FEDERASYONU ", NATO Stratejik İletişim Mükemmeliyet Merkezi, Riga: 2020.